apartman
Beril Akdoğan

DUYGU SALATASI VE ZÜBEYİR AĞABEY

 

Birinci gün:

Var olmanın dayanılmaz boşluğu içindeyim.

Hüzün bulutlarından çırpınarak kurtulamadım,

Gözyaşları sel oldu maalesef ben boğulamadım.

Şişman pişmanlıkların tesirinde karanlığı izlerken zamanı geri alamadım.

İçimde neyin harladığı belli olmayan bir yangın var, ne yapsam durduramadım.

Hangi kışın kıyametinde, hangi yazın cehennemindeyim.

Yardım edin!

 

İkinci gün:
Böyle anlar içindeydim. Belki de tekrar o duygulara esir olacağım. Ama şimdi gökyüzü çok açık mavi, deniz beni koynuna almış sallıyor. Uyutmuyor ama sakinleştiriyor. Gözlerim gülüyor, kalbim taşıyor ferahlıktan. Hayat düşe kalka gidiyor. Düşünce her yer çok karanlık ama kalkabilince bambaşka…
Üçüncü gün:
Bizim apartmanda görevli Zübeyir ağabey var, yüzü bir güler bir gülmez. KAKNEM. Bu devirde şaşırdık mı? Hayır. Bu ona armağanım olsun. Senin beni ilk azarlayışın, arabamın sileceklerini kaldırışın. – İnternetten baktım, bu bir uyarıymış- Çok sinirlendim ama sonra dedim ki, ben bir gülümseyeyim bu adama. Çünkü insan olarak hep kötülüğe kötülük etmekle kodlanmışız. Bu sefer ters köşe yapayım dedim Zübeyir ağabey, yüksek müsaadenle. Sabah bir günaydın fırlattım sana gülerek. Sen de güzel yakaladın ve karşılık verdin. O sırada dişlerinin boşluklarla dolu olduğunu gördüm, belki de bu yüzden gülmekten çekiniyorsun. Ama artık gülüşüyoruz. Zübeyir ağabeyciğim işte böyle. Umarım hep böyle güzel anlaşırız. Sabahları sana günaydın demek için gözlerim seni arar oldu. Belki yirmi saniyelik bir ayrıntı bu ama asık suratını neşeli bir günaydınla gülümsetmek günümün güzel geçmesini sağlıyor. Bunları hep arkandan konuşuyorum -konuşacağım- çünkü ikimiz birbirimize yabancıyız Zübeyir ağabey.
Dördüncü gün:
Neyse konumuz Zübeyir ağabey değil. Konumuz, hayatın da Zübeyir ağabey gibi bir güler bir gülmez olması. Şu an nasıl böyle berbat hissedebiliyorum mesela ve bu daha ne kadar sürecek? Ne kadar sonra doğacak güneşim. Uyudum uyandım dört defa. Dünya da kendi etrafında dört defa döndü bu süre zarfında. Bir şey değişmedi. Ay’ın yengeç burcuna etkisi bitip oğlak burcuna geçemedi daha. Diyorum ki, Ay’ın tüm etkileri bana mı, olan hep bana mı oluyor bu hayatta? Dünya bunları hiç umursamıyor Zübeyir ağabey. Dünya bizi umursamıyor. Biz yine de selamlaşalım ağabey. Hep selamlaşalım.

Daha fazla Panzehir Öykü okumak için buraya tıklayınız.

Sayfanın altındaki sosyal medya butonlarını kullanarak yazıyı sevdiklerinizle paylaşabilir, yorumlarınızla bize ulaşabilirsiniz.

 

Related Posts

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir