Auguste-Rodin- (2)
Filiz Sever

SANAT ETKİLEŞİMDİR- RİLKE VE RODİN'İN HİKÂYESİ

Sanat, sanatçı ve şehir… Üçü de birbirleriyle daima etkileşim içindedir. Sanat şehri olan her yerde bu üçlünün birlikteliğini hissederiz. İstanbul, Milano, Floransa, Paris gibi şehirlere daha ilk adımınızı atar atmaz adeta sanatı solursunuz. Sanatçıların da yaşamak ve üretmek için bu şehirleri tercih etmeleri asla tesadüf değildir.

1800’lü yılların sonundan bugünlere kadar pek çok sanatçıya ilham kaynağı olmuş bir şehir vardır ki, orada yaşamış sanatçılar birbirlerini derinden etkilemişlerdir.
YKY’den çıkan Hayatını Değiştirmelisin adlı kitapla, benim de sanat dünyasına ve sanatçılara olan bakış açım değiştiği gibi, kim kimden nasıl etkilenmiş daha iyi anlamış oldum. Aslında bu kitap Auguste Rodin ile ondan tam kırk yaş küçük Rainer Maria Rilke’nin hayat hikâyesini işliyor. İki kişinin biyografisini içeren bu kitapta, biri heykeltıraş diğeri şair olan bu iki sanatçının yolları Paris’te kesişiyor.

 

“1902’de Rainer Maria Rilke, ünlü heykeltıraş Auguste Rodin’le ilgili kısa bir kitap yazmak için Paris’e gitti. O zamanlar Rodin altmışlarında, saygı duyulan, tanınmış bir sanatçıydı, Rilke’yse yirmilerinde, tanınmamış bir şair.
Rilke de, Rodin de başarılı birer sanatçı olarak kurumlara, geleneklere, hatta bazen tarihe karşı çıkmak zorundaydı. En büyük yürek acılarını atlatmak için yaratma arzularını kullanmayı öğrenmeleri gerekiyordu. Hayat ve sanat dengesini kurmalıydılar. Tam da bu yüzden Rilke, Rodin’e şu soruyu sormuştu: “Nasıl yaşamalıyım?”
Bu kitap, Paris sokaklarında ustalığa giden yolu bulan iki sanatçının portresi. Aynı zamanda yaratıcılığın ve sanatçının konumunun hiç olmadığı kadar sorgulandığı bir çağın anlatısı. Ve en önemlisi de bir sanatçının ne pahasına olursa olsun eserini ortaya koyması gerektiğinin hikâyesi.”*

 

Auguste Rodin
1900’lü yılların başlarında, sanatçıların akın ettiği Paris’te birbirlerini bulan Rodin ile Rilke’nin hayatlarından etkilenmeleri, onların icraatlarına da yansıdı. Rilke, Rodin’in monografisini yazmak için asistanlığını yaptı ve Rodin’le birlikte yaşamaya başladı. Rodin’in heykel yaparken nelere dikkat ettiğini, sanatın hangi akımına daha yatkın olduğunu iyi bilenlerdendi.

 

Rainer-Maria-Rilke.jpeg (749×568)
Rainer Maria Rilke
Peki, Rilke Rodin’i izliyor ve ondan etkileniyorken, Rodin kimden etkilenmişti?
Mesleğe ilk başladığı yıllarda Lecoq’tan çok dersler alan Rodin, daha sonraları Michelangelo’nun eserlerini tek tek inceleyerek, onun yapıtlarının ruhunu kendi eserlerine nakşetti. Hatta sırf bu ruhu yansıtmasıyla bile, uzun bir süre bire bir kopya yapmakla suçlandı.
Ve bu asılsız suçlama yüzünden epey eleştiri aldı ama yılmadı, geç kavuştuğu şöhretiyle adını tüm dünyaya duyurmayı başardı. Düşünen Adam ve Öpüş adlı eserleriyle bilinen Rodin, Paris’teki atölyesinde pek çok ünlü sanatçıyla temasa geçti ve onları etkilemeyi başardı.

 

Kim kime ilham veriyor?
Dante’nin İlahi Komedya’sı, eser yaratmada ünlü heykeltıraşa nasıl ilham oluyorsa, Rilke’ye de yazma konusunda Rodin’in eserleri ilham oluyordu.
Keza, modern dansçı Isadora Duncan, Rodin’in çalışmalarından öylesine etkilenmişti ki, Duncan bir anda karşı tarafa tüm bu eserleri savunurken buldu kendini.
Heykelde en önemli uzuv ellerdi. Vücudun tüm diğer bölümlerinden çok eller Rodin için çok önemliydi. Önce parçaları oluşturur ve ardından bedene eklerdi. Rodin’in çalışma şekli böyleydi. Onun bu tarz çalışmasını eleştiren ise, ünlü bir yazar olan Jean Cocteau oldu. Bütünü görmek yerine, parçaları görebilmekten ibaret bir tarz, diye özetliyordu.

 

Rodin Müzesi’nden eller heykeli
 
Mavi tutkunu olan sanatçılar…
Rilke’nin kendi halinde yaşayan ressam Cézanne’a olan tutkusu, Tolstoy ve Rodin’den sonra üçüncü sıraya yerleşti. Özellikle, eserlerinde kullandığı mavi tonları üzerine öyle yoğunlaştı ki “burjuva pamuk mavisi” gibi sözlerle mavi kullanımı sık sık şiirlerine yansıttı. Ressam ve şair olan iki sanatçı, mavi tonu kullanımıyla birbirlerinden işte böyle etkilenmişlerdi.
Şehir nasıl bir rol oynuyor?
Sanatçıların şehirden esinlenmelerine gelince; Rilke üne kavuştuktan sonra çok sık seyahat etmeye başladı. Gezdikleri yerler onun ufkunu genişletiyordu ama Akdeniz’deyken bile Paris hasreti çektiğini sıklıkla ifade ediyordu.
Demek ki Paris’in etkisi öyle yoğundu ki, Rilke dâhil birçok sanatçı yaşamak ve eserlerini üretmek için bu kenti seçiyorlardı. Ne de olsa sanat, sanatçı ve kent üçlemesini hep birlikte düşünmek gerekiyordu.

 

* Kitap arka kapak yazısı

Kaynakça:

Hayatını Değiştirmelisin Rainer Maria Rilke Ve Auguste Rodin’in Hikâyesi – Rachel Corbett, Yapı Kredi Yayınları, 03. 2022

Sayfanın altındaki sosyal medya butonlarını kullanarak yazıyı sevdiklerinizle paylaşabilir, yorumlarınızla bize ulaşabilirsiniz.

Dergimizin diğer yazılarına buradan ulaşabilirsiniz.

 

 

Related Posts

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir