KADER DENKLEMİ
Farklı yüzyıllarda yaşamış olsalar bile tarihe adını yazdırmış, sanata ve bilime katkı sunmuş insanların birçok ortak noktası var. Küçük yaşta anne yada baba kaybı, yoksulluk, ağır hastalık, doğduğu topraklardan uzaklara gitmek, aykırılık, yaptığı işe tutkuyla bağlanıp ömrünü adamak…Ulaşabildiğim kaynakların büyük bölümünü okuyup, dinleyip, izledikten sonra Jean Baptiste Lully için de aynı durumun söz konusu olduğunu söyleyebilirim. Karşımızda, nereden nereye dedirtecek türden ilginç bir yaşam ve başarı öyküsü var. 28 Kasım 1632’de Floransa’da başlayıp 22 Mart 1687’de Paris’te sona eren bir yaşam.
Asıl adı Giovanni Battista Lulli.
Çiftçilikle geçinen bir ailenin yetenekli oğlu. O yedi yaşındayken önce ağabeyi daha sonra da kızkardeşi öldü. Ailesi onun eğitimine önem verdi ve ilk müzik derslerini almaya başladı.
Eğitim hayatı kısa sürdü ancak üstün yetenekli olduğu için kendi kendini yetiştirdi. Gitar ve keman çalmayı, bale yapmayı kendi kendine öğrendi. Değirmende çalışmak yerine tutkuyla bağlandığı müzik ve dansa tüm vaktini ayıran bu yetenekli genç için kader de bir yandan ağlarını örüyordu. Chevalier de Guise, Roger de Lorraine, Türkler’e karşı yürüttüğü kampanyanın dönüş yolunda, Şubat 1646’da Floransa’da durdu. Louis XIII’ün kardeşi olan Gaston d’Orléans’ın kızı Montpensier düşesi Anne Marie Louise d’Orléans, ondan dili öğrenmek için konuşabileceği bir İtalyan getirmesini istemişti. Dikkatini çeken Lully’i ailesinin izniyle Fransa’ya götürdü. Düşesin yanında hizmetkar olarak çalışan bu genç adam bir yandan da Nicolas Métru adlı müzisyenden nota dersleri alarak sanatını geliştirdi.
Mart 1652’de Lully, Mascarade de la foire Saint-Germain’de tüccar olarak göründü. Fronde (sapan) ayaklanması sırasında, Avusturya Kraliçesi ve Kardinal Mazarin’in saltanatına isyan etti. Bu nedenle isyan bastırıldıktan sonra gözden düştü ve Paris’i terk etmek zorunda kaldı. Yirmi yaşında olan Lully, 1652’nin sonunda Paris’e geri döndü ve Fransa Kralı XIV. Louis için Versay Sarayı’nda çalışmaya başladı. 23 Şubat – 16 Mart 1653 tarihleri arasında Royal de la nuit Ballet’de dans etti. On dört yaşındaki kral, burada ilk kez yükselen güneş rolünü oynadı. Düşesin hizmetinden kralın hizmetine geçiş, etkili bir kişinin tavsiyesi olmadan gerçekleşemezdi. O kişi Royal de la nuit Ballet’nin eş organizatörü olan ve kralın dans öğretmeni Jean Regnault idi.
Dansında alışılmadık bir şey vardı…
Genç Louis XIV, Lully’den o kadar hoşlandı ki Lully ile genç kral arasında himayenin çok ötesine geçen bir dostluğun geliştiği söylenir. Lully ayrıca bir besteci olarak ilk başarılarını kaydetmeyi başardı. 1653’de sarayda balet oldu. “Gece Balesi” adlı bir eğlence balesi için müziği besteledi. Bu balenin müziğini çok beğenen XIV. Louis tarafından sarayın enstrümental müzik bestecisi 24 kemandan oluşan Grand Band adı verilen saray orkestrasına şef olarak atandı. Bu orkestranın disiplinsiz hareketleri dolayısıyla kralın izini ile Petits Violons adini verdiği önce 16 sonra 20 kemandan oluşan yeni bir orkestra kurdu ve kendi tercihi olan fazla müziksel süsü bulunmayan parçalardan oluşan bir repertuvar kurdu.
Philippe Beaussant’a göre, o zamana kadar Fransız sarayında dans müziğinden sorumlu olan Lully ile Dumanoir ve Jean de Cambefort arasında ciddi bir rekabet ortaya çıktı ancak Michel Lambert gibi müzisyenler Lully’ye destek verdi. 1661’de Fransız vatandaşlığına geçti. 1662’de usta müzisyen unvanına layık görüldü. Aynı yıl Lambert’in kızıyla evlendi.
17. yüzyıl Fransız müziği, XIV.Louis’nin sarayında Jean-Baptiste Lully’den önemli ölçüde etkilendi. Her şeyden önce bu dönemin dans coşkusuna hitap eden, akılda kalıcı müziği “Barok” u şekillendirdi. Fransız müzikal formu İtalyan etkisinden sıyrıldı. Rönesans döneminin tekdüze stili yerine kontrastlar oluşturuldu. Bununla birlikte konçertolar devri başladı. Müziksel ifadeyi güçlendirmek için kullanılan ses düzeyinin alçalıp yükselmesi Barok dönemde keşfedilen ve gelişen işaretlerle başlar. Orta Çağ ve Rönesans’ta ses şiddeti, hep aynı seviyede kullanılmaktaydı. Barok dönemde düşük ve gür ses geçişleri ile eserlerde ses şiddetinin önemi ve katkısı görülmeye başladı.
Birçok bale eserinin müziğini besteleyen İtalyan asıllı Jean Baptiste Lully’nin adaşı Moliere ile yolları kesişti. Versay Sarayında oyun yazarlığı yapan Moliere, Zoraki Evlenme(1664) ve Aşk Doktoru(1665), Kibarlık Budalası (1670) oyunlarında Lully ile ortaklaşa çalışmıştır. Hatta XIV.Louis´nin isteği üzerine Kibarlık Budalası oyununa Osmanlı elçisine ithafen sahne eklemiştir. Gerçi bu sahne pek de kralın istediği yergiyi içermemektetir. Biz Mozart’ın Türk Marşı’nı biliriz ama bana göre Lully , Osmanlı elçisi Süleyman Ağa’ya gönderme yapmak için oyuna eklenen bölüme yaptığı beste ile bunu ondan önce gerçekleştirmiş. İki Jean Baptiste’in birlikte çalışmalarından önemli bir Fransız sanat geleneği olan komedi-bale türü gelişti. Molière ile çalışmanın yanı sıra Lully, Ballets de Cour’u bestelemeye devam etti. Sonuncusu, 1669’da XIV.Louis’nin üçüncü kez güneş olarak göründüğü Ballet de Flore idi. Dördüncüsü kralın son dansı oldu. Ateş nöbetlerinden sonra 30 yaşında sahnede dans etmekten vazgeçti.
1671’de Lully ve Molière, bale trajedisi Psyche’yi yarattı. Dokuz farklı set kullanıldı, Olympus’un tüm tanrıları ve çok sayıda canavar ve efsanevi yaratık görülebiliyordu. Uzunluğuna rağmen iş çok başarılıydı. Tuilerien tiyatrosunda icra edilen yapıt, sarayın en pahalı prodüksiyonu oldu.
„Lully telifi hakkını aldı. Bu oyunlar onun müziği olmadan oynanamaz. Moliere, Lully´e telif ödemeden oyunlarını sahneye koyamaz. Moliere bu duruma yaklaşık 2 yıl dayanabildi.“ *
Kral ve Jean-Baptiste Colbert’in desteği ile Fransa’da opera temsil patenti ve bestelerin telif hakları 1867’de ölene kadar Lully’e verildi. Büyük bir servet yapmayı başardı.
Arkadaşı Michel Lambert’in kızı ile evli olmakla beraber, davranışları söylentilere ve birkaç büyük skandala konu oldu. Lully, Kral XIV. Louis tarafından desteklenmesi ve hatalarının affedilmesi dolayısıyla, pek zarar görmedi.
Bestelerinin Fransız müzik zevkini değiştirmiş olduğu kabul edilmektedir. Eserlerinde o zamana kadar kullanılmayan veya çok az kullanılan çalgılar kullanmaya önem verdi. Lully bundan başka müzikli trajedi veya lirik trajedi adı verilen yeni Fransız opera tarzını yarattı.
Jean Jacques Rousseau’ya göre “Barok müzik ,ses uyumunun açık seçik olmadığı, modülasyonlar ve uyumsuzlukla dolu, entonasyonları güç ve hareketi zor olan müziktir”. Eserler batı klasik müziği içinde çok önemli bir yer kaplamakta ve günümüzde de dinlenmektedir. Claudio Monteverdi, Arcangelo Corelli, Jean Baptiste Lully, Antonio Vivaldi ile başlayıp gelişen, Johann Sebastian Bach ile sona eren Barok müzik dönemi opera görsel sanatının kurulup, geliştirilip ve yaygınlaştırılması dönemidir. Bugün kullanılan müzik terimleri ve kavramlarının çoğu bu dönemde ortaya çıkmış ve o zamandan beri kullanılagelmiştir.
1686 sonlarına doğru kral hastalandı, iyileştiği zaman kutlama yapmak istedi ve Lully konser hazırlıklarına başladı. 8 Ocak 1687’de gerçekleşen konserde orkestrayı idare ederken kullandığı büyük değneği ayak başparmağına vurdu. Bu vurma ile ortaya çıkan yaranın iyileşmesi için ayak başparmağının kesilmesi gerekiyordu. İzin vermedi! Enfeksiyon büyüdü, kangren oldu. 22 Mart 1687’de hayata gözlerini yumdu. Hayat iki bilinmeyenli denkleme benziyor, x ve y bilinmeyenleri raslantılar ve seçimler mi?
İki bilinmeyenli birinci dereceden bir denklemin tek çözümünün olabilmesi için, en az iki tane denkleme ihtiyaç vardır. Her bir denklemin x ve y bilinmeyenlerinin katsayılarından en az biri sıfırdan farklı olmalıdır. Çözüme ulaşmak için üç yöntem var: Yok etme, yerine koyma ve karşılaştırma. Diyeceğim o ki, Lully sıfırdan farklı bir katsayı koymuş kendi denklemine. Yaptığı son seçimi ise dans etmeyi tutkuyla seven küçük çocuk Giovanni’nin kararına bırakmış…
*Cem Başeskioğlu ile Film Okumaları
*Bu yazı Almanca ve Türkçe biyografik kaynaklardan derlenmiştir.
Çok güzel bir yazı olmuş, emeğinize sağlık. 2000 yapımı “Kral Dans Ediyor” filmini izlemelerini okuyucularımıza tavsiye ederiz.
https://www.imdb.com/title/tt0244173/