??????????????????????????????????????????????????????????
Zeynep Ebla Ceylan

TAROT FALI

Bu yılın mayıs ayında otuz yedime bastım. Asal sayıdır, severim. Bundan sonraki asal sayı için dört yıl daha beklemem gerekiyor. Yıllar önce daha üniversitede öğrenciyken, bahar döneminin son finalinden çıkmış İstiklal Caddesi’ni turlarken kızlar tutturmuştu: Haydi Kâmil (ben yani) oyunbozanlık yapma!

Yazı geçirmek için herkes memleketine gidecekmiş de, Taksim’e bir daha kaç ay sonra gelebileceklermiş de, vallahi de billahi de çok iyi tarot bakıyormuş da. Kızlar hep bir ağızdan konuşuyor, ben ise zihnimde Zeynep’i Adana otobüsüne bindirip arkasından su döküyordum.
İsmini hatırlamadığım iki geveze kızla Zeynep’in kızıl saçlarının arkasına takıldım tabii. Kâğıtlar açılıyor; kılıçlar, yılanlar, ters kadınlar, asa tutan erkekler seriliyordu masaya. Onlar falcı kadını heyecanla dinliyor, bense şimdiden Çukurova’nın sarıdan kızıla dönen sıcağında terliyordum.
Akşam olmak üzereydi. Kapıdan kırklarına yaklaşmış bir adam girdi. Elinde bir defter ve kalem vardı. Falcı kadının gözlerinin en derinine bakarak cam kenarındaki bir masaya yerleşti. Kadının “Kapa madem şu fincanı da senin de kahve falına bakayım” talimatını, dalından koparılan pamuğun kendini tutan ellere karşı koyamayışıyla yerine getirdim. Birkaç seneye mezun olacak, ne doktorlar ne mühendisler isteyecek ama sevdiklerine yâr olacak, bir kız bir oğlan anası olacak kızlar güldü halime.
O gün açılan ve bir daha da açılmayan falımdan her daim hatırladığım iki şey var. İlki kadının “Ah be delikanlı, sen kime gönül versen uzak olacak sana” derken, kızıl saçların süslediği yüzün silinişidir. Ayrı ayrı net bir şekilde hatırladığım kızıl kaşlar, çekik ela gözler, küçük çilli burun, pembe ince dudaklar bir türlü oturmazlar yerli yerinde. İkincisiyse, yaşım bir asal sayıdayken kariyerimde önemli bir değişiklik olacağı. İlkini bildiğine göre ikincisi de gerçekleşecekti demek.
Çalışmaya başladığımda yirmi dördümdeydim. Yirmi dokuzuma geldiğimde henüz beş yıldır çalışıyordum; erken olabilir dedim. İki yıl sonra şubat ayında devalüasyon oldu, bir sürü arkadaşı işten çıkardılar; buna da şükür dedim. Ve geldik çalışma hayatımdaki üçüncü asal yaşıma. Yurda giren yabancı sermaye ve ihracat rakamları rekor oranda artmış, bütçe 84 yılından bu yana ilk defa fazla vermiş, dahası işsiz sayısı bile azalmışken, kariyerimde değişen hiçbir şey olmadı.
Mesai bitiminde, masanın üzerinde, çekmecelerde Kâmil’e (yani bana) ait ne var ne yok hepsini küçük bir koliye doldurdum. Çıkışta nereye akacaklarını konuşan “mesai” arkadaşlarımın arasından süzülüp çıktım ofisten. Taş merdivenleri inip caddedeki kalabalığın arasına daldım. Gökyüzü şarabın dudakta bıraktığı renkteydi daha. Eve gitmek gelmedi içimden. Tramvay rayları boyunca yürüdüm.
İçi neredeyse boş olan koli her adımda ağırlaşıyor, kollarımı aşağı çekiyordu. Çünkü aşağı dediğimiz nokta, yukarı dediğimiz noktadan daha düşük bir enerji seviyesine sahipti. Termodinamiğin ikinci kanunu, entropi; evrensel düzensizlik. Koliyi Nur-i Ziya Sokağı’nın köşesinde yere bıraktım. Yılların ağırlığından özgürleştiğimi hissettim. Üstündeki yeni defteri ve dolmakalemi aldım. Hızla yürüdüm, biri koliyi bıraktığımı fark etmeden uzaklaşmak istedim.
Geniş girişine insanların yığıldığı bir pasaja daldım. Merdivenlerini tırmandım. İlk gördüğüm kafeteryaya attım kendimi. Cam kenarında bir masayı gözüme kestirdim. Camda kıpkırmızı bir yazı dikkatimi çekti; ILAF TAROT. İki masa ötede üç kız merakla falcıyı dinliyordu. Yanlarındaki delikanlı, sol dirseğinin altında kalın bir kitap (termodinamik), sağ elinde kahve fincanı, kızıl saçlı kızın yüzünü ezberliyordu.
Defterimi açıp yazmaya başladım. Herkes iyi bilir, Adana portakalı ile ünlüdür, çiçeğinin kokusu da kabuğunun rengi de sevmek gibidir. Pamuğu da vardır, Çukurova’yı beyaza boyar, tertemiz, narin.  Bir de ağaları ünlüdür Adana’nın, istediği her şeye sahip olan.

 

Daha fazla öykü okumak için lütfen buraya tıklayın.

Sayfanın altındaki sosyal medya butonlarını kullanarak yazıyı sevdiklerinizle paylaşabilir, yorumlarınızla bize ulaşabilirsiniz.

 

Related Posts

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir