M_LFfZTc
Melis Yılmaz

YAVRU BAYKUŞ YERO

  Nazif Erinç Yılmaz için…

 

Bir varmış bir yokmuş. Engin ormanların birinde bir yavru baykuş yaşarmış. Bu yavru baykuşun adı Yero’ymuş. Yero çok sevimli, akıllı ama bir o kadar da haylaz bir yavruymuş. Henüz uçmayı bilmiyormuş. Annesi Yero ile her gün düzenli uçma egzersizleri yapmaktaymış. Bol bol koşuyor, kanatlarını nasıl açacağını ve rüzgârı nasıl kontrol edeceğini öğreniyormuş. Bu çalışmaları hep düz alanlarda, yerden çok az yükselerek yapıyorlarmış ve Yero gerçekten ormanda uçmak için sabırsızlanıyormuş.

Annesi de artık Yero’nun hazır olduğuna ikna olmuş. Bir gün öğleden sonra çalışmalarından birinde Yero’ya şöyle demiş:
“Artık hazır sayılırsın sevgili Yero. Yarın sabah gün doğduktan sonra seninle yuvadan havalanarak biraz uçacağız. Ancak bu gece çok iyi dinlenmen gerekiyor. İyi uyumalı ve sabah çok dinç uyanmalısın. Orman’da herhangi bir tehlike ile karşılaşabiliriz o nedenle çok da dikkatli olmalısın.“
Yero çok mutlu olmuş. Akşam yemekte babasına o gün nasıl çalışmalar yaptığını büyük bir coşkuyla anlatıp annesinin ertesi sabah ona geçekten uçması için izin vereceğini söylemiş. Babası da Yero’yu ormanda dikkatli olması gerektiği konusunda uyarmış ve annesinin sözünden asla çıkmamasını tembihlemiş.
Uyku vakti geldiğinde Yero hala çok enerjikmiş ve hiç uyumak istemiyormuş. Annesi ve babası ona masallar anlatmış, ninniler söylemiş ama yine de Yero’nun bir türlü uykusu gelmiyormuş. Artık saat çok geç olmuş; anne ve baba baykuş, Yero’yu uyutmaya çalışırken uyuya kalmışlar. Yero da yuvanın bulunduğu ağacın üst dallarına tırmanarak biraz yıldızları ve gökyüzünü izlemeye karar vermiş.
Yıldızları izlerken sabah nasıl uçacağını hayat etmeye başlamış. Çok heyecanlanan Yero farkında olmadan kanatlarını açmış ve yerinde zıplamaya başlamış. Birden esen sert bir rüzgâr Yero’yu havalandırmış. Yero önce çok panik olmuş, korkmuş ama bir bakmış ki baya baya uçuyor. Uçtuğunu fark edince çok mutlu olmuş ve heyecanla daha çok kanat çırpmış.
Rüzgârın da etkisiyle yuvadan çok fazla uzaklaşan Yero bir türlü yönünü bulamıyormuş. Sonunda kaybolmuş. Artık oldukça da yorulan Yero rüzgârda kanatları açık bir şekilde savrulmaktaymış. Tanımadığı ağaçların olduğu bir ormandaymış. Etrafında çok büyük görkemli ağaçlar varmış. İyice uykusu gelen Yero gözlerini zar zor açık tutuyormuş. Kanatları artık o kadar çok ağrıyormuş ki onları havada tutamaz olmuş.
Birden bir şeye çarptığını fark ederek kendine gelen Yero ağaçlara çarpa çarpa düştüğünü anlamış. O kadar çok dala sürtünmüş ki her yeri yara bere olmuş. Sonunda bir dal onu havada yakalamış ve bir kovuğa yerleştirmiş. Yero acıdan ve uykusuzluktan bayılmış bir şekilde uyuya kalmış.
Gün doğarken uyanan anne ve baba baykuş Yero’nun yatağında olmadığını fark edince çok korkmuşlar ve onu aramaya başlamışlar. Yero’nun kendi kendine uçmayı denediğine ikan olan anne ve baba baykuş, yavrularını ormanda aramaya karar vermişler.
Günün ilk ışıklarıyla uyanan Yero nerede olduğunun farkında değilmiş. Kendini evinde, yatağında sanıyormuş.
“Günaydın yavru baykuş!”
Konuşan bilge ağaçmış. Bilge ağacın şefkatli ama otoriter sesiyle irkilen Yero hemen doğrulmuş.
“Günaydın.”
“Karnın beyaz, sırtın ve kafan siyah hım… Gözlerinin ve ağzının etrafındaki tüyler beyaz hımm… Gözlerin de ela hımmm… Sen bir gözlüklü baykuşsun.”
“Evet ben bir gözlüklü baykuşum efendim. Ama siz kimsiniz?”
Sakince gülmüş Bilge Ağaç. Yero’ya su ve kahvaltı vermiş.
“Ben ormanların bilge ağacıyım evlat. Herkesi tanır bilir ve bilgelik ederim. Şimdi söyle bakalım sen buraya nasıl geldin? Gözlüklü baykuşlar ormanın diğer kıyısında yaşarlar…”
“Evet, ben yanlışlıkla geldim. Gece yıldızları izlemek için yüksek dallara tırmanmıştım. Bu sabah annem bana ormanda uçmayı öğretecekti. Heyecanla kanatlarımı açmışım. Rüzgârın etkisiyle uçmaya başladım. Rüzgâr beni buraya kadar sürükledi. Sonra da yorgunluktan düşerek buraya kadar geldim.”
Bir yandan da kahvaltısını etmeye başlamış Yero. Artık kendini daha iyi hissediyormuş.
“Anladım evlat. Adın ne senin?”
“Yero efendim.”
“Haylaz ama çok akıllı bir yavru baykuşsun sen Yero. Çok şanslıydın ki gece başına hiçbir şey gelmeden beni buldun. Şimdi bana söz ver bakalım, yetişkin ve güçlü bir baykuş olana kadar bir daha böyle maceralara atılmak yok.”
“Söz veriyorum.”
Yero’yu aramaktan yorulan anne baykuş çözümü Bilge Ağaç’a danışmakta bulmuş. Başka bir baykuşla, baba baykuşa haber yollayan anne baykuş, doğruca Bilge Ağaç’a uçmuş. Çok hızlı uçmasına karşın ancak saatler sonra varabilmiş.
Bilge Ağaç da anne baykuşu beklemekteymiş. Anne baykuş ona yavrusunun kaybolduğunu, tüm ormanda onu aradıklarını ve bulamadıklarını anlatmış. Bilge Ağaç anne baykuşu dinlemiş ve ona, gece yavru bir baykuşun düşerek onun yanına geldiğini anlatmış.
Bilge Ağaç anne baykuşun bir gözlüklü baykuş olduğunun farkındaymış ama yine de yavrusunun adının ne olduğunu sormuş. Anne baykuş yavrusunun adının Yero olduğunu söyleyince Bilge Ağaç Yero’ya seslenmiş.
Yero uzaktan uçarak annesi ve Bilge Ağaç’ın yanına kadar gelip konmuş. Artık uçmayı öğrendiği halinden belli oluyormuş. Yero ve annesi birbirlerine sıkıca sarılmışlar. Yero onu korkuttuğu için annesinden özür dilemiş. Bilge Ağaç ve annesi, Yero’nun başına kötü bir şey gelmeden onu buldukları için ne kadar şanslı olduklarını anlatmışlar ona.
Anne baykuş ve Yero birlikte uçarak yuvalarına dönmüşler…

 

Yazarımızın diğer yazılarını okumak için buraya tıklayınız.

Sayfanın altındaki sosyal medya butonlarını kullanarak yazıyı sevdiklerinizle paylaşabilir, yorumlarınızla bize ulaşabilirsiniz.

 

Related Posts

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir