YORAN RÜYALAR KİTABI – 2
“AŞKINAŞK”
Ey aşk!
Minel mine çiçeği!
Ruhun hangi teline takılı saçının teli?
Kar şerbetine dokunan çöl bedevisinin dilinin ucu.
Uzun yolda çarığın altına sıvanan düş denizinin tuzu.
Hangi yalanın ardına gizlenir, beslediğin yılanın kuyruğu?
Yine nerdesin?
Nerelerde ölüme uzanır, belleğinin kıvrak ağusu? Bıraksan diyorum artık. Artık bir daha. Bıraksan diyorum dolandığın yalçınlıkta uğuldayan zulmü. Gelsen diyorum artık. Bir daha gelsen, özlemin beklentiye küstüğü yere. Bir gece tam da sabaha karşı girsen uyuyan düş kentine. Çalsan en yalnız, tokmağı zarif tunç elden üzgün kapısını.
Çalsan da uyanmasa kimse, en solgun rüyanın satıraralarına sızıversen, kanatlarında kelebek tozu. İnce iç çekişlerle sızlanan kimsesizlik baykuşlarının uykusuz gözlerine üflesen altın soluğunu. Uyusa yalnızlık bekçileri, bin yıl, on bin yıl.
Tam da.
Ben dut yaprağının ardından seyrederken büyünün uykuyla bütünlüğünü. Görülmeden yorsam rüyalarını tüm kimsesizlerin, yalnızların, kimseye adım atmayacakların. Kozalar patlasa çığlık çığlığa. İpek ipler sarılsa, sarmaya heves biriktiren kollarıma.
Hey aşk!
Sana diyorum, berbat biriktiren ölüsü kandilli.
Hangi kent çağırdı seni bunca merakla?
Hangi kapı bekledi bu kadar zalim ellerini?
Hangi uykunun kolları ‘kapan’ aşka bu kadar?
Nerdesin, nerde kaldın?
Dört rüzgâr, bin uğru emrinde işte. Kır inadını, sen ey aşk.
Hey aşk!
Minel mine çiçeği!..
Serinin ilk bölümünü okumak için lütfen buraya tıklayın.
Sayfanın altındaki sosyal medya butonlarını kullanarak yazıyı sevdiklerinizle paylaşabilir, yorumlarınızla bize ulaşabilirsiniz.