????????????????????????????????????
Oresay Özgür Doğan

 

AVLUDA ŞİİRSEL MADRİGAL

Gün gelsin desin ki o incelikler övgücüsü, ne istediniz de yazmadım ya!

Ve bir başkası diyebilir ki: Yaşanan zor günlerin acısını bir halka gibi boynumda taşımak için yıl sonuna kadar düzenlenecek şiirsel etkinliklere mor bir fularla katılacağım.

 

Şiirsel bir stil danışmanına ihtiyacım var. Hadi neyse!
Dalıp gittim Kedi’nin yüzündeki taze bahar havasına. Birazdan şiirsel akıldan cin günceleriyle açılsın pencereler. Diyor ki: Kendimi unutmaktan korktuğum bir zaman diliminden geçiyorum.
Üzülürüm bak!
Ne işle meşgulsünüz, diye soran hemşireye, eskiler okur, satarım, diye cevap verdim. Zamanın ruhundan düşmüş kadim sıvalı bu tür sorular canımı sıkıyor, kıymetli düş dikkatimi aşırıyor.  Belki de sinirlendim, farkında değilim. Böylesi daha iyi, de.
Kendimle dalga geçme seansından sonra özgün ve gergin belki de biraz utangaç entelektüel bir şiir yazdım. Kara bir tabutu süsleyen bu ilginç şiirimde de vurguladığım üzere var oluşuma yeni bir korku aradım, ışıldasın uzamı.
Ve sonra arta kalan nü bir yaklaşımla bir meyvenin göbek bağını kestim. De ki: Ayar olsun zorbalığa. Huzur vermesin istiyorum artık o ev sessizliği, sığındığın.
İlginçtir: Bugün yine edebi eylemlerden etkilenen pati uzmanı karşı duruşumla karşıt ve çoğul anlamlar içinde yoğunlaşıp kışkırtıcılığın değerini artırarak estetik büyüyü açığa çıkaran şeyler okudum: Ayrıntılarındaki hayal kırıklıkları, çatışmalar, çelişkiler ve rollerle beslendim. Kıymığı olsun bilincimin.
Birazdan şiirsel düşünceyi gönendirecek edebi notlar aldıracağım. Günaydın!
Bendeki bu şaşırtan sanatsal incelik var ya işte bu itinayla süslenmiş şiirsel özün zenginliğidir. Beni ve çalışma arkadaşlarımı tebrik edip saygıyla selamlasınlar. Kahveleri kim ısmarlıyor?
Lütfen yazalım: Her şiir bir eleştiridir, ateşin sürekliliğini işaret eder. Vay maşallah!
Kim söylemişti: “Kendi öz yaşamını boşa harcayandan daha iğrenç ne olabilir” diye, şimdi anımsayamadım. İşte biçiminden taşan lirik şiirsel meşrebe uygun monden küçük farkındalıklarla iyi ki varım çalışması yapıyor, aileden ışığı yakılmış ölü özne! Bir ömür dil ile olgu arasına sıkışmış taklit!
Sonra kahvaltıda hüzün! Akşam yemeğinde hüzün! Gece kuytusuna kaktüs ısmarlanmış melankoli! N’olcak bu sevimli günahların sonu? N’olcak küçük deneyimler aşılamak için benliğine, benlikler eşliğinde uzaklar arayan örselenmiş bu yanaşma?
Üşüyor ateşin başında saflığı baş eğen, çağırmış kuğuyu aşkına gül takan şiirler gibi yalnız. Şimdi ne gider ki bu zemheriye?
Ah, mavi bir anjelik süslesin beyaz geceyi, dişleyip ağacımızın kurtlanmış elmasını.
Şimdilik terk edelim bu sokağı!
Az ötede herkesin şairi, iç denize bakan bir terasta utkusuyla yalın ve hazır, mutlaka okunması gerekenleri kaleme almak için uzun geceye.
Göz ucuyla sana bakıyorum yine köpük oluyorsun.
Bak, haz biriktiren küçük odalarda kendini tekrarlayan bir keyfin öyküsüdür, dünyayı seyreden gölgem. Bazen gözün gördüğünün bir önemi kalmıyor. Öğrenilmiş çürümüşlüğün toplamından yayılıyor yangı.
Kırtasiyeciden boş bir karne almıştım.  Eleştirel nutuk için açmıştım kapıları. Ve yazmıştım: Şiirsel etkinlik 10, şiir okuma 10, şiirsel marşlar 10, şiirsel hayranlık duyma ve övgü yeteneği 10, şiirsel selfie 10, memleket meselesine espri gücü yüksek özlü söz ile müdahale 10, şiirsel tarifler 10, şiirsel başsağlığı ve anma 10, ev içi sosyallik ve uyum yeteneği 10, şiirsel güdülenmelerle biçimlenme 10, modalardan moda dozajında şiirsel muhaliflik 10, şiirsel öneri 10, hep müfredattan mülhem.
Ve teslim etmiştim büyük müdüriyete. Merak etme demiştim, kendime: Akıl satmaya çalışan akıllı alışkanlık için meydan da boş olunca şeyler birbirine karışmaz.
Kendime küçük iyileştirmeler bağışlayacağım, o şey üç beş klasman aşağıya düştüğünde. Düşüyor tut! Düştü! Benlik ikileyen. Dağıldı anlam. Serbest dolaşan imgelerle çizildi barınak.
Çek bir şiirsel çorba, duygusal okuyucuyu içip bitirecek olan.
Yanına, yarım yamalak alıntı bilgiyle bir eleştirel mırıldanma.
Alt yapı eksikliğiyle kırılan fay.
Anaokullarına Kötülük Çiçekleri.
İlaveten, kopya üstüne kopya içi boş söylemler macunu.
Göreli taklidin taklidi mıymıntı bir gürültü.
Şiirsel akademi suskunluğuna Nuh’un su samuru.
Durumun çevresinden dolanarak ahkâm kesen kakavan bir tavır.
Başa bin bela, diyorum.
Üflesene nesnenin ruhundan. Üfle birkaç promil farkındalık.
Aç yelkenleri. Yine gel yine yön yargıyla niyet okumaya başla.
Hep afallayan yorgun saplantılarla. Sorun da burada.
Çevir dur telden çemberi. Acıdan uyuma adi adım marş!
Çaktırmadan yanaş sağa!
Gözü tok şiirsel sızı, boy verip, boy gösteren.
Senin organik ülken.
Şimdi kanatlanır bir “Karameke” bir sayfadan ç/alınan ve diğer bir sayfada övgüyle ağırlanan.
İşte sana love bir şekerleme!
Dök bir çay, bir ıhlamur, yaslan arkana. Hadi alkışla!
Alkışladı Bay Z.
De ki: Şiirsel yolsuzluk almış başını gitmiş! Hayırlı işler, iyi yolculuklar!
Şiirsel Hedef: Hep beraber geleceğe. Güzel laga luga!
Kim yakalandı ki bir ikilem içerisinde şiirsel çıkar çatışmasına.
Sonra o algı sorunu: Var olan imajların etkisi altında.
Evet, farklı bir tekstür.
Sıyrılıyor aradan derin düş kaçağı bir böbür: “Mektep ve Hayat”tan karışık bu önemli gün için kaleme aldığım özlü sözümde de belirttiğim üzere: Şair okutur, şiir duygulandırır.
Yaz, seyircisi bol olsun! Ah yoğun duyarlıklı övgü bulutları eksik olmasın üzerimizden, sevimli analojik yağmurla ıslanalım hep birlikte, kalabalığın şarkısını mırıldanarak.
Neyse ya! Şair ve eleştirmen dediğin şiirsel eylemi anlar; eylemin özelliğini ve insan için anlamını filan hep görür. Çünkü o şiirsel bir kişidir ve bu oluşun farkındadır.
Şeyler’in içindeyiz.
Şiirsel bira toplantısında, aristokrat, tanrı soylu, öte âlemler büyüsüne tutkun çok yönlü bir şair olarak, yakın zamanda, poetik modern iklimin biçimlediği egosantrik gölgeyi büyütecek bilumum meyve marmeladı, kompostosu ve pestilinden dünyalar topu imgeler aranjmanı şiirler yazmaya karar vereceğiz, ölü evinde elma şekeri yiyen çocuklara.
Ah zor bulunan mucize yalnızlığım, sevgili bakiyem!
Bazen olan oluyor, iş olacağına varıyor, işte.
Ama estetik sonuç sana sarıldığım anda rhythm ve melody ile ortaya çıkıyor. Telaşa gerek yok anlam boyutu dağılmıyor. Olan, kimliğin o iyicil avlusunda başkaldırının dışlanmış sözcüklerine olur.
Dikkat et, öze didaktik indirgemeler yapmadım. Neyse çocukluk hatırasıdır diyelim, bir tahta kılıçla fethedilmiş insan ruhunun derinliklerine inen bu aşka.
De ki: Özlü sözler, ansiklopedik bilgiler ve bir sözlük çalışmasıyla destekli küçük ve orta boy yazılarda yoğun bir polietilen üstat kokusu var.
Şimdi araya, hatırı sayılır bir kişi alalım.
Kanıksanan yarım yamalak bağlayıcı parametrelerle umuda eşitlenmiş sulu boya bir kaosa açılıyoruz: Yüzünde tülüyle çatlak onaran sayfalar itkiler biçimleyen yalnızlığın vârisi. Yumuşuyor ateş bir soneden koparılmış yağmur çiçekleriyle. Sonra bir iki tatlı tarifi, kuyruğuna teneke bağlayan kehribaharlı allegoria. Sen misin akıp giden bu şiirselliğin nöbetçisi?
Hikmetinden sual olunmaz, alkışı hazır bazı canlı şairlerin bir saçmalama hakkı olduğu kabul ediliyor, camia tarafından, vardır bir bildiği, denilerek. Böyle şeyler de olabilir. Hem ideal okur, yoktur. Yaratıcı okur, vardır. Ayrıca kuytu mühendisleriyle, evcil çığlıklı sözcüklerle, iyicil yapıntılarla, yani çok yaşa kabul edilebilir bir biçemle zenginleştirilmiş o muhkem can sıkıntısı şenlendiriverecektir artık sürgüne yürümüş, şiirsel imgesel demokrat zamanı.
Ödenekli güller açacak şiirin stratejik bahçesinde. Sıvansın, artık şeytanı kovan kitapsız alışkanlıklar. Ve çünkü kaderin farkındalık temelli sağaltım şemsiyesi altında hiçbir şey değişmeyecektir, diyorlar. Neyse, diyelim.
Biraz daha yürüyelim. Temiz hava iyi geldi yaratıcılığına.
Bu nadide okuma parçasını, sürekli ve çok acayip yönlü güç çatışmalarına sahne olan bu topraklarda, eninde sonunda yine yahu, büyütecek bir şey yok, herkes benzer şeylerle işin içinde, teşvik primi, şiiri uçurur, hem olur böyle şeylere çıkıverecek olan “Dolapta Şiirsel Pekmez, Yala Yala Bitmez.” şeyine ithaf ederim.
Kim desin: “Bak burada, bilgi çağında Lak Lak Kültürü biçimlendiriveriyor şairi. Tutumlar, alışkanlıklar, dokunuşlar, inceliklerle. Daha bir sıklaşıyor saflar. Ürperiyor uzakta denizin sürüklediği çakıltaşları.” Ben, derim.
Sonra her köşede her şey dönüyor: Büyük dönüşler, küçük dönüşler, kılıfına uydurulmuş dönüşler. Mevzi değişimi. Soğukkanlı Guguk Kuşları. Araya Almanak Ölüleri İçin Anma Yazıları. Kahvaltıdan sonra şiir sanatı üzerine düşünenler. Sonra bazen, “Hatasız şair olmaz. Yapabileceğim bir şey varsa derhâla çıkıyor şair-insan. Sonra şiirsel iç güvenlik yasası olmadı yönetmeliği. “Bak, akıllı ol, efendi ol,  canımız ol!…” dan düşen. Onca falan. Onca filan. Neyse. Melankoli ile ayna arasındaki çaresizlik, diyelim.
Sevelim memleketin, uykusuz bu düş standartlarındaki sosyolojisini, psikolojisini, sosyal antropolojisini, ekonomisini, bilumum falan feşmekanlarını.
Bak, yılmam. Yılmadım. Çevirdim sahifeyi. Yine bir şeyin 1. taslak çalışmasını tamamladım. Vallahi şahane! Yerli eleştirmen susturan cinsinden bir şey oldu, olacak! Kedi, gözlerimden öptü. İkimiz de duygulandık ki hava da bu duruma çanak tuttu. Şairim öncelikle Anglofon dünyaya açılmayı düşünmeliyiz, dedi. Heyecana bak! Yaşamı incelikle yorumlayan böyle enjambment yolculukları seviyorum. Vardığı nokta kışkırtıcı!
O da biliyor: Üzerime kol kanat geren şiirsel egomun sonradan görme değil, doğuştan olduğunu ki şiirsel bir kıymeti var. Artık, egomun gelişigüzel şiirsel faaliyetler ile kısır bir döngünün içine çekilerek yıpratılmasını istemiyorum.
Bu nedenle şiirsel sosyal etkinliklerim için bir organizasyon firmasıyla anlaştım. Sözleşmeyi bu akşam imzaladık. Şiirsel menajerliğimi yapacaklar. Sözleşme gereği, öncelikle adıma bir Şiirsel Bilgi Edinme Birimi kurulacak. Bir de fun clup.
Sonra ulusal ve uluslararası olmak üzere, gazeteler ve dergilerle olan münasebet. Katılacağım radyo ve televizyon programları, canlı yayınlar. Kitap fuarlarında ve şiirsel etkinliklerde dağıtılmak üzere broşürler hazırlanması, afişlerin hazırlanması posterler, bültenler, filan. İşte yıllıklar açılımında etkili iletişim. İhtiyaç halinde şiirsel sergiler düzenlenmesi. Bütün o konferanslar, seminerler. Ödül organizasyonları. Okura ve hayranlarıma yazılacak mektuplar. Hepsi ve daha fazlası bütün şiirsel işler bir plan dâhilinde yürütülecek.
Böylece şiirsel övgülerim de dağınık ve gelişigüzel bir biçimde yapılmayacak. Şiirsel bir cıvıklaşmanın da önüne geçilmiş olacak. Ah, şair ve yazar olmak ne zormuş! Maddi manevi bir sürü masraf!
Ama şiir, ruhunda güzellikler içerir. Özünde ayıklar, eler şeyleri.
 
Yılmayalım, şiir ailesi olarak, giyinik unutulan benliği körpe bir özne gibi yıkandıktan sonra anlamlar ırmağında, çıkıp usulca güneşlenelim. Ama gölgelenirken, olgu, zıplayıp duran körkütük gücül bir kopya olmasın, ağaçlara ve boya. O sevenlerin duasıyla çoğalan okura sözcükler, biçemler, imgeler ve duyusal veriler sunalım, deneyimin kendisi olan. Yakalanmışız, karmakarışık ilişkiler ağına.
Yanımıza tebeşir almayı unutmayalım. Ah, tedavisi zor bir ben, çelişip durduğun. Taklidin ıslığıyla şiirsel uzun atlayan bir ben, cennetin kapısını arayan.  Haydi deskriptif uzaklıklar kışkırtalım o şaşkın tekilliğe.
Sonra sen de kimsin, sen mi öğreteceksin, desin, Şiirin aklı başında modern bıdığı. Kendinden yana beklesin.
Yine elde var patetik muamma. Muamma. Muamma. Agnistik pusarık takla, ansızın gelen, soliptik yürüyüşler için çiçek yaptıralım: Beyaz gül ve lilyum.
Yeni ip ilginç zamanlar yazalım şiir için sofistike belirsizliklerin uzak çağrışımların göbek taşında, büyük yanılgıların yanı başında. Sayfaları çevirsin eli yanağında ayrıntılar söylemi. Hem içerideyim hem dışarıda. Düş gücünde hep yüzeysel bir derinlikle dik geliyorum seyrinde devam edene. Çatlaklar büyüyor, büyüsün yeni çatlaklara.
Soluklanalım! Bu paragraf için yeni bir karar aldım. Artık her şiirsel paragrafta yeni bir karar alıyorum, ne güzel! Yakın bir zamanda şiirsel ruhsat almış bir gruba üye olmak istiyorum. Grup dediğim, yani düş birliği, akıl birliği, gönül birliği, duygu birliğine birlikte yürüyebileceğim vefalı topluluk.
Bu kıraç topraklarda zengin söylemlerle şiiri ve şiirselliğimi parlatmak istiyorum. Bu kararı almadan önce elbette bir değer bilinci ve farkındalık da yaratmak için biraz Sokrates biraz da Platon okudum. Sonra onların söylediği bazı şeyleri tutup kulağından çevirdim. Güzel oldu! Hep şiir için.
Bu arada ilkokulda şiir okumuş Platon isimli futbolcu var mıydı ki? Hani araya sıkıştırıverirdik, güzel olurdu. Neyse, soruyu sıkı şair akademisyenlere soralım. Dergilerde yer bulacak tam bir şiirsel araştırma konusu işte. Peki, devam edeyim.
Artık zamanı geldi de geçiyor biz de koruma altına alınmış şiirsel büyük erdemin peşinde koşmalıyız. İyiyi kötüden ayırarak sıradan ve vasat şairleri şiirden uzaklaştırmalıyız. Bilge şairlerin yönetiminden yana olmalıyız. Şiiri yalnızca soyları şiir tanrısına dayanan doğuştan erdemliler yazmalı. Sözü de onlar söylemeli ve yolu da eleştirmenliğe yükselmiş olanlar göstermeli.
“Ya eleştirmenler şair olsun ya da şairler, eleştirmen!” Ne güzel cümle!  Konunun başat sözü olarak yazdım. Yazmasaydım, duramazdım çıldırırdım.
Bakın ne yazık ki sıradan ve vasat şairlerde şiirsel akıl kıttır. Maalesef yapacak bir şey yok! Bu nedenle artık akıllı şairlerin ve filozof eleştirmenlerin yararlı yalanlarla taşın altına elini koyma zamanı geldi de geçiyor bile.
Evet, biliyorum bu kolay olmayabilir. Derin şiirsel bilgi edinmek ha demeyle olmuyor.
Ama zor da değildir! Ey estetik şiirsel kavrama kaydolanlar bir an önce zamanınızın %99’unu şiir sanatına adayınız. Bilgilenin ve derinleşiniz. Merak etmeyiniz geride kalanlar haddini bilecek ve sizleri destekleyecektir.
Ey vasat şair, diğer hevesli ilgili ve sevgili okur, lütfen, durumlar olaylar ve olgular yaratarak bir ağaç gibi yaşayan şairleri besleyin. Unutmayın ki şairler de eleştirmenleri besleyecektir.
Lütfen işinize bakın kimseye bir bilen olmaya çaba göstermeyin ki şairler de işine gücüne yoğunlaşsın. Artık şiir kurtulsun, nefes alsın!
Devam edeceğim! Kendimden yana duruyorum.
Çünkü ben, algıyı tetikleyen sıfat kıskandıran yazılar yazmaktan ve paylaşmaktan zevk alıyorum. Bu türden şair-bireyi korkuluk diken avlunun fotojenik hallerini betimleyen yazılarımı irdeleyen başka yazılar yazmaktan da: Yani o derece. Şiir çağı duyurusu olsun avluya.
Aha da şiirsel heyecanlandım: Hemen, örnektir diye, Pişirme Kâğıdına Yazılar, başlıklı bir Şey yazmalıyım, bazı duyguların yan anlamlarını da açığa çıkaran.
Sonra yatıştıran şiirsel atıştırmalıkların estetik etik yönlerini düşünmeliyim. Şiir toplumu için büyük boy bir toplumsal değişme kuramı da yazmalıyım. Ve atanmış okuyucular için tahta atlar cilasının kıvamı üzerine de bir karışım oluşturmalıyım.
Ah ne korkunç: Yaşam akıllısı eylem taslaklarının korkunç kuşatması altındayım!

 

Yazarımızın diğer yazılarına buradan ulaşabilirsiniz.

Sayfanın altındaki sosyal medya butonlarını kullanarak yazıyı sevdiklerinizle paylaşabilir, yorumlarınızla bize ulaşabilirsiniz.

Related Posts

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir