YAĞMURUN ARDINDAN
Üzerimde rahat, spor yaparken giydiğim sweatshirt takımım vardı. Kolumdaki akıllı saatimle telefonuma bağlanırken kulağımdaki AirPods kulaklığım ile de heavy metal bir müzik dinleyip düşük tempolu yürüyüşümü yapıyordum. Adımlarım, yaptığım yürüyüşe tezat bir şekilde hızlıydı. Hızı ve beraberinde getirdiği unutma hissini seviyordum çünkü.
Hava kapalı ve boğucuydu. Yağmurun habercisi olan bulut kümeleri, yere yakın bir seviyede sıralanmışlardı; elimi yukarı kaldırdığımda, tutabileceğim kadar yakın… Buna karşın sahildeki yürüyüş yolunda insanlar vardı hâlâ. Kimisi açılır kapanır sandalyelerini almış sohbet ederek içeceklerini yudumlarken, kimisi de hayvan dostunu gezdirerek hava alıyordu. Kediler, köpekler bile yeşilliklerin ortasında kendilerince bir oyun keşfetmiş ve buna koşturarak devam ediyorlardı. Yaz insanı olmama rağmen yağmuru seviyordum. Soğuk hava sadece içimi değil, ruhumu da üşütüyordu her kış. Şimdi neredeyse yağmur yağacaktı, peki ardından ne gelecekti? Her yağmur yağdığında bunu düşünürüm, yağmurun getirisi her seferinde farklı oluyor bana göre.
Doğa döngüsünü tamamlarken, içimdeki duygular hep daha yoğun, hep başka. Bambaşka… Kiminde yalnızlık hüküm sürerken bedenimde, kiminde de yeşeren bir çiçek misali umut doluyor benliğime. Yağmurun ardından diye ben buna derim işte. Beynimi kemiren düşüncelerden kurtuluş olarak müziği seçerim hep. Tercihlerim bazen değişse de müzik hayatımın olmazsa olmazlarından biri hâline geldi artık. Soluk soluğa kalana dek, dinlenme ihtiyacımı unuttuğumu fark ettim, durdum. Durmanın benim için yeterli olmayacağına kanaat getirerek, boş bulduğum bir banka oturdum nihayetinde. Kulaklığımı çıkarmış, temiz havayı soluyordum sadece. Gözlerimi kısarak, etrafı inceleme dürtüme yenik düştüm ve insanlara batmadan onları süzmeye başladım.
“Yağmur da ha yağdı, ha yağacak. Sence yağmur beraberinde bu sefer ne getirecek?”
Duyduğum sesle irkilerek, yanıma oturan teyzeye çevirdim bakışlarımı. Ne zamandır oradaydı, hiçbir fikrim yoktu. Düşüncelerime yakın bir şekilde sorduğu soru, irkilmeme neden oldu. Sessizce kalkıp gitmek ile cevap vermek arasında kaldım. İç çekerek, tercihimi ikinci seçenekten yana kullandım.
“Yağmur, berekettir; nefestir insanlığa, doğaya. Benim için yeniden doğuşu da temsil ediyor aslında. Kuruduğumuz vakit, yağmur canlandıracak bizi.”
Bir şey söylemesine fırsat kalmadan, oturduğum yerden kalktım ve bilinmezliğe doğru yol aldım. Her gün, yeni başlangıçlar için ilk adımdı; her saat ise yaşamı anlamak için çok kısaydı.
Diğer deneme yazılarına buradan ulaşabilirsiniz.
Sayfanın altındaki sosyal medya butonlarını kullanarak yazımızı sevdiklerinizle paylaşabilir, yorumlarınızla bize ulaşabilirsiniz.