KAPAK (6)
Neyran Günüçer

RESSAM MUTLU DÖLEK’LE SÖYLEŞİ

Başarı mesafeleri yıkar, söz konusu galaksiler olsa da… 

Bir ressamı sevdiğinizde ve takipçisi olduğunuzda onun başkalaşan figürleriyle, alıştığınız renkleriyle ve yaratım diliyle de yakınlık kuruyorsunuz. Ama hepsinin ötesinde sanatçının sanatın neresinde durduğuna bakıyorsunuz. Bu da sizi onun yaratımlarına dâhil ediyor, dışında tutmayarak kendine bağlıyor. Mutlu Dölek de bu sanatçılardan biri benim için.

Kadınların yaşadığı toplumsal baskıyı anlattığı kadın figürleri ile tanıdım ilk onu ve sonrasında da yakın takipçisi oldum. Kadınların önüne konulan engellere resimleriyle ses çıkardı Mutlu, sergilerinde de çok güçlü eserler sundu. Sanat sohbetlerimiz yıllar içinde dostluğa dönüştü ve resimleriyle kurduğum yakınlık daha da arttı.  Son serisi “Supernova (Galaksi)” üzerine çalışmaya başladığında çok başka ve güçlü bir şeylerin geldiğini biliyordum. Öyle de oldu.
Mutlu Dölek’in kendine has sanat yaklaşımı, resmindeki özgün dili ve duruşu bence onu her zaman farklı kılıyor. Bir ressamın renklerindeki coşku ise, en çok da sanatçının duruşuyla sivriliyor.  Resim, duruşu olmayan ellerde hızlı tüketim cümbüşüne dönüşüyor ki bu da zaten uzun soluklu olmuyor. Sistemin parçası olmayan, duruşu olan, söyleyecekleri olan bir sanatçı Mutlu Dölek. Her ne olursa olsun sanatıyla söz söylemekten çekinmeyen bir sanatçı, bu yüzden de başarılarını daha çok duyacağımıza eminim.
Pandemi döneminde yapmaya başladığı “Supernova (Galaksi)” serisi de bunu kanıtlar nitelikte. Dölek, uzay zaman arasında her an yeniden doğan yeni uzayların, manzaraların, yıldızların ve yeni hayatların izini sürüyor bu serisinde. Öyle ki bizi uzaklara taşırken resminin gücü de sınırları aşıyor ve yurt dışında takdir topluyor.
Kuruluşundan bu yana sanat yapıtlarının teşvikini artırmak, sanat üretiminde nitelikli eserlerin ve sanatçıların ismini duyurmak üzere çalışan Associazione Artisti Bresciani, her yıl farklı coğrafyalarda yaşayan sanatçılardan oluşan bir öneri listesi yayınlıyor. Bu sene yayınladıkları listede Mutlu Dölek de var. Supernova serisi ile vakfın dikkatini çeken ressam, önerilen 40 sanatçı arasında yer alarak, AAB ile 2025 yılı için bir de sergi görüşmesi yapmış. Mutlu süreci şöyle anlatıyor:
“Associazione Artisti Brescia (AAB) benimle iletişime geçti ve birkaç görüşme yaptık. Sonrasında portfolyomu istediler, gönderdim. Vakfın heyeti, dünyanın her yerinden gelen portfolyoları inceliyor ve seçiyor. Heyet kararı ile 400 sanatçı arasından Associazione Artisti Brescia (AAB)’nın önerdiği 40 sanatçıdan biri olarak seçildiğimin haberi geldi. Bu benim için heyecan ve mutluluk verici bir süreç oldu. Vakfın ilk Türk sanatçısı olmak da ayrı bir gurur elbette.”
Özgün ve nitelikli eserlere imza atan sanatçıların yer aldığı AAB listesi, vakfın web sitesinde de yayınlanıyor. AAB sadece 40 sanatçıyı önermekle kalmıyor, Mutlu Dölek gibi bazı sanatçıları İtalya’ya davet ederek, resimlerini orada yapabilmeleri için olanaklar da sunuyor. AAB her coğrafyadan sanatçıları bünyesinde barından bir vakıf, bu çeşitlilik de ayrıca sanat ve sanatçı için çok besleyici oluyor elbette. Mutlu Dölek, AAB’nin sanatçıya yaklaşım tarzını çok değerli bulduğunu söyleyerek, ekliyor:
“AAB’ye bazı projeler sunuyoruz, hepsine o kadar içten ve profesyonel cevaplar alıyoruz ki bu şekilde çalışmak insanı çok motive ediyor. Karşında seni engellemeyen, daha da fazlasını yaratman için olanak sunan bir kuruluş var. Olması gereken fakat bizim hiç görmediğimiz bir şey bu. Kendinizi bir sanatçı olarak çok iyi hissediyorsunuz. Bunu ancak yurt dışında bir kurumla çalışarak hissedebilmek acı olsa da sanat hayatım boyunca ilk defa kendimi sanatımla bu kadar tam hissediyorum.”
Türkiye’de sanatla uğraşan çoğu kişi bıkkın ve yorgun. Sanatçılar, sanat piyasasında var olmak için çok büyük çaba harcıyorlar. Lakin karşılaştıkları engeller, yaptırımlar kimilerini küstürüyor kimilerini ise kendilerini ifade etmekten alıkoyuyor. Pandemi döneminde yurt dışındaki sanatçılara yapılan desteklere hep beraber şahit olduk. Türkiye’de ise gördüklerimiz malum. Türk plastik sanat camiasında yıllardır varlığını sürdürmek için emek veren, sürekli çalışan ve üreten bir sanatçı Mutlu Dölek. Ona yurt dışında bir kurumla çalışmanın farkı ne diye sorduğumda şöyle cevap verdi:
“Türkiye’de o kadar alışmışız ki projelerimizin engellere takılmasına, sürüncemeye bırakılmasına karşınızda size cesaret veren insanlar ve kurumlar görmek çok iyi geliyor. AAB’ye bir proje sunduğunuzda size övgü dolu bir maille dönüş yapıyorlar, fikrinizi geliştirmenizi sağlıyorlar. İşte o zaman gerçekten bir sanatçı olduğunuzu hissediyorsunuz. Bu çok değerli çünkü bize bunu kaybettirdiler.”
Mutlu, yıllar önce yurt dışındaki galeri ve kurumlarla iletişime geçmediği, çalışmadığı için pişman olduğunu söyleyerek, genç ressamların özellikle bu girişimi erken yapmaları gerektiğini vurguluyor.
“Bu döneme kadar yurt dışında bir galeri ya da vakıfla çalışmadığım için açıkçası çok pişmanım. Elbette benim meslek hayatımın ilk zamanlarında internet bu kadar güçlü bir aygıt değildi ve yurt dışındaki galerilerle iletişim kurmak da bu kadar kolay değildi. Bugün öyle değil ve gençlerin önünde çok fırsatlar var. Mutlaka yurt dışındaki galerilerle iletişime geçmeleri gerektiğini düşünüyorum. Çünkü karşınızda sizi asla yargılamayan, sanatınızı anlayan ve destekleyen bir grup insanla karşılaşıyorsunuz. Bizim buradaki mücadelemizin çok ötesinde sanatı değerli gören insanlar, kurumlar, galeriler bunlar. Bunun sanatınıza olan etkisinin büyüklüğünü düşünebiliyor musunuz?”
Associazione Artisti Brescia (AAB), 2025 yılı sergi takvimi için sanatçı ile görüşmüş. İtalya’da vakıf binasında yapılması planlanan sergi ile ilgili görüşmelerinin devam ettiğini söylüyor Mutlu ve uluslararası bir vakfın önerdiği sanatçılardan biri olmanın ona kazandırdıklarını şöyle anlatıyor:
“İnanılmaz etkisi oldu tabii. Bu liste yayınlandıktan hemen sonra yabancı birkaç sanatçı ile tanıştım. AAB’nin yayınladığı listede adımı görüp, benimle iletişime geçen sanatçılar da oldu. Hala hepsiyle konuşuyoruz. Mesela İtalyan bir fotoğraf sanatçısı fonlarında resimlerimi kullanmak istedi, onunla da görüşmeye devam ediyoruz. Başka bir sanatçı ile İtalya ve Osmanlı’ya ait motiflerle süslenecek bir köprü projesi yarattık ve AAB’ye sunduk. Çok sıcak baktılar ve nasıl yaparız sorusuna odaklanarak çalışmaya başladılar. AAB’nin en önemli etkisi sanatçıya pozitif dönüşler yaparak cesaretlendirmesi bence.”
Mutlu ile uzun sohbetimiz, Türk sanat piyasasının güncel durumuna da uğramadan geçmedi. Senelerdir konuştuğumuz şeylerin üzerinden bir kez daha geçtik ve değişmesi gerekenlerin hala aynı olduğunu tekrarladığımız onca cümle kurduk karşılıklı. Mutlu, Türkiye’de sanat piyasasının durumunu şöyle değerlendiriyor:
“İnanılır gibi değil! Tek söylenebilecek bu sanırım. İtalya’da bir galeri size belirli bir süre satıştan küçük bir oran alacağını söylediğinde gözleriniz doluyor. Üstelik bu galeri sizi uluslararası platformda var etmek için sistematik çalışıyor, röportajlar ayarlıyor, sanat dergilerinde reklam yapıyor yani somut bir iletişim planı ile geliyorlar size. Fakat Türkiye’de bir resimden %50 komisyon alan galeriye sergi iletişim planını bile soramıyor sanatçı. Neden bu kadar kolay kabulleniyoruz? Bunu anlamıyorum. Burada suçlu sadece galeri değil elbette, sanatçılar da haklarını savunmalı ve körü körüne galerilerin dayattığı her şeyi kabul etmemeli. Bizim sanatçılarımız çok güçlü eserler veriyor ve yurt dışında da boy gösteriyorlar artık. Olması gereken işleyişi de biliyorlar fakat buradaki düzenin değişmesi için adım atmıyorlar. Esas sorunlardan biri de bu.”
Mutlu yıllardır bir galeriye bağlı çalışmıyor. Atölyesinde üretiyor ve resim satışlarını da kendi yapıyor. Bir sanatçı için bu çok zor bir yol ama onun için en doğrusunun bu olduğunu söylüyor:
“Bizde kemikleşmiş bir sistem var; kimse işinin hakkını vererek, tam yapmıyor. Madem sen işini tam yapmıyorsun neden benim resmimi satıp, yarısını almak istiyorsun? Bunu her sanatçıya yapılan haksızlık olarak görüyorum. Eğer bir galeri, çalıştığı bir ressam için üstüne düşen tüm görevleri yapıyorsa, tamam o zaman el sıkışalım ama henüz sergi iletişimini bile tam yapamıyorsa bir galeri ile çalışmayı çok anlamlı bulmuyorum.”
Mutlu Dölek’in bu pasif direnişinin çok değerli olduğu muhakkak. Bir ressamın seçebileceği en zor yöntemlerden biri bu; sistemi kuranlara tutunmadan oyunda kalabilmek. Bu ancak Mutlu gibi sanatına güvenen ve değer veren sanatçıların seçebileceği bir yol olmalı. Mutlu Dölek haksızlık olarak tanımladığı bu döngünün içinde yer almayarak ve parçası olmayarak kendini var etmeyi başaran bir sanatçı. Onu özel yapan en önemli şeylerden biri de bu duruşu.
Associazione Artisti Brescia (AAB)’nın önerdiği 40 sanatçıdan biri olan Mutlu Dölek’in, bu başarısının devamının geleceğine inanıyorum. Çünkü sistemin parçası olanın değil, sistemin karşısında duranın gerçek sanatçı olduğunu biliyorum. Bu duruşun renklerini taşıyan eserler de mutlaka hak ettikleri başarıyı yakalayacaklardır. Başarı hiçbir zaman tesadüf olmadığı gibi mesafeleri de yıkan bir şey, galaksilere baksanız da…

Meraklısına Notlar:

 

AAB’nin resmi web sitesinde yer alan Mutlu Dölek profili bu linkte:

https://www.aab.bs.it/progetto/mutlu-dolek/

 

Yazarken Kalben’den Kapı çalıyordu.

https://www.youtube.com/watch?v=bNCFQpVZKMY&ab_channel=Kalben-Topic

 

Daha fazla Panzehir Söyleşiye  buradan ulaşabilirsiniz.

Sayfanın altındaki sosyal medya butonlarını kullanarak yazıyı sevdiklerinizle paylaşabilir, yorumlarınızla bize ulaşabilirsiniz.

Related Posts

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir