TURUNCU
Yere yüzükoyun uzanmış, bedenimin yarısından daha küçük, topraktan mı taştan mı olduğunu bilmediğim, kapıya benzer bu şeyi parmaklarımla kazıyorum. Ufalandıkça bulunduğum yere bir ışık huzmesi giriyor.
Kımıldamadan gözlerimi kısarak bakıyorum etrafa. Kapının hemen sağında bir çukur, çok derin değil, içinde su birikintisi kenarlarında eşelenmiş taze toprak var. Sığabileceğim kadar bir mağara, fazlasını göremiyorum, ötesi karanlık. Ne yaptığımı, neden yaptığımı bilmeden kazmaya devam ediyorum, ne bir telaş ne bir istek, bir şey hissetmiyorum. Niye hissetmiyorum?
Oyuk büyüdükçe ışık çoğalıyor çoğaldıkça kazıyorum, gözlerimi kapatıp sürünerek karanlıktan ışığın kaynağına çıkarıyorum bedenimi; o orada kalıyor ben uzaklaşıyorum. Ayrılıyoruz, bağımızı koparıyor aydınlık. Rüya bu, anlıyorum. Okyanusun, kumsalların, dağların, ovaların hayaliyle başlıyorum yürümeye. Kasvetli bir grinin içindeyim. Şekilsiz, delici, sınırsız bir gri gözlerime doluyor, korkuyorum. Rüyada kör olabilir miyim? Çok yürüdüğümü düşünerek durduğumda, bedenimi görebileceğim bir uzaklıkta olduğumu fark ediyorum. Orantılı sağlam bir beden, gereken neyse o kadarım. Ayağa kalkmış başı öne eğik, ah o ışık! Belli ki gözlerini kamaştırmış. Ayrıldığımızdan habersiz kendi gerçeğini yaşıyor ve ben gururla izliyorum verdiği savaşı. Oyarak çıktığı kapıyı parçalayıp karanlığını dağıtsın istiyorum.
Aç gözlerini seveceksin aydınlığı hadi diyorum, yapacaksın.
Elleriyle yüzünü kapatıp birkaç adımla geri geri uzaklaşıyor kapıdan. Memnun olacağım uzaklıkta değil hâlâ, yüzünü açsa da başını hiç kaldırmıyor.
Nihayet kapıya sırtını dönüp yürümeye başladı. Keyifleniyorum. Eskiden kalma, kurallı bir keyif değil bu, yeni keşfediyorum. Ne görüyor acaba merak etmeye başladı mı diye düşünürken aniden durup hızla geri dönüyor. Kapıya koşup sürünerek oyuktan içeri atıyor kendini. Annesinden ayrı kalmış yavru bir keseli gibi önce başını, ardından gövdesini çabucak sokuyor oyuğa. Sığınma değil bu, kaçma hiç değil. Başka ‘yaşama’ bilmemek. Zaten hep böyle yapar, bilmediğinden korkar da korktuğunu bilmez. Sonrası sil baştan. Çukurdaki suyla taze toprağı karıp çamur yapar ve kapıda açtığı oyuğu sıvayarak karanlığına kavuşur.
Hayat mı bu, rüya mı? Burnumun direği sızlıyor. Yeşili, maviyi, sarıyı, turuncuyu hayal etmiş bütün renkleri yerli yerinde bir yaşama meyletmişken yüzüme çarpıp gözlerime dolan bu karanlık her şeyi sürekli başa döndürecek gibi.
Oyuk kapanır kapanmaz bedenimle buluşuyorum. Takatsiz, çaresiz, yaralı, zamansızım. Gözlerimi kısarak çevremi görmeye çalışıyorum, nafile. Kimse yardım etmedi ve edemez, yalnızım biliyorum. Dışarısı aydınlık biliyorum. Ve artık neye sahip olmadığımı da biliyorum. Karanlık kalbime yaklaştığında tekrar kapıyı oymaya başlayacağım. Yeni bir oyuk daha yapacağım. Işık huzmesi mağarama dolacak, gözlerim kamaşacak, her şey yeniden başlayacak. Ne suyum bitecek ne toprağım. Ben o kapıyı her gece oyup sabah tekrar sıvayacağım.
Bu düşüncelerle kararıp aydınlanan, yükselip alçalan ruhumu yatıştırmaya çabalıyorum. İyi diyorum, böyle iyi. Göğsüm inip kalkıyor bir süre, sonra usul usul duruluyor. Tamam, geçti işte. Gün geçti, hafta geçti, ay geçti, yıl geçti. Ömür su olup aktı ellerimden, ‘bir yaşama borçluyum’ kendime biliyorum. Göğsüm yeniden havalanıyor. İleriye doğru bir adım atıp el yordamıyla kapıyı bulmaya çalışıyorum. İçimde aynı söz,
Aç gözlerini, seveceksin aydınlığı hadi, yapacaksın.
Bir iki adım atmışken yokluğun içinde bir çift ışıkla karşılaşıyorum. Ürkerek geri çekilmeye giriştiğimde bir imdat sesi duyuluyor.
“Miyav!”
Şaşkınım. Bu da mı rüyaya dâhil? Kulak kabartıyorum. Ses tekrarlanıyor.
“Miyav!”
Yere çömelip elimi boşluğa uzatıyorum, patisine değiyor, sonra bedeni.
“Miyav!”
Kucağıma sığınan bu bedenden aldığım güçle kapıyı buluyorum, uzakta değilmiş. Elimi sırtında, yumuşacık tüylerinde gezdirip okşarken tek adımla aydınlığa varıyorum. Ne korkuyorum ne de gözlerim kamaşıyor, hemen kucağımda tuttuğum minik dostuma bakıyorum. Turuncu!
Hoş geldin…
Daha fazla Panzehir Öykü okumak için buraya tıklayınız.
Sayfanın altındaki sosyal medya butonlarını kullanarak yazıyı sevdiklerinizle paylaşabilir, yorumlarınızla bize ulaşabilirsiniz.