ceyda_kafadar
Lili’nin Sesi / E. Ceyda Kafadar

KARANLIĞI KOVALAYAN YILDIZ

Yeni bir yıla hazırlanırken ruhumuzun ıssız köşeleri aydınlıkla dolsun. Aden’in cennet bahçeleri gibi değil belki yaşam şu sıralar. Ama hayallerimiz hep bizimle.

Bizler için dileğim yaşamımız ve hayallerimiz neşeyle dolsun!

Aralık ayı boyunca gezegenimizin dört bir köşesinde türlü çeşit bayram kut’landı. Kuzey yarım küre halklarının çoğu  21 Aralık Kış Gündönümü’nün gelişini kutladılar. Adına Jól ya da Yule diyerek. Çam dallarına süsler takıldı, altına mektuplar ve değerli yiyecekler bırakıldı. Ayın başında Hannukah bayramı için mumlar yakıldı. Karanlıktan aydınlığa geçisin sevinci mevsimin en gözde meyve ve sebzeleri ile oturulacak sofralarda paylaşıldı. Kimi beyaz renge, kimi maviye boyandı evlerin. Kırmızı meyveli çiçekler asıldı yükseklere. Binlerce yıl önceden yükselen dualar ile karanlığın aydınlığa galip gelişi kutsandı.
Bu gece yine bir bayram gecesi. Bir yıldız da iyilik ve barış için konacak yükseklere. Dualar ve kutlamaların ortak teması paylaşmak olacak. Birlik ve beraberliğin müjdesi verilecek. Karanlığa dur denecek. Güneşli günlerle yeni bir yıl başlayacak yakında.

 

Bayramlardan Bayram Beğen

Bütün bunlar olurken bir yandan da büyük tartışmalar alevlenecek tekrar. Ağaç süslenir mi? Yeni yıl kutlanır mı? Noel bayramı, Türk bayramı mı? Noel baba, Ayaz baba mı? Yılbaşı günü İsa’nın doğum günü mü?
Ümidim işin plastik balon sünnetlerine kadar uzanmaması. Lakin Yılbaşı kutlamalarının bu haftaki bayramlarla ilişiği yok. Noel bayramı Katolik ve Ortodoks Hristiyanlar için 24 Aralık gece yarısı kutlanacak ve İsa’nın doğumunu simgeleyen bir bayram.
Kırmızı giysili tonton Noel baba simgesi ise Coca-Cola firmasının marifeti.
Ağaç dallarının süslenmesi binlerce yıldır pek çok kültürde görülen bir sembolizm.
Yeni bir yılın başlangıcını kutladığımız 31 Aralık gecesi dini bir bayram değil. Sembolik olarak bir yılı bitirip, yeni bir yılı karşıladığımız görece modern bir kutlama.

 

solstice

Karanlığın Esaretinden Kurtuluş

Bu haftaki bayramlar, tarım toplumları iken bizler için çok önemli olan ananelerin ve inançların her kültürde ortak temalar halinde kendini göstermesi.
Yıllardır dertlenirim. Yıllardır araştırırım. Dilim döndüğünce anlatmaya çalışırım. Adet olduğu üzere bu yılda siz Panzehir okurlarıyla paylaşayım. Bakarsınız birlikte daha kolay bir yol buluruz kimilerimiz için  yabancı olan bu bayramları anlamak için. Böylece bende birlik ve çeşitliliğin yeryüzünden silinmesine duyduğum yası biraz olsun hafifletirim.
Dünyanın kuzey yarım küresinde 21 Aralık günü astronomik olarak kışın sonudur.  En kısa günü yaşarız. Bu tarihi geçtikten sonra günler uzamaya başlar. Çünkü gezegenimiz tekrar galaksimizin merkezinde bulunan yaşam kaynağımız Güneşe yaklaşmaya başlar. Gezegenimizin hafif yatık aksi sağolsun, bir yarım küre güneşten uzakta kalırken diğer yarım küre yüzünü güneşe döner.
Kuzey yarım küre kış gündönümü kutlarken Güney yarım küre yaz gündönümü kutlar.
Şimdi hayal edin. Daha makineler, fabrikalar yok. Pek çok insan topluluğu türlü çeşit inançları, dili ve ırkı fark etmeksizin bereketli toprakları paylaşmak zorundalar. Herkes su kenarlarına, tarıma uygun bereketli topraklara göç ediyor. Kalorifer yok. Araba yok. Uçak yok. Kış bastırıyor. Bütün bir yaz ne topladınız, ne sakladınız ise yiyeceğiniz o.
Karanlığa karşı tek çareniz sönmemesi için başında nöbet tuttuğunuz ateşiniz.
Kapınız çalıyor, bir yiğit insan torbasında yiyecekler ile hanenize geliyor.
Fazlası olan paylaşarak diğerini hayatta tutuyor. Kimbilir, büyük fırtınalar kopuyor. Bir köyün ahalisi çığdan kaçarken tanımadığı bilmediği yabancıların otağına sığınıyor.
Doğayla bunca çetin savaş verilirken kimsenin aklına ‘Bu benden değil’ demek gelmiyor herhalde. Böyle günlerden doğuyor inançlar ananeler, örfler.
Karanlık baş belası. Avcı hayvanlar geceleri karınlarını doyurmaya çıkıyor. İnsan her daim ışığa muhtaç. Kışın karanlığı arkasında kalınca kutluyor. Birlik olmadan aydınlığa çıkılmaz, bunu biliyor. Sabırla direndiği karanlık arkasında kalınca hayatta kalanlara sarılıyor. Derdine koşana kutsiyet atfediyor belki.
Biz modern zamanın konforlu insanları o günleri görmedik. Kışın karanlığı ya da taşları çatlatan soğuk havanın bizlerin dünyamızda büyük bir yeri yok. Kaloriferlerimiz, ısıtmalı battaniyelerimiz, canımız istediğinde fırtına ortasında bile sipariş edebildiğimiz yemeklerimiz olduğu sürece güvende ve rahatız. Ayaz Ata, Noel Baba diye kavga edecek lükse sahibiz. Birbirimizi görmezden gelebilecek kadar çoğuz. Dünyayı kontrol edebildiğimize dair sarsılmaz bir inancımız var.

 

yuletide

Kış Gündönümü

İngiliz yazar Susan Cooper’ın  ‘ The Shortest Day ‘ isimli harika bir öyküsü var. Benim için aydınlık ve karanlığın savaşını daha anlamlı hale getirmiş bir eser. ‘Bugün bu bayramlara ne ihtiyacımız var canım?’ diye sorduğumda aklıma bu muhteşem çocuk kitapları yazarının bir röportajı geliyor.
Cooper, kitabında Kış gündönümünü kendince öykülendiriyor. İlham kaynağı sorulduğunda ise şöyle cevap veriyor;

‘ Nazi bombardımanı başladığında, arka bahçemizdeki yer altı sığınağında annem bize mum ışığında hikayeler okurdu. Bombalar yaklaştığında mumun ışığı titrer ve azalır. Bombalar uzaklaştıkça mumun ışığı tekrar kuvvetlenirdi.’

Binlerce yıl değil de hepimizin izlerini taşıdığımız bir dünya savaşının karanlığını düşünmek, aydınlığı kutlama ihtiyacımızı benim için daha anlamlı kılıyor.
Hristiyanlık öncesi Yule kutlamalarının Kelt toplumu kadar benzer varyasyonarda Türk, Moğol, Slav kültürlerinde de etkileri olması; Lakota yerlilerinin 20-21 Aralık tarihlerinde göklerde yükselen kutsal yıldız çemberi Ki İyanka Okanchu’yu kutsaması bana bir tek mesaj veriyor.
Neye inanırsak, nereden gelirsek gelelim. Kutlamalarımız, kutsallarımız birbirinden çok farklı olsa da sevgisiz olmak zorunda değiliz. Zor günlerde hepimiz bir mumun titrek ışığını, gökte parlayıp ormanı aydınlatacak bir yıldızı ya da içimize sıcaklık veren neşe dolu bir kucaklaşmayı arıyoruz.
Herkesin en uzun gecesi şifalı ve huzurlu geçsin. Günlerimizin aydınlığı gönüllerimizden uzak düşmesin.

 

Susan Cooper röportajının orijinaline buradan ulaşabilirsiniz.

Yazarımızın diğer yazılarına buradan ulaşabilirsiniz.

Sayfanın altındaki sosyal medya butonlarını kullanarak yazımızı sevdiklerinizle paylaşabilir, yorumlarınızla bize ulaşabilirsiniz.

Related Posts

1 thoughts on “KARANLIĞI KOVALAYAN YILDIZ / E. Ceyda Kafadar

  1. Hulya dedi ki:

    Ceyda Hanım çok teşekkürler.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir