Seyhan Aslan Hanotte Foto (2)
Seyhan Aslan Hanotte

1850 SONRASI EDEBİYAT ANSİKLOPEDİSİ 2

1855’ten 1970’e, Dünya Edebiyatında iz bırakan yazarlara ve eserlere yakından baktığımız yazı dizimizin yeni bölümüyle karşınızdayız.

Anımsayacağınız gibi dönemleri üç başlık altında değerlendirmiştik:
  1. 1855-1900 yılları arasındaki dönem: Gerçeğin Tasviri
  2. 1900-1945 yılları arasındaki dönem: Gelenekçi Anlayıştan Kopma
  3. 1945-1970 yılları arasındaki dönem: Savaştan Sonra Yazı
1855-1900 yılları arasını kapsayan “Gerçeğin Tasviri” adlı bölüme kaldığımız yerden devam ediyoruz.

GERÇEKÇİLİK AKIMI VE “MADAME BOVARY”

Duyguları, doğayı ve kahramanlığı önceliğine alan Romantizm, 18. yüzyılın sonunda Fransız Edebiyatı’nı etkileyen baskın akımdır. 1830’lu yıllarda ise yeni bir tür yayılmaya başlar; Gerçekçilik (Réalisme).
Bu yeni tür kendine çok çabuk genişleme alanı bulur ve Avrupa’nın tümünde kısa sürede tanınmaya başlar. Kısmen Romantizme tepki olarak doğan bu yeni akım, sosyal bilimlerdeki dönüşümden ve ilerlemelerden feyz alır. Gerçekçilik akımının yazarları, toplumu ve onu oluşturan bireyleri ince ayrıntılarla –süsleme yapmaksızın, doğal halleriyle- betimlemeyi amaç edinir. Hikâye kahramanlarının çoğunlukla sıkıcı ve düz olmakla eleştirilmesine ise aldırmazlar; zira onlar gerçeği olduğu gibi yansıtmaya çalışmaktadırlar.
Gerçekçilik Akımının Yayılması
Bu yeni kulvara adımını atan ilk romancılardan biri Stendhal’dir. Kırmızı ve Siyah ve Parma Manastırı adlı romanlarında Romantizmle Gerçekçiliğin bir tür karışımını sunar okuyuculara. Honoré de Balzac ise bu hareketin gerçek anlamda ilk öncüsü olarak kabul edilir. Yüze yakın novella ve romandan oluşan İnsanlık Komedisi adlı başyapıtında, çağının büyük bir panoramasını serer önümüze. Bununla birlikte Gustave Flaubert Madame Bovary adlı eseriyle bu türün kriterlerini daha da zorlar ve Fransız gerçekçiliğinin en iyi temsil eden yazar olarak kabul edilir.
İlk bakışta Madame Bovarynin konusu basit görünür. Genç bir kadın olan Emma Bovary Normandiya’da ölesiye sıkılmaktadır. Bir taşra doktoru olan kocasıyla olan evliliği onu mutlu etmemektedir. Ergenliğinde okuduğu romantik kitaplardan etkilenmiş bir kadın olarak daha yoğun ve tutkulu bir yaşam isteğiyle tutuşur. Fakat ne yazık ki bu istek ve hayalleri, onu yıkıma götürecek bir gerçeklikten kaçışa sürükler.

 

 

Taşradaki Hayat
Fakat roman göründüğünden daha karmaşıktır. Madame Bovary, genç Charles Bovary’in tanıtıldığı girişten, trajik sonun anlatıldığı bitişe kadar 19. yüzyıl Fransız taşrasının derinlerine iner. Değişimin ve dönüşümün tam ortasındaki Fransız toplumunda Paris, yeni ortaya çıkan özenti orta sınıfları sembolize etmektedir. Bununla birlikte Flaubert küçük taşra burjuvazisinin kısıtlı, dar ve rutin yaşantısını okuyucuya sunmayı tercih eder.
Bu sosyal sınıfın portresini ince ayrıntılarla ve derin bir kavrayışla -her daim çok da anlayışlı ve hoşgörülü olmadan- bizlere betimler.
Aslında Flaubert edebiyat kariyerine egzotik ve mistik bir eser olan La Tentation de Saint Antoine adlı kitabı ile başlamıştır. Bununla birlikte, aynı zamanda en yakın arkadaşlarından biri de olan akıl hocası şair Louis Bouilhet bu eserinin ilk versiyonlarından birini çok ciddi eleştirir ve kesinlikle daha gerçekçi yazmasını salık verir.
Flaubert arkadaşının önerisini dinler ve bir gazetede rastladığı, karısı skandala neden olan bir doktorun ölümüyle ilgili haberden ilham alarak yeni romanına yani Madame Bovary’e büyük bir heves ve istekle başlar. Niyeti sıradan insanların hayatlarını bütün detaylarıyla okuyucunun önüne sermektir.
Sabırla Yaratılan Bir Tarz
Flaubert en ince ayrıntılarına kadar uğraştığı projesini beş yılda bitirir. Romanını, vaktinin çoğunu orada geçirdiği için çok iyi tanıdığı Rouen bölgesinde konumlandırır. Tostes ve Yonville tam anlamıyla taşra illeridir.
Bütün bölgeyi gezer ve tam olarak hâkim olabilmek için haritalar çizer. Hikâye kahramanlarının uzun uzun biyografilerini çıkarır ve kitabının Romantizmden en ufak bir iz içermemesi için her paragraf üzerinde birçok defa çalışır. Croisset’de Rouen’e yakın, Seine Nehri’nin kıyısında bir eve yerleşerek metninin her sayfasını bıkmadan usanmadan düzelterek tekrar tekrar yazar. Yeni bir tarzda; yazarın en ufak düşüncesinin bile yansımadığı, en küçük bir sübjektiflik izine rastlanılmayacak, objektif bir roman yazmak istemektedir.
Bu bakımdan Flaubert yapmak istediklerini tam olarak gerçekleştirebildiği bu romanıyla gerçek anlamda zoru başarmıştır.
Üç kısımdan oluşan Madame Bovary’de Flaubert özellikle orta sınıfın budalalığını ve dar görüşlülüğünü eleştirir. Bu sınıfa ait biri de olsa, bir nevi aşağılamaktadır orta sınıf insanını.
Emma Bovary karakteri, gerçeğin önünü kestiği bir romantizmi temsil eder. Manastırda eğitilmiş, zengin bir çiftçinin kızı olan genç kadın; Walter Scott’un romanlarının yanı sıra Flaubert’in nefret ettiği şair Lamartine’in  Circonvolutions’ları ile beslenmiştir ve kuş tüylü şapkasıyla siyah bir atın üstünde, kırların ötesinden çıkıp dört nala gelen kavalyeyi seyredeceği bir köşkte yaşamayı hayal etmektedir.

 

flaubert

 

Tutku ve Gerçek
Büyük bir tutku arayışındaki Emma, Tostes adlı bir kasabada yaşayan kibar, nazik ama sıkıcı bir doktor olan Charles Bovary ile evlenir. Çok gecikmeden büyük bir hayal kırıklığına uğrayarak yeterince neşeli ve hırslı bulmadığı kocasını hor görmeye başlar. Kocasına karşı hiçbir arzu da hissetmemektedir. Böylece kendisi için farkı cinsel zevklerin ve istemlerin hayalini kurmaya başlar.
Flaubert tarafından derin bir kavrayışla tasvir edilen romanın ana temasını, Emma’nın düşledikleri ile evliliğinin tatsız tuzsuz gerçekliği arasındaki uçurum oluşturmaktadır.  Emma ve Charles, yazarın yerel dille ironik bir şekilde tasvir ettiği, vurgudan yoksun, doğası ruhsuz Yonville’e taşınırlar.
Flaubert’in taşraya dair saçmalıkları, bayağılıkları tam bir usta inceliğiyle iç içe örerek vermesi, romanın gerçekçiliğe tam anlamıyla ışık tutan bir eser olmasında çok önemli rol oynamıştır.
Mekânlara dair bütün özellikler kılı kırk yaran bir titizlikle aktarılmıştır. Kürklü şapkalara benzetilen samandan yapılmış çatılar, ince armut ağaçları, eski çiftlik ve ambarlar, bölgeye has tipik küçük mezarlıklar ayrıntılarıyla anlatılır. Yüksek makamda görev yapan taşra yerlilerinin, şehirli burjuvalıları taklit ederek gösterişli söylevler çektiği ziraat komitelerinin tasviri de çok ustacadır.
Beyhude Arayış
Gustave Flaubert eczacı M. Homais gibi başka karakterleri de betimler. Ateist ve kafasının dikine giden bu karakter, diplomasız olarak doktorluk yapmakta ve fırsatını bulur bulmaz kısıtlı, yüzeysel bilgisini çokbilmiş bir şekilde sunmaktan çekinmemektedir. M. Lheuruex  ise sürekli kredi vererek Emma’yı borçlanmaya teşvik eden bir tüccardır. Sıkıcı kocasını aldatmayı planlayan Emma bu tüccarın teşvikiyle deliler gibi Paris modasına uygun elbiseler alır.
Flaubert bu tür insanları çok iyi tanır ve bizim için, en küçük detayların bile yer aldığı portreler çizer. Roman boyunca, bu insanların saçmalıklarını ve bayağılıklarını çok canlı bir şekilde aktarır. Emma’nın romantizmi ve gerçekleşmesi mümkün olmayan hayalleri ile alay etmesinin yanı sıra tüccar sınıfının kendini beğenmişliği ve bencil istekleri ile de dalga geçer. Emma’nın taşralı kocasının neden olduğu tatminsizliğinin ve hayal kırıklığının tasviri, rutin hayatın yavanlığı ve gerçekçi detaylarla kontrast şekilde verilir. Bu bakımdan Emma’nın dünyasının psikolojik analizinde rastladığımız vurgular oldukça modern tarzda yapılmıştır.
Emma romantik aşkı ve tutkuyu evliliğin dışında ararken, başarısızlığa mahkûm iki macera yaşar. Önce kadın düşkünü, çapkın Rodalphe Boulanger’nin, daha sonra da müzik, doğa ve romantik edebiyat tutkularını paylaştığı genç noter kâtibi Leon Dupuis’nin kollarında bulur kendini.
İlk başlarda tutkulu ve mutlu olan Emma sonradan hayal kırıklığı hissetmekte gecikmez. Bir sevgilisi tarafından terkedilmiş, diğeri tarafından reddedilmiş halde, borçların ve yaşam gücünü kaybetme duygusunun yol açtığı karanlığın içine düşerek depresyona girer.

 

madame bovary
Gerçekçiliğin Kabul Görme Süreci
Madam Bovary önceleri tefrika şeklinde Revue de Paris dergisinde yayımlanmaya başlar. Fakat basılır basılmaz Flaubert, derginin editörü ve sahibi müstehcenlikle suçlanıp dava edilirler. Mahkemede, romanın tarzıyla içeriğinin müstehcen ve şok edici olduğu iddia edilmiş, toplumun ahlaki ve dinsel değerlerine hakaret ettiği gerekçesiyle de yasaklanması talep edilmiştir. Fakat daha sonra Flaubert ve diğerleri temize çıkmış, önceleri şüpheyle yaklaşılan kitap zamanla büyük ilgi görmüştür.
Yazarın önce Madame Bovary, daha sonra da Education Sentimentale (Duygusal Eğitim) romanları, Fransız gerçekçiliğinin en üst örnekleri olarak kabul edilmişlerdir.
Flaubert’in eseri, Fransa’daki diğer büyük yazarları da etkiler. Guy De Maupassant detaylı, derin anlatımı ve tarzıyla ustası Flaubert’in gerçekçiliğini çağrıştırır. Emile Zola da maden işçilerinin günlük hayatlarının çarpıcı, sert gerçekliğini anlattığı Germinal romanı için -tıpkı Madame Bovary’nin yazarı gibi- konuları en ince ayrıntısına kadar araştırıp belgelemek adına aylarını vermiştir.
Gustave Flaubert Hakkında
Gustave Flaubert il hastanesinin şefi olan cerrah bir babanın oğlu olarak 12 Aralık 1821’de Rouen’de doğar. Henüz ilkokul öğrencisiyken yazmaya gönül verir. 1841’de Paris’e hukuk okumaya gider. Epilepsi ve sinir sistemi bozukluğu yaşayan Flaubert daha sonra kendini edebiyata adar. 1846’da babasının ve kız kardeşi Caraline’nin ölümüyle ciddi bir sarsıntı geçirir. Daha sonra annesi ve yeğeniyle ömrünün sonuna kadar yaşayacağı, Rouen’e uzak olmayan Croisset’e yerleşir. Hiç evlenmemekle birlikte, şair Louise Colet ile 1846-1854 yılları arasında süren bir ilişkisi olduğu bilinmektedir. 1851’de Madame Bovary’yi yazmaya başlar ve ancak beş sene sonra bitirebilir. 1857’de Antik Kartaca’da geçen Salammbo (1862) romanı için araştırma yapmaya Tunus’a gider. Başka kitaplar da yazar fakat hiç biri Madame Bovary’nin yaptığı etkiyi yapmaz. 1880’de beyin kanaması geçirerek hayatını kaybeder.

 

*Les Trésor de La Culture adlı edebiyat tarihi dergisinin “1850 Yılından İtibaren Dünya Edebiyatı Ansiklopedisi” adlı özel sayısından çevrilmiştir.

Serinin ilk yazısına buradan ulaşabilirsiniz.

Sayfanın altındaki sosyal medya butonlarını kullanarak yazıyı sevdiklerinizle paylaşabilir, yorumlarınızla bize ulaşabilirsiniz.

Related Posts

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir