????????????????????????????????????
Oresay Özgür Doğan

YÜKSEK EDEBİYAT GÜNLERİNDE VIII

Yine kendimden uzak durmaya çalışıp bir şiir yazmayı düşünüyorum: Göz ucunda, Perçin Sökümü.

Kibirli yüzeysel derin şeyler barındırmayan.

 

Şair duruşu pozları için telefonu şarja taktım. Ve esin perisini yakalamış bir şair ve eleştirmen gibi dolaşmaya başladım, eşyalar rahatsız oldu, söylendiler ama yapacak bir şey yok, katlanacaklar.
Yorum ve eleştiri için algıyı besledim. Yaşlılık alameti birkaç tümceyi alüminyum folyo ile kapladım. Sonra şiirsel tapınan birkaç kişiyi ürküsüyle baş başa bıraktım.
Profil resmimi güncellemek istedim, ruhuma uygun bir maske bulamadım. Üzgünüm. Böyledir ilkel derinlik. Yüzümü sorgulamalıyım.
Sevgilime küçük bir aşk notu yazıp gönderdim. Notun altına, “Sizdeki o saf melankoli, aşkımın aynasıdır.” alıntısını da ekledim. Çoğalsın aşk eylemleri. Notu götüren görevliye teşekkür ettim, bahşiş vereceğimi söyledim.
Siz, orada inceliği kavrayamayan duygularınızın nöbet tuttuğu insanların durağında!
 
*****
Düş boşlukta dönüp durdum. Yontmak için dilimi ve ruhumu törpü aramaya çıkmıştım. Ah yine avluda belleğine kapanmış can sıkıcı bir ayaz. Sonra ilineksel özellikleriyle püf noktalar toplamına yürüyen o tanrı lekesi donuk kalabalık.
Neyse, pes etmek yok işte! İşte yine çirkin bir bakışla, gelişmiş ego ve algı ölçümü için makul şiirsel eylemlerde bulunacağım.
Öncelikle cumartesi günü nü’sel bir kararlılıkla şiirin hırçın mavi ırmağı etkinlik mekânımızın lekesiz duvarına en son yazdığım, aklım var diyenin aklını başından alacak şeylere otofenomen imgeleri kaynaşmış, derinliği gerilim yaratan veya böyle olacağı söylenecek olan şiirimi bantlayacağım. O ki tefekkürle biriken dokunuşlarla jestler oluşturur sözcüklere kötü davranan, kuyruğunda tavus kuşunun.
Ürkütücü gelebilir. Uyarıcı olsun: Bu şiirimde, ateşli hazlar üzerinden yapılandırdığım kurgusal derinlik kunt gerilimler yaratarak korkunç çağrışımlar uyandırabilir, çıkmazlara çıkmaz ekleyen. Elbette anlayana.
Lütfen, şiir ziyaretçi defteri, incelikli yorum ve eleştiri için açık kalsın. Sonra kendime benzeyerek sevgilim için güveçte kuzu incik yapıp gözlerinin içine bakarak aşk şiirleri okuyacağım. Brendi de içeceğiz. Kış boyunca sürsün isterim. Ah okudum kendimi ve yararlandım bu şeyden. Anlaşılır olmaktan yanayım.
Sonra de ki: Çekilsin düzenlenmiş insan ilişkilerinin köpek dişi. Karanlık ışığı yutmasın. Kendini yitik hissedenler susmasın.
*****
Güzel yazılar yazıyorum: Canı sıkıldığında oturup çelişkileri gözlemleyen. Ne güzeldir şu şiirsel eylem, işte bir aşkla yazıp ortalığa saldığında ve heyecanla beklediğinde ne olacağını kimseler bilemediğinde…
Dedim ki aynada simsiyah Dünya. İşte buradayım ateş pahası bir oluşla, dedim. Durumun farklı yorumlar bütünlüğü, şiirin saf ve yalın ideolojisini yaratmıyor, dedim. Eğer sıkılmazsam şiirsel eylemin özne için oluşturduğu anlamı irdeleyeceğim, dedim.
Bak yine seslendi acımasız şiir şeytanı, dağılınca toz bulutu o ki ötelerin belleğidir v tutkunun yükselen denizi. V katılma duygusunun sırı. Ki orada kendini seyreder şair.
Modern şiirsel anlayışın zirve yaptığı bir dönemde hızın sessizliği imlediği v hazza evrildiği saf v yalın sonuçlara ulaşmak için bir dil cesaretiyle açıp belleği 1 gün okuma 1 gün düşünme ve sınırsız pohpohla hazırlanarak suyu bulandıran bir şiir v geleceğini özleyen eleştirisini yazmaya çalışıyorum, ıssız bir adaya beraberinde üç kitap götürecek olan.
V şiirde başarısız olmaya çalışan şair v eleştirmenleri v onun ötesinde laf kalabalığı şiirsel kişileri kıskandıracak olan. Arada sıkı öznenin aşina olduğu birkaç sözcüğe sinmiş bir sevinç mistiğiyle soluklanmaya çalışıyorum.
Sonra diyorum ki, bitince bu korkunç karmaşa, yere inince asmasıyla yükselmiş o küçük inziva, nefes darlığı çeken şiirsel oluşa yeşil reçete şiirsel eylemin dua ekibine, cilalı şiir kuşağının sancılı öznelerine, şiirsel göbek bağı kesilenlere, en sıkı şiir korosuna, oklarla yaylarla şiirsel döktüren abilere, bir teşekkür bildirisi kaleme alayım, sadece ağaçların konuştuğu dilsizlikte uyanan, diyorum.
İşte aşk için elimde donmuş çiçeklerle çıkıyorum yüzeye. Bakalım n’olcak? Ama şimdi ben var ya bir şiir yarışmasına katılsam kesin kazanırım. Kolay iş! Ama jürinin gerekçesinden ürküyorum. Jürinin, şiir saplantısı neo tradisyonel bir tutumla sevgili okuyucunun üzerinde lirik fiktif sonuçlara yol açacak bir baskı oluşturmasına katlanamam.
*****
Dün akşam korkunç çığlıkların içinden sıyrılıp yitimi algılamış sancının göstergelerini derinden yüzeye, yüzeyden derine usa aykırı usa yakın konuşlandırıp manasal sapmalarla imgesel sıçramalarla dokuya duygulanım aşılayan ve biçim üzerinden ruhsal bir enerjiyle tutkuya öze saflık mayalandırıp şaşırtıcı ritmik lirik darbelerle gerilimler yaratarak duymanın yeni estetik sonuçlarını çağrışımlara açan belleğe ateş kürekçisi özgünlüğünü yakalamış veya yakaladığı söylenen sıkı bir şairi ve elbette doğal bir eleştirmeni şiirsel bir eşya olarak demirbaşa kaydettim.
*****
Bir saat önce yeni bir maceraya pencere açtım. Hikâyesi de şöyle olacak: O akşam avare belleğime yerleşmeye çalışan okuma notlarını temize çekiyordum. İşin doğrusu gecenin koyu karanlığından sıkılmıştım, özgün bakıştan da bu gidişle eşyadan da şiirsel gerilimden de sıkılırım diyordum.
Ve dedim ki: Ne yapıyorsun ya! Şöyle envokasyona hazır içsel şeylerle eğleşerek huzursuz bir zenginliğe yürü, hiçliğe ithaf edebileceğin. Yükselsin dedim, doruğuna, zaman ve mekândan artakalan süslenmiş sancı, taşıyarak görkemini can parçası sırt çantamda.
Dedim ki: Anlam katmanlarında yoğrulan şiirsel arzu düş gücünü gerçeğin gücüne devşirerek ateşi farklı boyutlarda yaksın. Yaktı da. Evet, kendimi yine şaşırtmadım, güzel şiir oldu, abisinin inceliğini bekleyen.
Bir çırpıda on şiir kitabı okumuş gibi uzaklaştım dengeli beslenmiş aklımdan. Yani bu koku bu hava şiirsel astıma iyi geliyor. Şimdi zarları bekliyorum. İyi okuyuculara, yılın söyleşine ve de iyi jürilere denk gelsin! Övgüsü bol olsun!
İşin doğrusu ben, yetenekli bir edebi ürünler okuyucusu ve seyircisi olarak ki seyirden açığa çıkan anlam ve eylemin analizi simgesel boyutlarıyla asri dayanaklara sahiptir, güzel ve manalı sözler ikizi dozunda post romantik dizelerin tutkunuyum.
Özünü hoş ve nitelikli sıfatların süslediği övmenin yöntemini bulmuş inceliklerin içinden geçip de geldim bu noktaya, dalına çaput bağlayarak.
Ve ben burada saygılar ve sevgilerle küçük ayinler eşliğinde dizelerin içinden yalın bir imgeyi alıp hüzne çevirerek ve açığa çıkan hüznü büyüterek içselleştirmekten hoşlanıyorum. Ah, küçülsün o korkunç yama.
Sen şimdilik buna birinci pelür aile yadigârı fırfırlı gizdeş yaşantısalcılık, de, devamı gelecek.
Elbette, bu, oluşlara ait olma durumunu ortaya karışık kasabakent soylu bir dokunuşla veya kalabalıkların tutumuyla biçimlendirme ve ortaya çıkanın güncellenebilir bellekte kendine yer ayırması kibarlılığını.
Bir saniye kapı zili beni çağırıyor.
Kediymiş! Söylene söylene mutfağa yöneldi şapşal!
Şimdi, komodin çeşm-i bülbülü edebiyat edimlerinden, dökümcü edebiyat bekçilerine.
Yaygara edebiyatından, boşluğa eklenip kendini şair göstermeye çalışanlara.
Bir şiir klanının gerçeği devşiren âlim üyelerinden, ışıklar içinde uyuyan totem ataya.
Küçük ayarlarla tarz büyütenlerden, estetiği bozarak güzelleştirip anlam öteleyen şiirsel çatışma deneyimlerine.
Saygın ve görkemli şiirsel işlere balon şişirenlerden, şiirsel atışmalarda havai fişek kullananlara.
De ki: Sulasın avluyu bahçıvanlar.
*****
Şiirsel bir sabaha uyandığında ki bu ayrıcalığı hissedersin, de ki: Bugün hangi şairi yüreğimde yaşatsam. Gerekirse küçük bir kura, bize benzeyen, bir çözüm olarak köşede kalsın.
Akşam yemeğinden sonra bir balkon etkinliği olarak çığ yanığı yivli bir yaranın şiirsel varlığa kehribahar çelişkilerini yorumlamayı düşünüyordum, ama olmadı.
Yarın, uzun bir pencere önü etkinliği veya aşikâr kısa bir sokak gezintisi etkinliği olarak birkaç dize yazıp yeni imgeli çok sözcüklü bir şiire başlayacağımı esin cinime yazdırdım.
Ayrıca istiyorum ki bu ülkede şiir, şiirsel yazı, eleştiri, mektup, deneme vb. ateş gibi kendini kuşatmış kuşatan ürünlerimi yayımlamayan dergi kalmasın. İmzamın yer aldığı dergiler derin besleyici eğitici özgeçmişime flying fury olsun.
Belki orada şeytandan yana edebi hazdan yayılan verimli sevinç şiirsel kaygıları alıp götüren albenisi şaşırtıcı bir rüzgâr olur, haddini arayan acemilere.
*****
Boş konuşmayı seviyorum, ilginç biçimler çağrıştırıyor. Doyurucu bu şiirsel eylemim, avın üzerine saldığım bir Podenco değil ama yine de işini fazlasıyla görür. Anlam tamamlanır hâle gelir. Yaratılan şiirsel gerilimi de unutmamak gerekiyor. İstiyorum ki dokunuşlar düşlerine kavuşsun.
Ama yazdığım her durumun olayın şeylerin dini de imanı da benim, açığa çıkan da. Sen yitikten say beni. Orada salgısında var olanı veya yok olanı kuşkuya yazıyorum.
Neyse ne, de! Şimdi az biraz insanlar arasındaki boşluğu ölçmek istiyorum hani o seçkin fark edilebilir ölümcül korkunun yerleştiği. Sonuçları görmeliyim.
Belki bu paragrafın içine, lafı uzatmak için, hiç bir etki altında kalmayan şiir jüri üyelerinin etikestetik yorgunluğuyla, önü arkası olmayan şiir tarifleriyle rafların önünde tur atan performans göstergesi yüksek bir özneyi de çekebilirdim.
Sıkı şairin boş bardağına kâğıttan dantel altlık olmaya çalışan bir acemiyi de veya heyecanla merdivenleri çıkıp şiire ve müziğe kavuşan bir şiirsel mekân müptelasını da veya anlık duygulanımın boşluğuna çengellenmiş hüzünmatik cümlelerinin atını kuşunu ağacını ırmağını da oldu olacak ruhlu şeylerle geceyi kışkırtan kendine hayran olanı da. Ama yapamadım, yapmam da.
Neyse ya! İşin doğrusu bu aralar kendimle konuşmuyorum. Konuşuyor olsaydım çok daha farklı şenlik ateşinden haz alan bir yorum oluşturabilirdim.
Yarın, kime göre takılsam acaba?
Bu arada adını soyadını okuyunca yorulduğum insanlar var ya!
Bir saniye! Öyle elma ağacı deyip geçmeyeceksin! Üst yapının en baba ağacıdır. Hevesi de tutkuya evirir ve alışkanlıkların lifidir.
*****
Duyguman bir yazı yazdım: Aklın ürününe tekil bakış açısından uzak. Kısmen değişmeceli az biraz alegorik çok az da sembolik. Genelde travmasavar.
Yangınını suluyor yaşlandırılmış acı. Heotoskopik oluşların olgun meyvelerini de betimlemiş olabilirim. Bilemiyorum, hep akşamüstü oluyor böyle şeyler.
Okuyalım bakalım, ne yazmışım, n’olmuş? Avluya bir eser daha kazandırmış mıyım? Bu eseri kazandırdığım için bana teşekkür eden olacak mı?
Yaa öyle yazmakla bitmiyor işte!
Şimdi yüreği pırpır eden vahşi bir umutla zeytin ağacından düşmüş bu saf çarpıcı hüznümün bir bölümünü ödüllendirmeliyim. Sevgilimle 3. kez Melankoli filmini seyredeceğiz. Öncesinde yine aksayan şeylerden, yeni umutlardan bahsettik.  Çölün ortasındayız.
*****
Bazı şiirsel özneler var: Artakalan sevgiyle düzenlenmiş bir balkonda ipe dizilmiş patlıcan ve biber gibiler. Bazıları da içinin güzelliğini tertemiz bezlerin üzerine açarak güneşini emen domates gibi.
Defterime not almışım: Kıvamında “duyuların ve aklın verileriyle” bütünleşerek şiirsel bir dayanışma ilkesi yazabilmek için sürekli fısıldaşan bu oluşlara geleneksel bir kod oluşturmaya çalış, diye. Bakalım?
Oluştururum galiba. Ki şiirsel yazılarımı bellek sanrılarıyla süsleyip bilindik saptamaları da tutup kesik kulağından çevirerek “yoğun derin şeyler” ortaya çıkarmaktan hep hoşlanmışımdır. De ki: Kurutulmuş nar çiçeği. Ah şiirime dize olsun.
Bazen yazılmayanın heyecanı da yapışınca, bir düşünceler tutanağı düzenlemek benim gibi yeteneğini keşfetmiş Şiirinsanı’nı bile bir hayli yoruyor ama. Boş ver abi ya diyorum kendime. Sen, kolektif hayallerin uzağında bir şair eleştirmen olarak şairliğinin ve eleştirmenliğinin tadına vardığın masumiyet noktasındasın. Seviyorum kendimi, aynasız.
İyi ki imgelerim egosudur yaratıcılığımın.
Ve betimlemelerim, taklit karakışla tüten bir trampet değildir.
Şimdilik bu kadar, yine görüşelim.

Yazarımızın diğer yazılarına buradan ulaşabilirsiniz.

Sayfanın altındaki sosyal medya butonlarını kullanarak yazıyı sevdiklerinizle paylaşabilir, yorumlarınızla bize ulaşabilirsiniz.

Related Posts

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir