SELAHATTİN ANATÜRK’ÜN ÖYKÜLERİ “SAMUT”
Gözünüze takılan ilk kelimeyle birlikte hiç farkında olmadan hikâye ile birlikte akmaya başlıyorsunuz. En keskin ve yaralayıcı duyguları masalsı bir akış ve lirik bir dille öyle güzel anlatıyor ki yazarımız, öykünün içindeki dehşeti çok sonraları fark ediyorsunuz. Anlıyorsunuz ki kırılgan fakat kırmaktan özenle kaçınan nahif bir ruhun satırları bunlar.
Kötü olanın üzerine bile yıldızlar yağdırması bundandır belki de. Bu incelikli ve lirik dille beraber toplumsal gerçeklerden asla uzaklaşmıyor; görülen, yaşatılan, yaşanan lakin müsebbiplerini her daim rahatsız eden bir şeyi yapıyor Selahattin Anatürk; kahramanları hep susulması isteneni konuşuyor. Toplumun yargıları karşısında varlık biçimini sorgulayan, gördüğü şiddetle birlikte haklı isyanından vazgeçmeyen kadınlar, acizliğini belindeki tabancaya yükleyip güç gösterisi yapan erkekler, kendi namusunu başkalarının sözde namussuzluğu üzerinden tanımlayan daha namuslular…
Öykülerinin çoğunun başkahramanları erkek şiddetinin her türlüsüne maruz kalan kadın karakterler. Coğrafyanın kanayan yarası kadın meselesine bir erkek yazarın bu kadar içerden bakabiliyor olması umudun hala var olduğunun göstergesi. Karanlık kuytularda ruhunu ve bedenini parçaladığı kız çocuğunun baba sofrasına oturmakta hiçbir beis görmeyen ve bunun yanına kar kalacağı bilgisine ta ezelden sahip olan bînamusları, mağdur karakterler aracılığı ile ifşa etmekten geri durmuyor mesela.
Bunun yanında her şeyin bu kadar ciddi, asık suratlı, nobran olduğu bir dünyada çocuk saflığındaki hayallere ortak oluyoruz satırlar arasında, çok da ihtiyacımız var buna. Her şeye rağmen insanın insan yanından uzaklaşmamak için özel bir çaba sarf ettiğine tanıklık ediyoruz ayrıca. Mutlak kötülüğü bile şiirimsi bir dille anlatması bundandır belki de.
Renkleri, kokuları, çiçekleri, naftalinli diyebileceğimiz daha çok yerel ağızda kullanılan güzelim kelimeleri öykü içinde şahane kullanması okuyucunun merak duygusunu körüklüyor. Tarih öğretmeni olmasının bilgisiyle pek çok tarihi mekâna, olaya, mitolojik öğelere, çeşitli sanat dallarına göndermeler de var öykülerinde.
Yerelden dünyaya uzanan bir koridorda masal tadında anlatılan bizim öykülerimiz için Sevgili Selahattin Anatürk’e sonsuz teşekkürler. Yolu açık, okuyucusu bol olsun.
Diğer kitap analiz yazılarına buradan ulaşabilirsiniz.
Sayfanın altındaki sosyal medya butonlarını kullanarak yazıyı sevdiklerinizle paylaşabilir, yorumlarınızla bize ulaşabilirsiniz