ŞİİRİN CİNLİ KEDİSİ V
Vasat ama şahane bir şiir yazdım. Kedi, müthiş idare eder, dedi. Zaten nefes darlığı ile idare eden zamanlardan geçiyoruz, diye de tatlı sert bir teselliyi yanaklarıma kondurdu.
Neyse! Laf lafı gördü. Umuda fazla yüz vermemek gerekiyor, dedim.
“Gülüşlerimizle gezegenin moralini bozacağız.” dedi, kimden duyduysa artık.
Transandantal bir patiymiş bu sevinç.
Bu Kedi, yazılmış olanın içinde gezinen yazılmamış olanı miyavlamaya çalışıyor, galiba. Sonra, romantik zıtlıklar çelişkiler uyumsuzluklar için bir şiir yazmaya başlamış. Şahane gidiyormuş. Pencere aralığı olsun güne. Dalgalansın anlama şaşkın boyutlar getiremeyen deniz, dedim.
Us payıymış, o perçin sökümü.
*****
Çoğunluk şiirsel eylemler için birbirinin kopyası çalıntılanmış övgü düzenlere karşı şiir mahkemelerinde okuru şiirsizliğe tahrikten dava açma hakkı var mı? diye sordu.
Yok, dedim. Hep daldan dala!
Bugün yine kendinden feyzalmış. Kedi ki, İyi’nin yanında duranlardan, maskeli çekime yakalanmışlardan. Okuyucunun keyfini ölçü alan bir şiir terzisidir. Birbirinin yaratıcılığını yamalayan kuşaklı lirik şairler hayranıdır. Şiirsel oy çokluğunu sever. Yeri geldiğinde, şiirsel yozlaşmanın ve çürümenin de körükçüsüdür. Böyledir.
Hep kitap okuyan kedili fotoğraflar yoldan çıkardı bunu ya! Bu yüzden hazretle biraz tartıştık. Aramız, limoni. Bunun şiirsel psikolojisi bozuk! Ne dediğini bilmiyor. Çelişkileriyle yorgun mekânların yaşam acemisi işte! Bilemedim şimdi ne yapmalı?
Ama her şeye rağmen seviyorum bu vahşi hayvanı.
Ah bu şiirsel ilişkiler! Yan etkileri de oldukça fazla, hep bir karşılık isteyen. Hava yine kapalı, yağmur var, diyorlar. Gelirse şiir için yağmurla dertleşmek için dışarı çıkacağız.
Neyse! Geçelim.
*****
Sabah, beni İngilizce kursuna yazdır, iki üç kur yeter, diye tutturdu. Şair dediğin en az iki yabancı dil bilecekmiş. Sıkı bir şairi veya sıkı bir editörü, TV’de program yapan şairleri övmenin en iyi yöntemi üzerine de araştırma yapmayı düşünüyormuş.
*****
Söylediğine göre, her gün bir mektup yazacakmış, kâğıt ve kalemle. Ve fotoğrafını çekip paylaşacakmış facebook sayfasında ve süslenmemiş sözcüklerle betimleyecekmiş PC odasına sinmiş yalnızlığın kokusunu.
İlaveyle, sıkılmış artık: Teselli defterlerini dolduran yerli yersiz hüzünlerden, karşı duruşlardan, öğütlerden, vefalardan, hatıralardan ve müjdeli gelecek kokan ilgisever yaşam uğraşlarından. Sıkılmış, içe yayılan farkına varamadıklarından, kapıyı kilitleyen mevsiminden. Bulaşmak için ödül sırasının kendine gelmesini bekleyen sıkı şairi kovalayan meleklerden.
Bu yüzdendir ki arınık şiirsel bir hedef koymuş serbest gezen şair varlığına. Yarından itibaren, kıymetli şiirsel sonuçlar, derinliğinden ürken analizler ve diğer güzelim incelikler doğuracak taşıyıcı özelliği bulaşma riski kıskandıran zor bir iş yapmaya başlıyormuş.
Evet, yarından itibaren, hızlandırılmış bir biçimde, etik şiirsel magazinle sıvanmış dozunda özetli anlaşılır siyasal düşünceler tarihi, en az üç toplumsal değişme kuramı, üç beş kavramlık sosyoloji psikoloji, sosyal antropoloji, sosyal psikoloji, sayfa hesabı renklerin bileşimine yoğunlaşma, şiirsel paylaşımlara uygun müzik, sinema, heykel, futbol, tenis, badminton (tüylü top), uzun ve yüksek atlama vb. dallarda, konularda algısını da yoğurup besleyecek açıklamalı şeyler okumaya başlayacakmış. Artık söylenmemiş estetik şeyler söylemek istiyormuş.
Aferin, dedim. Çıkar, sesini pencereye, sen aşarsın, dedim, çıngıraklı engelleri. Sonra gül geç kendine, dedim. Kedi işte, o da bazen âşık olur kendine ve belki konuşur özünün yoksulluğuyla.
*****
Dedim ki: Kuşları korkutmak için pencereye asılan poşet gibi sallanan zatıâlinizdeki bu sessizliği seviyorum. Çünkü bu sessizliği ben yarattım. Gülümsedi.
Sıkı sorularla güncellenmiş söyleşilerinden birinde sıkı şiirsel bir soruya verdiği yanıtta dediği gibi şiirsel ilhamını, testleri tamamlanmış şiirlerinin sevgili paydaşları, özel ilgi sahibi sıkı şair hayranlarından alıyormuş.
Ömrünün üçte ikisini kapan sevgili şiir için sıkı yorumcuların radarına giren sözleşmesi hazır ödülü ayrılmış bir kitap yayımlatıp onunla birlikte yaşamak istiyormuş. Birlikte selfili yiyip içip birlikte selfili gülüp eğlenmek istiyormuş.
Ki geçenlerde, e-ortam’ların verdiği yetki ve sağladığı olanaklarla, özümseyip yorumlayacak kadar klasiklerin %90’ını okumuş, zamanın ve mekânın daveti üzerine bazı eserleri iki kere okumuş, şiirin yanında durarak, sinema resim tiyatro eleştirisi yapmaya başlamış kuşaksız bir şair yazar eleştirmen ve düşünür olarak yine ilginç bir yazı yazmış.
İşin doğrusu, estetik ifade gücü aşılayan, mümkünse ilklerin ve hep yeninin peşinden koşmaya meyilli, bir yazma cesaretiyle düşünen huyların içinden geçerek böyle tutkusuyla dans eden metinler üretmek zor oluyormuş ama her şey okur içinmiş.
Tatlı okumalar olsunmuş.
Sonra bir ara ülkemizin üzerinden geçen uluslararası uzay istasyonuyla bağlantı kurmuş ve bir şiirini okumaları için astronotlarla görüşmüş. Ve güzelim uzayda da çağrışım yüklü şiirsel bir hüzün yaratmaya çalışmış. Daha bir sürü şey!
Ah, bozkırı beklesin artık bu Kedi.
*****
Acaba, “2024 Yılında Şiirde, Eleştiride, Yorumda ve Diğer Edebi İşlerde İz Bırakanlar” listelerinin birinde yer alacak mıyım?
Ah ben şiirsel yüreği güzel bir insanım. Ve artık şiirsel körlük hâllerine yakalanmak istemiyorum. Umarım kıymetimi bilen, panoptik bir bakışla işine odaklanan, bir yontucu çıkar. Hep şiirden yana us yapımı o estetik nalıncı keseri vazifesini layıkıyla yerine getirir.
Kabul ediyorum: Şiirsel yakışıklı olduğum kadar da ışıl ışıl küstahım. Ama şiirsel mutluluğa gidecek yolu inşa eden, kendimi tebrik edip başarılarımın devamını dileceğim popüler güzel bir listede yer almak benim de hakkım.
Eğer, herhangi bir şiirsel listede yer almamışsam, kendi listemi oluşturacağım. Yürüsün eylemine bu tuğralı kalabalık yürüsün eylemine bu şiirsel baş ağrısı, dedi, demekle kalmadı.
Sonra, büyük bir soğukkanlılıkla, ödüllerin ödülüne layık usunuza ve yüreğinize sağlık ey büyük canım şairim. Bu arada liderliğinizde ve talimatlarınız doğrultusunda ve ışığında şahsımın şahsınıza eklemlenerek yeni bir şahsiyetle şiirsel övgülerde bulunmasının 15. seneidevriyesi.
Kutlarız değil mi, sorusunu araya sıkıştırdı.
Gevşetilmiş bir şeyler yaparız, dedim.
*****
Ah bu Kedi! Kiminle veya hangi nesneyle yer değiştirdi ki?
Sevgili büyüğüm, ben de facebook’ta güzel şeyler okuduktan sonra ilgilisine, Türk şiiri adına teşekkür ederim, diyebilir miyim?
Elbette ve şiirsel teşekkür sınır tanımaz, dedim.
Ayrıca bu akşam kime üzüleceğiz, hangi lirik yalnızlığa, terk edilmişliğe, sıra kimde? Ve lütfen üzerine felsefe yapabileceğim bir şeyler bulun, izleri kalsın kendini arayanlara, dedi.
Sonra yakalayıp ışığına yürümüş dalgayı, başka bir boyuta geçti.
Aynanın karşısında şiirleri üzerine yazdığı övgüleri okumaya başladı.
Dedim ki kendime: Ey yaşayan, sana kendini okutan kitaplara ve kafa karıştırıcı şiirlerine ve muhteşem şiirsel düşüncelerine yakışacak yeni bir Kedi bulmalısın.
*****
Şairim, gelin, bazı zamanlarda gözümüze kötü görünen bir şiirsel özneyle korkunç şiirsel bir tartışmaya, mevcudiyetini ve etkilerini daha doğrusu tahribatını anmaktan zevk alacağımız bir kavgaya girişelim. Yaşamsal bir pişmanlığımız kalmasın ya, dedi.
Bula bula beni mi buldu ya, bu hasta ruhlu Kedi! Ne diyeyim şimdi ben, bu 90 60 90 feleğe?
*****
Diyor ki: Galiba, geleceğe kalacak tek edebiyat, korku ve açlıkla terbiye edilmiş Şiirsel Arak Edebiyatı’dır.
Bu arada bazı sımsıkı operatör (eleştirmen) şair yazar edebi özneler var: Yitip gitseler, öncelikle acı ve hüzün akabinde eşya ve ışık arkasından ağlayıp, yas tutar, yani o derece.
Ah, bu korkunç sıkıntıya alaylı sıfatlar bulmalıyım!
*****
Sabah burjuvaziyle kavga etmiş. 15 dakika sürmüş.
Öğleden sonra, yeni şiir yılına hazırlık olsun diye 30 dakika, her sene bir ödülü hak eden, toplum tarafından makinalı tüfekle taranmış, kurşun deliklerinden hep hüzün sızan edebiyat insanlarını düşünecekmiş.
Yeni yılda, çangır çungur şeylerden uzakta, sevimli, yer yer yoğun felsefi açılımlarla uyandırma ve yankılama gücünü yüklenmiş itinayla planlanmış söz sanatları eşliğinde gerçekleştireceği şiirsel faaliyetlerini, kuşku ve acıyla biçimleyerek görünmeyeni görünür kılacakmış.
Ayrıca, hayat şiirsel salgınla güzelmiş!
*****
Dedi ki: Şiirsel sonuçları iyikötü, kalitelikalitesiz, olurolmaz vb. sınıflama işi tamam. Kim sıkı kim vasat şair işi de okey. Şiirsel derinlikler de tespit edildi. Yanaşmalar incelikler pohpohlar da hedefe ulaştı. Anlam bozukluğu tamircilerinin ruhsatı da onaylandı. Aşırmalar da yerinde. Editörler, şiirsel sorumlular da yanağından öpüldü.
Şiirin ve yazarlığın esin kaynağı olsun, örnek yaratıcı kompleksler de büyük şairliğe, düşünürlüğe, şiirselliğe eklendi.
Müthiş akıllı şiirsel aile üyeleri de podyuma çıkarıldı. Güncel sorunların altına çözüm yolları imzası da atıldı. Özçekimler de farkındalık yarattı. Suyundan da konuldu.
Her şey iyi güzel de gelelim asıl meseleye akşama ne pişireceğiz? Sayfamda paylaşacağım.
Şahane bir şiir yazıyorum beni meşgul etme, dedim.
*****
Boş boş oturup duruyorum, tam bir pinekleme havası! Kitap özeti okumaktan dizelere göz gezdirmekten şiirsel anlam tırtıklamaktan sıkıldım. Kesmiyor beni bu ayrıcalıklar. Edebi yaşama incelikli bir katkı yapmak istiyorum. Yeni bir biçim yeni bir içerik lazım bana. Bu nedenle şiirsel akademik yaşama katılacağım, ortam da müsait. Ayarlamalar da tamam!
Dediğim gibi, ara kademelerde zaman kaybetmeyi sevmem ama! Aynasında çarmıha gerilmiş imgelerle küçük bir farkındalık yaratarak, edebiyat alanında doktora yapmaya karar verdim, dedi.
Sonra edebi bir alternatif oluşturmak amacıyla, müzikli yemekli içkili dansözlü piyanist şantörlü gram altın ödüllü yarışmalı telgraf okumalı “Şiir Akşamları” düzenlemeyi düşünüyormuş.
Bildiğiniz şiirsel kurt döken düğün işte. Gelen olur mu ki? diye sordu.
Olmaz mı yahu, mekân dolar taşar, vallahi, acayip sükse yaparsın, dedim.
Ah ne yazık, bu hayat devam ediyor!
Diğer Panzehir şiirlere buradan ulaşabilirsiniz.
Sayfanın altındaki sosyal medya butonlarını kullanarak yazıyı sevdiklerinizle paylaşabilir, yorumlarınızla bize ulaşabilirsiniz.