????????????????????????????????????
Dicle Erkenci

HER EVET BİR HAYIR

Kendimize gerçeği itiraf edebildiğimiz nadir anlarda, belki uykuya dalmadan az önce ya da soluk almadan gömüldüğümüz işlerden kafayı kaldırdığımız o kısacık anda, bir ses bazen der ki:

Aslında istediğim hayat bu değil!

Şöyle bir isyan da olabilir bu: Of, bu iş bana göre değil! Ya da tam da itiraf edemeden şöyle söyler: Bu ilişkide mutluyum diyemiyorum, yahu ben ne yapıyorum? Bazen de yalnızca anlık şeyler olur; o akşam samimiyetle orada olmak istemeyiz, o filmi izlemek çok anlamsız gelir, o masada oturup konuşmak hiç zevk vermez. Ama pek çoğumuz için o ses parladığı hızla söner ve olduğu gibi devam ederiz. Tanıdık geliyor mu?
Böyle yaşamak istemiyorum, işi bırakıyorum, seni sevmiyorum, bu akşam canım istemiyor demeyiz. Bunlar önemli kararlar ve seçimlerdir, hep biliriz. Sorumluluk gerektirir! Bunun yerine alışageldiğimiz düzeni bozmayız ya da önümüzde bize hazır sunulan tepsidekini alırız. Aslında yine bir seçim yapmış oluruz ama farkında olmadan.
Hayır dememek de bir seçim değil midir?
Fakat öyle gizlenmiş olur ki hayatımızın içine, anlamadan bir bakmışız her şey olduğu gibi akar gider. Öyle ki, “evet” dememize bile gerek yoktur. En kısa, en kolay yoldur bu çoğu zaman. Hem zaten birkaç saatten bir şey olmaz. Bu akşam da fazla mesai yapsak dünyanın sonu değildir. Eşimiz, çocuğumuz, arkadaşımız alışıktır. Hayat da mükemmel ya da adil değildir ki. İlişkilerse hepten karmaşıktır zaten.  Böyle gelmiş, böyle gider.
Bahaneler oyalar, kırar bacağımızı otururuz. Hiç bir değişiklik yapmayız ufacık da olsa. Ama işte, o iç ses, cılız da olsa gürleyerek de olsa mutlaka ara ara yoklamaya devam eder, mutlaka ama mutlaka bir yerden sızar.
Biz böylesine bilinç dışı “evet” derken, bunun bize bir takım getirileri de olmaz mı?
Olur elbette. Hiç yoktan bir çatışma ile uğraşmak zorunda kalmayız mesela. Rahatımızı bozmayız.  Belki her şeye rağmen iyi bir maaşımız vardır. Muhtemelen o ilişkide partnerimiz zengindir, yakışıklıdır, güzeldir, makbul bir şeydir, en azından bildiğimiz, alıştığımız biridir.
Böylece alışılmışı bırakıp bilinmezliklere yelken açamayız. Kendi niyetlerimize, hayallerimize, isteklerimize doğru bir yolculuğa çıkmak nedense güvensiz gelir. Hayatın gidişatına güven hiç yoktur. Maceradır böylesi ve maceranın bizdeki anlamı akılsızlık etmek şeklinde kodlanmıştır.
Çok derin korkular vardır, yedi kuşak evvelden gelip bileklerimizden acıtarak tutan.
Bu yüzden etraftan benzer tavsiyelerde bulunanlar sıklıkla çıkar ve ortalama bir takım tercihlere doğru çekerler insanı. İşte, böyle yaşar gideriz. Bunlar hep tuzaktır, eğer bünyemizde bilinç ışığı yanmamışsa sıklıkla hayatımızı bu tuzaklarda geçiririz. Biraz güvenli ama hep mutsuz…
Oysa bilinçli veya bilinçsiz olarak söylenmiş her bir evet, kim olduğumuzu tanımlıyor, istesek de istemesek de. Geçmişte söylediğimiz her “evet” bugün olduğumuz kişiyi oluşturdu, değil mi? Ne kadarını fark ettik? Ne kadarı otomatik gerçekleşti? Farkında olmadan dediğimiz evetler bizi şimdi, şu an kime dönüştürdü? Nelere hayır demiş olduk? Bizim için en anlamlı, en değerli şeyleri oyun dışı mı bıraktık yoksa?
Ya isteyerek ve bilinçli söylediğimiz her evet? Değer verdiğimiz şeylere, bizim için anlamlı olan şeylere doğru ilerlemek nasıl olurdu? Bu bizi kim yapardı? Fark çok açık değil mi? Böylesi bir evet, canlılık verir! Her türlü zorluğa, engele rağmen daha umutlu, mutlu ve iyimser oluruz. Hayat bize kesinlikle çok daha anlamlı gelir. Gerçekten değer verdiğimiz şeyleri yapmanın ve anlamı hissettiğimiz yerlerde olmanın keyfini, doyumunu ve zenginliğini hatırlayalım ve hiç hor görmeyelim. El âlem ne derse desin!
Bilinçsizce söylenen her “evet”i fark etmek değişimin başladığı yerdir. 
Çünkü her evet en az bir hayırdır ve o hayırın içinde özümüz, değerlerimiz, hayallerimiz gizliyse vay halimize! Bunu hatırlamak için çok güzel bir anahtar soru var, hep cebimizde dursun:
Buna evet derken nelere hayır diyorum? 
Bu soru, küçük ya da büyük her durumda, uykuda olan bilincimizin kapısını mutlaka açar. Tüm getirilerine, kazançlarına ve olasılıklarına rağmen, buna evet derken nelere hayır diyorum, diye sormak kendimize dürüst olmayı gerektirir; kararlı olmayı ve sorumluluk almayı.
Bu soruya gelen cevaplar, başkaları için değil bizim için evet dediğimizde gelen kazançlardan daha önemliyse, o zaman orada lütfen bir duralım. Bu, bilinçli bir hayır demenin tam yeri ve zamanıdır! Ama değilse de ne şahane; bilinçli evet demenin tadına varalım. Her ne yöne doğru gidiyorsak fark etmez, pusulamız kendimizde ve biz doğru yoldayız demektir.
İşte, her evet bir bilinçli seçim değil ama her hayır bir bilinçli bir seçimdir.
Bilinçli seçimler yapabildiğimiz oranda daha başarılı, daha mutlu, daha doyumlu olabiliriz ve hayatımız da daha anlamlı olur. Kendimiz için bilinçli seçimler yapmaktan korkmayalım. Her şeyden önce kendimize dürüst olalım ve biricik hayatlarımıza iyi bakalım.

Diğer deneme yazılarına buradan ulaşabilirsiniz.

Sayfanın altındaki sosyal medya butonlarını kullanarak yazımızı sevdiklerinizle paylaşabilir, yorumlarınızla bize ulaşabilirsiniz.

Related Posts

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir