Işıl Madak
Işıl Madak

EDEBİYAT DÜNYASINA PANZEHİR SORULAR 2023

 
2023 yılında yoğun bir edebiyat gündemi yaşandı. Yepyeni kitaplar okurların beğenisine sunuldu.
Biz de Panzehir Dergi olarak yayınladığımız metinlerle, söyleşilerle, eleştiri-tanıtım yazılarıyla edebiyat  ve sanat ortamına katkıda bulunmaya çalıştık.
Bu yıl ikincisini yayımlayacağımız Panzehir Sorular’la,  yazarların penceresinden bir tür bellek tazelemesi yapmayı amaçlıyor, edebiyat tutkunları için ufuk açıcı olacağına inanıyoruz.
Bir yılı daha geride bırakırken 2023’ün edebiyatını, edebiyat dünyasından isimlere sorduk. Değerli görüşlerini bizlerle paylaşan tüm edebiyat dostlarına teşekkür ederiz.
Yeni yılda panzehriniz edebiyat olsun…
Edebiyat eserlerinin değerini hangi ölçüt belirler? Okur mu, satış mı, eleştiri mi, ödül mü?
Edebi esere estetiğin biçim almış hali diyebiliriz. Bu durum duygu, düşünce ve hayal dünyasını besleyecekse ölçüt “özgünlük” olmalı. “Kendine özgü dil” yazarın kimliğinin bir parçası. Berna Moran, edebi eserde “anlatım ve aktarımdaki başarıyı” başat kılıyor. Tabii sadece bu değil, gerçekliği yansıtma, okur ve toplum üzerinde etki bırakma… Daha sonra bu kimliğin boyut kazanmasıyla kurgu, çok anlamlılık, sahicilik gibi kavramlar eseri güçlendiriyor. Bu temel atmadan sonra okura ulaşma, derdini anlatma, sahiciliğini duyumsatma için farklı yollar deneniyor. Yarışmalar, ödüller, kitap tanıtımı ve satışlar, eleştiriler… Bunların her biri aslında yazara yalnız olmadığını anlatmak için mi? Değil, tam tersine besleneceği en önemli şeyin kendisi olduğunu hatırlatıyor. Şu hız çağında sosyal medyada var olan lobicilikle ayakta kalmaya çalışmak dışarıdan bakınca ilginç bir tutum. “İyi diyelim iyi olsun edebiyatı” ne yazık ki kolayı seven okur için de çekici. Bu noktada gerçek okur ve iyi edebiyat,  yelken açtığı düşsel denizde yavaş da olsa ilerleyecektir. Zaman dalga olup kıyıyı gösterir.
Son dönemlerde değerinin yeterince bilinmediğini düşündüğünüz öykücüler ve romancılar var mı?
Son dönemdeki öykülerin ortak özelliği olay, çok olay, az kurgu, duygu, çok duygu, bolca dram. Dilin sonsuz akışında sakince, olabildiğince sade,  dümdüz yazmanın doğru olduğunu düşünenler de olabilir. Birbirine benzeyen ancak konuyla ayrılan öyküler… Benzerlik belki de bir dönem özelliği olarak geçecek edebiyat tarihine, kim bilir? Bu algıdan uzaklaşanlar gulyabani midir? Olası.
 İlginç bulduğum başka bir şey de şairlerin öykü türüne yönelmeleri. Hatta şairlerin öykülerinden oluşan bir seçki okudum. Peki öykü neden bu kadar çekici bir tür oldu? Şiirin öz varlığını sarsacak mı? Bu soruların yanıtını bilmiyorum. 1950 öykücüleri şimdiye ışınlansa örneğin. Demir Özlü, Vüs’at O. Bener, Bilge Karasu, Nezihe Meriç, Orhan Duru, Ferit Edgü, Leyla Erbil ve daha bir çoğu. Klasik yapıyı sarsan kalemleriyle  öncülük ettikleri öykü türünün bu biçimine şaşar kalırlardı diye düşünüyorum. Değer noktasında isim veremesem de kenarda pek sessiz izleyen, bu “hareketli görünen hareketsiz durumu” sorgulayan yazarlar var. Değerlerinin bilinmemesini yaşadığımız çağ için iyi olarak düşünebiliriz. Bu da başka bir boyut. Oğuz Atay’ın yazdıklarını yayımlatmak için yayınevi bulamadığını hatırlamadan olmaz. Zamana güvenmek dışında bir seçenek yok gibi.
2023’te tadı damağımda kaldı dediğiniz o film hangisi?
 Son dönem filmlerinde dikkatimi çeken şey (yerli-yabancı) çoklukla senaryoyu yazan ve yöneten aynı kişi oluyor. Bütünlük için iyi olabilir. Kuru Otlar Üstüne bu yıla damgasını vurdu. Diyaloglar hepimizi etkiledi. Görüntüler muhteşem. Sonu epey konuşuldu. Ama benim tadı damağımda kalan filmim Maestro, diyebilirim. Müziğin sihirli dünyasını sevdiğim için mi yoksa Bradley Cooper’ın muhteşem oyunculuğundan mı bilmiyorum.
Sizce 2023’te edebiyat gündemine damgasını vuran olaylar ve tartışmalar nelerdi?
Pandemi sonrası alt üst olan yayıncılar, bir de kâğıt zammı eklenince kitap basmaktan kaçınmaya başladı. Dosyası hazır pek çok yazar aylarca bekliyor. Kitaba olan ilgi fiyat artışından sonra daha da azaldı. Bu kısır döngü dergilere de yansıdı. Virüs dergisi kapandı. Notos artık üç ayda bir yayımlanacak. Öykü Gazetesi yayın hayatına tekrar başladı ancak o da ne yazık ki basılı olarak değil.
Diğer tuhaf bir konu yarışmaya başkasının eseriyle katılım. Aklım fikrim almadı. Değer görmek adına çalmak çırpmak hoş görülemez. Benzer düşünceler, benzer adlar iyi niyetli yaklaşımlarla açıklanabilir. Her biri için uzlaştırıcı yol bulunur. Hırsızlık için asla!
Annie Ernaux’un ülkemize gelmesi-göremesem de- heyecan vericiydi. En son yayımlanan kitabı Genç Adam’ı imzalatma hayali başka bahara kaldı.
Deprem felaketine değinmeden geçemeyeceğim. Büyük acı… Büyük yıkım… Sil baştan bir hayat. Hiç kolay değil. Bunun de yok yarışmasıyla yok dosyasıyla “edebiyatını” yapmak isteyenler oldukça “okur” bulmak git gide zorlaşacak. İnsan olduğumuzu hatırlamak dileğiyle panzehrimiz edebiyat olsun.

Daha fazla Panzehir Söyleşiye  buradan ulaşabilirsiniz.

Sayfanın altındaki sosyal medya butonlarını kullanarak yazıyı sevdiklerinizle paylaşabilir, yorumlarınızla bize ulaşabilirsiniz.

Related Posts

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir