Fatma Burçak Foto
Fatma Burçak

EDEBİYAT DÜNYASINA PANZEHİR SORULAR

2023 yılında yoğun bir edebiyat gündemi yaşandı. Yepyeni kitaplar okurların beğenisine sunuldu. Biz de Panzehir Dergi olarak yayınladığımız metinlerle, söyleşilerle, eleştiri-tanıtım yazılarıyla edebiyat  ve sanat ortamına katkıda bulunmaya çalıştık.
Bu yıl ikincisini yayımlayacağımız Panzehir Sorular’la,  yazarların penceresinden bir tür bellek tazelemesi yapmayı amaçlıyor, edebiyat tutkunları için ufuk açıcı olacağına inanıyoruz.
Bir yılı daha geride bırakırken 2023’ün edebiyatını, edebiyat dünyasından isimlere sorduk. Değerli görüşlerini bizlerle paylaşan tüm edebiyat dostlarına teşekkür ederiz.
Yeni yılda panzehriniz edebiyat olsun…
 
Edebiyat eserlerinin değerini hangi ölçüt belirler? Okur mu, satış mı, eleştiri mi, ödül mü?
Kültür ve sanat eserlerinin değeri belirlenebilir mi ya da o değeri belirleyen ölçüt ne kadar doğru bir tespit yapar? Sorunuzu okur okumaz benim de ilk aklıma düşenler bu sorular oldu. Bu bağlamda bir edebiyat ya da sanat eserinin değerini onun ortaya çıkışını sağlayan etmenler belirler ilk olarak. Her hikâye yazarı tarafından tuğla tuğla örülen bir yapıdır. Dolayısıyla bence ilk değer bizzat yazarı tarafından verilir esere. Yazar ne kadar önemsiyorsa, özen gösteriyorsa, sözcüklerine sahip çıkıyorsa, her bir virgül için ter döküyorsa, kendinden önce katedilmiş yollardan geçerken yeni patikalar açmaya çabalıyorsa ve daha iyi yazmak için azimle direniyorsa o kadar değerlidir eser. Bu ilk değerin ardından ortaya çıkan yapıta okur da sahip çıkıyor ve okuyorsa, konuşuyorsa, tartışıyorsa işte o zaman eser gerçek değerini bulur. Bu noktada satış rakamları da eleştiri de ödül de bana göre ikincil değerlerdir. Eleştiri kurumunun önemini göz ardı ettiğimin düşünülmesini de istemem. Ancak mevcut edebiyat ortamımızda eleştiri kurumunun ve ödül sistemlerinin pek çok eserden haberdar olamadığının, dolayısıyla da adil ve objektif bir değerlendirme yapılamadığının hepimiz farkındayız. Sonuç olarak zincirin son halkasındaki sevgili okur da kendisine gösterilen eserlerin ötesine ulaştığında dokunduğu her eserin değerini daha da artırır diye düşünüyorum.
Son dönemlerde değerinin yeterince bilinmediğini düşündüğünüz öykücüler ve romancılar var mı?
Elbette var, olmaz olur mu? Ama hangi ismi versem bir başkasını gözden kaçırmış olacağımızı düşünüyorum yukarıda yazdıklarıma atfen. Mesela eski kitaplardan biri olmasına rağmen Berna Durmaz’ın Bir Fasit Daire isimli kitabının gözden kaçtığını düşünmüşümdür. Selçuk Baran hâlâ pek de bilinmeyen değerlerimizden biri bence. Zerrin Saral’dan Küçük Kırık Çizgiler, Eylem Ata Güleç’ten Uzakta Değil, Ayça Erkol’dan Bir Kış Gecesi Misafiri, Neyran Günüçer’den Kar Tutulması ilk aklıma gelen kitaplar oldu.
2023’te tadı damağımda kaldı dediğiniz o film hangisi?
Tabii ki Kuru Otlar Üstüne ilk sırada. Sonra da Bir Düşüşün Anatomisi, Saint Omer’i sayabilirim. İyi ki izledim, bir kez daha izlemeliyim dediğim filmler. Bu arada Wes Andersen’in Roald Dahl’ın dört kısa öyküsünden uyarladığı Şeker Henry’nin İnanılmaz Öyküsü, Kuğu, Zehir, Fare Avcısı da büyük bir hayranlıkla izlediğim kısa filmlerdi. Kurak Günler’i de eklemeden geçmeyeyim.
Sizce 2023’te edebiyat gündemine damgasını vuran olaylar ve tartışmalar nelerdi?
Bence en önemlisi Frankfurt Kitap Fuarı’nda Küçük Bir Ayrıntı’nın yazarı Filistinli Adania Shibli’ye verilecek ödül için planlanan törenin iptal edilmesiydi. Dünyanın nasıl bölündüğünün fotoğrafı çekilmiş oldu.
Bizim açımızdan bakıldığında bir şiir ödülünün intihal sebebiyle iptali, bir başka yarışmada öykü ödülünün dört kitaba paylaştırılması, bir yayınevinin çalışanlarıyla arasındaki sorunların sosyal medyaya yansıması, ekonomik gelişmelere paralel olarak sürekli artan kitap fiyatları ilk aklıma gelen tartışmalı konular.
Elbette güzel şeyler de oldu. Tanpınar’ın Huzur romanının eleştirel basımı bir yılbaşı hediyesi gibi geldi mesela. Sonra Nazlı Berivan Ak’ın hazırladığı Kitapçı belgeseli, Tarsus’taki Antik Sahaf ile kitapçılığa ve bağımsız kitabevlerine dair ne güzel bir iş oldu. Salt Galata’da tarihçi ve romancı Reşad Ekrem Koçu’nun, ömrünün büyük kısmını adadığı İstanbul Ansiklopedisi’nin yayımlanmamış bölümlerine ışık tutan aşka Kayda Rastlanmadı: Reşad Ekrem Koçu ve İstanbul Ansiklopedisi Arşivi de çok önemli bir sergiydi. Son olarak da Sanat Kritik ve Metis Yayınlarının birlikte düzenledikleri Bilge Karasu Günleri her daim tartışmalı edebiyat ortamımızda birer vaha oldular.

Daha fazla Panzehir Söyleşiye  buradan ulaşabilirsiniz.

Sayfanın altındaki sosyal medya butonlarını kullanarak yazıyı sevdiklerinizle paylaşabilir, yorumlarınızla bize ulaşabilirsiniz.

Related Posts

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir