Seyhan Aslan Hanotte Foto (2)
Seyhan Aslan Hanotte

1850 SONRASI EDEBİYAT ANSİKLOPEDİSİ 3

1855’ten 1970’e, Dünya Edebiyatında iz bırakan yazarları ve eserleri ele aldığımız yazı dizimizin yeni bölümüyle karşınızdayız.

Dönemleri üç başlık altında değerlendirmiştik:

  1. 1855-1900 yılları arasındaki dönem: Gerçeğin Tasviri
  2. 1900-1945 yılları arasındaki dönem: Gelenekçi Anlayıştan Kopma
  3. 1945-1970 yılları arasındaki dönem: Savaştan Sonra Yazı
 
Geçen ay Flaubert ve Madame Bovary’ye yakından baktığımız “Gerçeğin Tasviri” adlı bölüme kaldığımız yerden devam ediyoruz.

 

 

BREZİLYA YERLİCİLİK AKIMI (İndianisme Brésilien)

 

 “Ben de bu toprakların çocuğuyum; ben de bu coğrafyada büyüdüm.”
   José de Alencar, O Guarani (1857)

 

 

Yerlicilik akımı (indianisme), 19. Yüzyılda Brezilya’da ortaya çıkan, yerli halkın -yani Kızılderililerin- kahramanca bir anlatımla betimlendiği edebiyat ve sanat hareketidir. Oluşmasında iki önemli faktör rol oynamıştır. Birincisi, 1821-1824 yılları arasında Brezilya’nın Portekiz’den ayrılıp bağımsızlığını kazanmasıdır. Bu yeni durum, yazarların kendi halklarının Avrupa halkları ile eşit haklara sahip olduğu fikrini edinmelerinde önemli rol oynar. İkinci faktör ise Avrupa’dan gelen romantizmin büyük etkisidir. Bu akım masumluğu yüceltmekte ve 18. Yüzyıldan kalma “iyi yabaniler” bakış açısının da etkisiyle Kızılderili halkına manevi bozulmamışlık, temizlik sıfatlarını addetmektedir.
Romantik ve Lirik Bir Tarz     
“Modern insanın özelliklerinin yanı sıra Kızılderililerin ataklığına ve becerikliliğine sahip cesur ve korkusuz adamlardı.”
José de Alencar (1829-1877) eseri O Guarani sayesinde tanınır ve Brezilya romanının babası olarak kabul edilir. 1604 yılında geçmekte olan metinde, bir sömürgecinin kızı olan Cecilia kendine kur yapan beyaz bir adam yerine bir Guarani yerlisi olan Peri’yi tercih eder. Peri, egzotik ve asil olarak betimlenerek idealize edilmiş bir karakterdir. Eserin sonunda kabilesini terk edip Hristiyanlığı öğretmeye kendini adar. Alencar romanındaki yerel bitki ve hayvan topluluklarını tanımlarken Guarini dilindeki isimleri kullanır. Bu durum Portekiz edebiyatında skandala yol açar ama aynı zamanda yazarın Brezilya edebiyatındaki yükselişine de ön ayak olur.
Son derece romantik ve lirik bir eser olan O Guarani hâlâ Brezilya okullarında okutulmaktadır.
 
FRANSIZ SEMBOLİZMİ
19. Yüzyılın Fransız sembolist şairleri için duyum ve telkin, retorik etki ve tasvire göre daha ağır basar. Bu şairler, duyumsatmak istedikleri hisler için sembol, metafor ve imgelerden yararlanırlar. Paul Verlaine, Arthur Rimbaud, Stéphane Mallarmé ve Charles Baudelaire (1821-1867) bu edebiyat akımının öncüleridir.

Varoluşsal Savrulma
İlk bakışta birbirine uymayan iki kavramın bir araya getirildiği Kötülük Çiçekleri (Les Fleur du Mal) başlıklı adlı eserinde Baudelaire, romantik iç dökmeleri reddederek sembolist tarzda bir sezdirme ile içten, samimi bir anlatımı tercih eder. Mısraları on iki heceli olan geleneksel şiir aracılığıyla fahişelik, ırklar arası cinsellik, alkol ve uyuşturucu gibi o dönem için alışılmamış, şok edici konuları ele alır.  Satırlarında modern insana dair kötümser bir tablo çizerken aynı zamanda şairliğe özgü bunalımlarını ve kendi ruh halini de okuyucuya hissettirir. Eserinin merkezine; ruhun uyuşması, karamsarlık, varoluş korkusu ve ölüm takıntısının oluşturduğu bir bileşimi koyar.
Coşkunluk ve Hayal Kırıklığı
Derlemenin birinci kısmında şiirler sanatçının farklı birçok yanını yansıtır; hayalci, acı çeken, serseri ve çılgın. Şair, şehvetin verdiği zevk üzerinden varoluşa bir anlam yüklemek arayışındadır fakat eserin başlangıcındaki coşku, daha sonra yerini sadece sanatın avutabileceği bir hayal kırıklığına bırakır. 1860 tarihli basıma eklenen ve ikinci kısımda yer alan Paris Tabloları’nda ise, Paris şehrini boydan boya, başıboş, amaçsızca adımlar fakat sadece kendi sefilliğinin yankılarını bulur. Eski Paris ölmüştür ve şehrin yeni caddelerinde şair kendini yabancı hisseder.
Eserinin devamı şairin içki, cinsel şehvet ve hatta satanizme nasıl sığındığını tasvir etmektedir. Son şiiri Seyahat ise, ruhunun derinliklerinden yola çıkarak “en son varış yerine” doğru seyahatini çağrıştıran ve ona nihayet yeni bir şey keşfetmeye imkân verecek olan minyatür bir maceradır.

 

Bir sonraki yazı: Sefiller (1862), Victor Hugo.
 *Les Trésor de La Culture adlı Fransız edebiyat tarihi dergisinin “1850 Yılından İtibaren Dünya Edebiyatı Ansiklopedisi” adlı özel sayısından çevrilmiştir.
 
 

Serinin ilk yazısına buradan ulaşabilirsiniz.

Sayfanın altındaki sosyal medya butonlarını kullanarak yazıyı sevdiklerinizle paylaşabilir, yorumlarınızla bize ulaşabilirsiniz.

 
 
 
 

Related Posts

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir