Tek kitapla dünyamızı değiştiren yazar Harper Lee

“Destenin en tepesindeki kart beyaz adama, en dibindeki kartsa siyah adama…”

Bu söz,  Amerikalı yazar Harper Lee’nin ”Bülbülü Öldürmek” kitabından.

Oldukça vurucu ve derin bir söz. Her şeyi özetliyor aslında.

28 Nisan 1926 tarihinde Amerika’nın Alabama eyaletinde dünyaya gelen yazar liseyi Huntington Koleji’nde bitirir. Üniversiteyi ise Alabama Üniversitesi’nde okur. Okuldan sonra Eastern Hava Yolları’nda işe giren yazar, daha sonra bu işini bırakıp yazı yazmaya başlar. Yazı yazmaya başlama fikri, arkadaşlarının ona yılbaşı hediyesi olarak gönderdiği notla başlıyor. Bu notta ne olursa olsun işini bırakıp yazması gerektiği yazıyordu. Arkadaşları ona bir yıl yetecek miktarda para  da göndermişlerdi.  Ne arkadaşlar varmış, dostlar başına.

Yazar bu süreçte, hem Amerika’da hem de dünyada en çok satılan romanını yazıyor.  İşte o romanın ismi Bülbülü Öldürmek. Öylesine muhteşem bir roman ki, ilk okuduğumda yirmili yaşlarda gencecik bir hukuk öğrencisiyken bütün dünya görüşümü, hayata bakış açımı kökten değiştiren, adalet, eşitlik, özgürlük, ırkçılık, ayrımcılık, ön yargı, sınıf çatışması, sevgi, nefret bir dolu kavramın beynimde zonklamasına yol açan bir kitap.

Bu eseri ile hem Harper Lee Pulitzer ödülü alır, hem de filme de uyarlanan eseri ile başrol oyuncusu Oscar ödülüne layık görülür. Kitabını okuyup filmini de izlediyseniz eğer, tüm bu ödüllere neden layık olduğunu inanın anlayacaksınız. Hiçbir şey tesadüf değil.

Zamanı geri saralım. Harper Lee’ye tek kitabıyla müthiş bir şöhret kazandıran, Pulitzer ödülü aldıran, filmi de çekilen ve hatta filmin başrol oyuncusunu Oscar ile buluşturan Bülbülü Öldürmek kitabına  bir göz atalım.  Ama öncelikle  unutmayalım ki,  kitaptaki tüm olaylar bir çocuğun gözünden bizlere anlatılıyor.

Romandaki olaylar, Amerika’nın güneyindeki bir taşra kasabası olan Maycomb – Alabama’da yaşanıyor. Ana tema,  bir türlü kurtulamadığımız şu lanet olası  ırkçılık ve eşitsizlik belası. Kahramanı,  böylesine ağır ve kasvetli bir meselenin içinde olmaması gereken  bir çocuk: Scout Finch.

Kasabada yaşayan siyahilerden biri haksız yere suçlanınca, Scout’ın avukat olan babası Atticus Finch, neredeyse tüm kasabayı karşısına almak pahasına o siyahiyi  savunur. Scout bir yandan büyür bir yandan da zihninde yer alan eşitlik, özgürlük, adalet, ırkçılık, ayrımcılık, ön yargı, sınıf çatışması kavramları bu olay çerçevesinde ve avukat babası sayesinde  gelişir.

Harper Lee tüm bu olup bitenleri bizlere küçük bir çocuğun gözünden çok güzel bir doğallıkla anlatır. Bizler de sayfalarda gezerken, Scout ile birlikte  büyüdüğümüzü, aynı saflık ve hayranlıkla babayı izlediğimizi fark ederiz. Ön yargılardan nasıl kurtuluruz, lanet olası ırkçılığa karşı nasıl savaşırız bunu da öğreniriz. Ve son tahlilde nasıl dışlandığımızı, hedef gösterildiğimizi, toplumun içinde yapayalnız kaldığımızı da anlarız.  Acı ama gerçektir tüm bu yaşananlar.

Bu müthiş romanın yazılmasının üzerinden (1960) neredeyse yetmiş yıl geçmişken, geldiğimiz noktada çok az şeyin değiştiğini sanırım hepimiz görebiliyoruz. En yakın tarihte yaşadıklarımızı düşünelim. 2020 yılı mesela.  Koronavirüs salgını  tüm dünyayı etkisi altına alırken, hayatımızın durduğunu, düzenin alt üst olduğunu mu sanıyoruz sadece? Yanılıyoruz. 2020 yılı bu salgınla birlikte aynı zamanda “Black Lives Matter” (Siyah Hayatlar Önemlidir) hareketiyle, Amerika’da siyahilere karşı uygulanan sistematik şiddet ve ırkçılıkla da anılacak. Ve ne yazık ki ırkçılık belası, salgın hastalıklarla birlikte dünyanın baş belası olmaya devam ediyor hala.

Harper Lee’nin yarım asırdan fazla zaman geçtikten sonra, 2015 senesinde  ikinci kitabı olan ve ilk kitabının devamı niteliğindeki ”Tespih Ağacının Gölgesinde”  kitabı yayımlanır*   Onun bu kitabın yayımlanmasına izin vermesinin sebebi adaletin bir türlü yerine gelmeyişi, ırkçılık ve eşitsizlik kavramlarının bir türlü sona ermeyişi, dünyanın bu lanet olası halinin devam ediyor oluşuydu kanımca. Bu sefer romanın kahramanı ilk kitabındaki küçük çocuk değil onun büyümüş hali genç bir kadındır ve ne yazık ki avukat olan babası tamamen değişmiş ırkçı olmuştur.

Kasabadaki ırkçılarla mücadele eden babası gitmiş yerine bambaşka tamamen zıttı biri gelmiştir. Ve genç kadın değişen babasıyla mücadele eder.  

Harper Lee’ yi ilginç ve yaratıcı yapan, kendi kurduğu dünyayı, yarattığı algıyı tümden yıkması, hem de  tek seferde, elinin tersiyle. Yazdıklarının hepsi öyle gerçek, öyle insana özgü ki, öyle çarpıcı ve sarsıcı ki tek bir satırı bile abartılı ya da olanaksız değil. Toplumların ve insanların nasıl değişebildiklerini, acımasızlıklarına nasıl devam edebildiklerini okurlarına hiç abartmadan aktarıyor. Aslında biz insanları tam da olduğumuz gibi bize anlatıyor, suratımıza suratımıza vuruyor, ayna tutuyor Deyim yerindeyse ‘tokat manyağı’ oluyorsunuz.  Zihnimizde öyle çentikler açıyor ki, kanatıyor, acıtıyor. Kendine gel insanlık diye yakamızdan tutup sallıyor. Çok iyi yapıyor, eline sağlık.

Harper Lee’nin hayatını konu alan iki film çekildi. Bunlardan birisi çocukluk arkadaşı tarafından çekilen Capote filmi, diğeri de Infarmous. Yazarı canlandıran aktörlerden birisi Oscar adayı olurken, diğeri de Oscar ödülü aldı.

Her yaptığı iş ödül alan, dokunduğu her şeyde büyülü izler bırakan yazarımıza iyi ki doğmuşsun derken iz bırakanlar unutulmaz diyerek sevgiyle anıyorum. Siz siz olun ırkçılığa karşı olun, sakın bülbülü öldürmeyin.

Gülay Öktem

 

* 2014’te Harper Lee’nin tüm işlerini ve avukatlığını yürüten kız kardeşi Alice ölünce, ünlü yazarın avukatlığını Alice’in yardımcısı avukat Tonja Carter üstlenir. Carter, Harper Lee’nin romanını yazdığı daktilosu, el yazısı müsveddeleri, mektupları gibi kişisel eşyalarını sakladığı bankanın kasasını kontrol etmek için açtığında bir roman müsveddesi bulur. Önce bunu Bülbülü Öldürmek’in ilk kopyası zannettiyse de daha sonra bunun tamamen başka, ikinci bir kitap olduğunu fark eder. Yazarın izniyle 2015’te Bülbülü Öldürmek’in devamı niteliğinde olan Tespih Ağacının Gölgesinde (Go Set A Watchman) adlı ikinci kitabı yayımlanır. Tespih Ağacının Gölgesinde, aslında Bülbülü Öldürmek’ten önce yazılmış bir kitaptır. O dönemde, Lee’nin editörü yazardan romanı bir çocuğun gözünden anlatılacak şekilde değiştirmesini ister ve böylelikle Bülbülü Öldürmek çıkar ortaya.

http://www.leblebitozu.com/harper-lee-bulbulu-oldurmek-ve-tespih-agacinin-golgesinde/

 

Related Posts

One thought on “Tek Kitapla Dünyamızı Değiştiren Yazar Harper Lee / Gülay Öktem

  1. Birsen Karaloğlu dedi ki:

    Lise yıllarında okumuştum “Bülbül Öldürmek” adlı ölümsüz eseri. “Tespih Ağcının Gölgesinde” adlı romanı ise geçtiğimiz yıllarda okudum. aradan çok uzun zaman geçtiği için ikinci kitabı da ilgiyle okudum. Özellikle mahkeme sahneleri çok etkileyici. Genç kadının güzel yüreği, adalet ve eşitlik kavramlarını içselleştirmesi ve kişiliğine katması olağanüstü analtılmış. Kaleminize sağlık. Henüz okumamış olanalr için çok yararlı bir tanıtım yazısı olmuş. Teşekkür ederiz.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir