oresay
Oresay Özgür Doğan

YÜKSEK EDEBİYAT GÜNLERİNDE X

Şimdi, uygun emojilerle, güneşte kurutulmuş kırtıpil konularla şiirsel ilgisini güncellemeye çalışan, didaktik anılarla çiçek açmış modern salgının şiirsel belirtilerine de kaydedilecek kendine hayran paylaşımları,
Bazı konulara karşı bazı öznelerin takındığı tutumlara tavırlara susmalara söylemlere kızıp isyan edip kendi gerçeğini dillendirerek “bunu da söylemiş olayım şimdi isteyen beni silebilir” diyen şiirsel cesaret ödülüne aday kamikaze atraksiyonları,
Salgın tarafından baskı altına alınmış, bir boşluk patlamasıyla ün ünvan delisi akılla yazılacak şiir yüzlü bir musluktan geleneksel alışkanlıklar doldurup aynı anda yalın bir musluktan kışkırtan ve tetikleyici felsefi yorumlarla akacak ağır başlı psikolojik tartışma yaratma yüzdesi yüksek fikir yazılarını,
Subasman seviyesinde kalmış bazı şiirsel düşünceleri, eleştirileri ve yorumları alkışlamaya gidiyorum.
bir ülkenin uykusuna dokunuyorum gülümseyen
göğünün atlasında fay ve ağıt o büyük sayvan
savuruyor küllerini boşluğa kılcal damarlarından
***
Bugün, algısı normal hayranlarımın hemen kutlayıp bol övgü serpiştireceği, şimdilik Türkiye’nin, yakın bir zamanda ise Dünya’nın büyük en kıdemli ünlü şairlerinden biri olacak yıldız benliğime ve yazarlığıma layık bir şey: Yarısı milli ve yerli esinden esin bir özlü söz, olgunlaştırılmış bir görüş, şiirsel ağır bir yorum, mekânı gönendirip teknolojiyi neşelendiren bir selfie, şahane sınırları içinde çalasıcak bir espri filan yazıp paylaşayım, dedim ama olmadı. Şiirsel voltran bir türlü oluşmadı.
Bunun yerine, edebi bir boşluğa da meydan vermemek için, canı istediğinde şiirsel siklotimik belirtiler gösteren bazı kişileri izleyip eleştirdim. Umarım günün muhalif öznelerine dikenli çit olmuştur.
Sonra, sıkı bir yorumcu şairden, kot 1 ve kot 2 seviyesinde tavında imgelerle süslü bir şiir okudum, ilgisiyle alkışlayan yorumcu sıkı şairler eleştirmenler olmuş, olsun yüksek mugayir şiirsel yaşamı besler bu türden ıslak alışkanlıklar.
Kedi, aynada kendine, günaydın şairim, üstadım, okurun bol olsun, demiş.
Bu kendini işgal ailece hoşumuza gitti!
Akşam, beş çayından sonra, sayfa yağmacılarından uzakta deneysel bir yalnızlığın büyük şiirsel altyapısını oluşturmak için kendime “Şair Yazar Profesör Doktor” kadrosu ihdas ettim. Bu kadro makamında yapacağım incelikli çalışmamda somut düşünceden soyut düşünceye geçişin sancılı evrelerini bizzat üzerimde tatbik edeceğim.
Ayrıca yazdığım modern şiirler bağlamında soyut düşünce türevleri arasındaki etkileşimi de çelişkileriyle birlikte yaşayıp prezantabl şiirsel gerilime giriş oluşturabilecek sonuçları elde etmek istiyorum. Heyecana gerek yok, ruhlu sonuçlarımı zaman tünelimde paylaşıp temsil gücü olan birkaç şiir dostunu da etiketlemeyi düşünüyorum. Bu yolla kazanacağım ödül ve beğenileri genç şairlere ve öğrencilerime armağan edeceğim.
***
Bazı yorumlar için sözcük bulmakta zorlanıyorum. Akıl ki utangaç tebeşiri olur o kara tahta öğrenilmiş sessizliğin.
Diyorum ki: Şiirsel çelişkilere karşı, sürme çekilmiş bir savunma mekanizması olarak, kendi içine ayı köpek tilki kaplan timsah arı kırkayak ve vb. diğer oluşlar olarak saklanmak da marifettir.
İşte pusuda potu yüksek ahlaklı bir infazın suyu alınmış çelik tellerle çevirdiği yalnızlık. Şimdi burada, sistemleri allak bullak edecek tıklanarak yapılandırılmış yepyeni görünüşüyle kısa süreli maskesiz bir unutma seansı, iyi gelecek gibi duruyor. Şiire tünel kazıyor lirik yürek.
İyi akşamlar, Bay Flâneur, diye seslendim, karanlığa. Sen, buna, özü kavranmış yarım bırakılmışlığın leziz kaygılı çok tarifli tutkusu diyebilirsin.
İç karartıcı bir durumun melankolisine uygun olsun diye kendini seyreden bir kördüğümün günah çıkarması da diyebilirim: Ruhu rehabilite eden yerleşik iyicil davranışın ağır ve baskın sıfatlarla çoğalarak yalvaç edalı bir gölgeyle dizelerin üzerine çöreklenmesine.
En iyisi iki su ve iki orta şekerli kahve söyleyelim kendimize. Ve az birazda fıstıklı çifte kavrulmuş, uzakları karşılayan.
Neyse ya demem o ki:
Yine şiirsel eylemi anlayarak, düşünüp kaynaştırarak olayları ve olayların gölgelerini ve olaylara gölge olanların olaylarını ve ilave olarak küçücük bir değer bilinci yaratsın diyerek ki huyumdur böyle yazmak, vay maşallahlı yeni bir korkunç şiire başladım. İyi ki başlamışım.
Kedi göz ucuyla baktıktan sonra iki ileri bir geri toplam 3 takla attı. Ona bir bardak süt ısmarladım.
Şiirimde, farklı değişkelerle kurduğum ince dengeler ve tutkular üzerinden canım okuruma şiirsel bir labirent (dolambaç) çizeceğim. Ve onları kanatlı imgelerle yaşamsal alanlar gezisine çıkaracağım.
Bununla da yetinmeyeceğim gelişme bölümünde, psikolojik göndermelerle travmasavar bir yalnızlığın benler arasındaki derin çatışmaları yeniden canlandırmasına olanak sağlayacağım.
Saatlerce bakıp durdum eşyalara gerilimini sırtımda taşıyarak.
Sonra bir iki dize bilincin kuşatmasıyla anlamsal boyutlar üzerinden günlük yaşamın acıları açığa çıkarıp yarı sostaljik bir etki yaratarak kör dengeye ışık olacağım.
Bireye yönelmiş acımasız yıkıcı eylemlere karşı lirik tutkularla beslenmiş şiirsel bir forsla kaybolan sevinçlere de seslenip, aşkın ateşini incelikli bir kavganın terkisinde taşıyarak ruha koltuk değneği cilalayacağım.
Bakalım artık, geçince dinlenmeye, dört mevsim soğuk iklimine, hadi, hayırlı olsun, şiire ulaşmaya çalışan okuyucuya denk gelsin, diyeceğim. Veya başka şeyler de söyleyeceğim.
Ah, ışığın ölü noktasında sürgünlüğümü güzelliyor içinin cinleri…
***
Ve sonra taze derinlikli bir yazıya başladım. İyi gitmesi için dua ettirdim.
Geçelim!
Tepeden inme edebiyat. Kadim taklitle dalkavukluğa olgunlaşan şiirsel övgü. Önünde fotoğraf çektirebilecekleri şair mezarı arayanlar listesi. Az çok sözcükle bir iki saatte bir şiir kurmak. Aklın ve belleğin özneye çıkardığı zorluklar. Şiire, saflığına saflık katan denklem. Olayların, olguların, durumların ağırlığını sırtında taşımak. Çığına baş eğmiş sıfat büyücüsü.
Acı suların rengârenk fularlı korkunç ve karamsar yalınlığı. Kuşatılmış bir hüzün gibi imgenin içindeki taş gibi çatlağı beklemek. Çelişkiler yumağı için zaman ve mekân penceresi. Yenilgiyi yanında taşımak.  Yüzleşmek için yaşamla, başkalarını anlamaya çalışmak.  Geceye incelen gölgeler dansı. Özneyi sanrılar parkında gezdiren fatalist tavşanlar için havuç ekimi.
Sessizlikten öteye çalınan siyah zil. Boğan ve çürüten sözcüklerin anlam dayanışmasından açığa çıkarak yankı arayan imgeler öpücüğü. Uzakta ve yakında kalabalığını süsleyen beyaz turnalar. Yitenler için şiirsel sırlar müjdeleyen mumyalanmış şiirsel hayranlık. Alımlı bir irtifada rutinden estetik sağmak.
Çürüyen kök ve yalnızlık. Yeni şiirsel düşüncelere hazırlık kursları. Açık övgü melankolisi için mekân kullanımının incelikleri. İtibar pekiştiren olgunlaşmış şiirsel kafa estetiği. Birbirine düğümlenen ağır abiler. Dönüp dönüp kitapla konuşma yaptığını söyleyen şiirsel etkinlikler okuru.  Beklentimi karşılamadı, diyen okur için olgu analizi. Ders çıkaran çıraklar için kabuk yenileme seansları. Aklı başında şiirsel düz yazılar alkışı. Köylü kurnazı şair kışkırtması. Bak sen, olay anısın.
Vb. şeyler üzerine düşünecektim ama olmadı ya!
Neyse, şiirsel sağlık olsun.
Bir rüya şiiri yazmalısın, dedim kendime. Ama soru işaretleri var. Bu tür şiirlerin anlam araştırması uzun sürüyor. Başka konular da var.
 
Her şey bizden yana durdu, kâğıda güneş çizerken kehribar büyücü.

 

Daha fazla Panzehir Şiire buradan ulaşabilirsiniz.

Yazarımızın diğer şiirlerine  buradan ulaşabilirsiniz.

Sayfanın altındaki sosyal medya butonlarını kullanarak yazıyı sevdiklerinizle paylaşabilir, yorumlarınızla bize ulaşabilirsiniz.

 

Related Posts

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir