KAPAK
Lokman Baybars

DÜNYAYI ARDINDA BIRAK

Birkaç gün önce küçük bir kızın kar duası ritüelini izliyorduk. Kıymetli, genç bir yönetmen hanımefendi de vardı yanımızda. “’Leave The World Behind’i izleyin” dedi, “2023’ün son kıyamet filmi, dehşet etkileyici”.  Nadir’le Ömer de yanımdaydı. “Olur” dedik.  Marketten sağlığa zararlı bütün nevaleleri alıp bize gittik.

Hamptons’ta lüks bir kiralık evde dinlendirici bir hafta sonu geçirmek üzere yola çıkan, oldukça bilgili, son derece akıllı, modaya uygun, iyi eğitimli ve varlıklı bir ailenin başından geçenlerin anlatıldığı izolasyonist filmi izlemeye koyulduk.
Film şöyle akıyordu:
Her gece mahallenizde dolaşıyorsunuz ve ön bahçenizde düzenli olarak geyikleri görüyorsunuz. Sonra erkek geyik size “Hey” diye bağırıyor. “Gidin buradan, ileride bir sığınak var orayı kullanın!”
Orman manzaralı güzel bahçenizin tadını çıkarırken bu çevreci erkek geyiğin rahatsız edici bakışları karşısında küçük kızınız Rose “Friends”in son bölümünü kaçıramam” diyor.
Bir sonraki akşam bir alay geyik geliyor. Başlarında o erkek geyik de var. Taciz edici bakışlarının ardından “Gidin buradan göçmenler!” diye bağrışmaya başlıyorlar. Kızınız Rose da dilini çıkarıp karşılık veriyor.
“Bla bla bla”
Bu film böyle bir komedi animasyonu olmuş olsaydı çok daha fazla izleyici kitlesine ulaşır ve sıkıcı olmaktan da kurtulmuş olurdu. Fakat o kadar zaman geçiyor ama hiçbir şey olmuyor filmde. Tuhaf kamera açılarına (güya gerilim yaratmaya çalışıyorlar) bakınca ne gerek vardı diye düşünüyor izleyici. Art arda gelen ve üst üste binmiş müzikler ise kulağımıza şunu fısıldıyor:
“Hani bir şey olacağından değil de olacakmış gibi hisset canım.”
Sonra yönetmen Sam Esmail’e dönüp bağırasınız geliyor.
“Ne anlatmak istedin Sam?”
Sam parmak uçlarını birleştirip “Amerika’nın istikrarı bozulursa ortalama vatandaşın başına neler geleceğine dair derin, politik bir araştırmanın öyküsünü anlatıyorum” diyor.
“Dalgamı geçiyorsun Sam? Bunun neresi araştırma, derinliği ne? İyi misin kuzum? Çok fazla ayakkabı boynuzlu sergi… Çok fazla amaçsızca dolaşmak… Kesinlikle hiçbir şeyden çok fazla bir şey yapmanın neresi derin bir analiz?”
Mesela şemsiyenizi aldınız yürüyüşe çıktınız, gökten pat diye bir fil düşüyor, ne düşünürsünüz? Tabi ki meteorolojinin yanıldığını düşünürsünüz. Normalde havanın filli değil yağmurlu olması gerekiyordu.  File basmadan yolunuza devam edersiniz. Akla aykırı olan burada drondan Arapça “Amerika’ya Ölüm” yazan kâğıtların atılması. Oysa herkes bilir ki çoğu Amerikalı Türkçe bilmez.
Biz (Ömer hariç) Sam Esmail’i 2015’te Psiko-Tekno bir gerilim olan Mr. Robot ile tanımıştık. Rami Malek’i bile orada sevmiştik. Birçok ödül almıştı o dizi.
Şimdi bizimle dalga geçmesinin ne anlamı olabilir ki?
Özellikle oyuncu kadrosu; Roberts, Mahershala Ali, Ethan Hawke ve Kevin Bacon’la bu kadar yanlış olmaz değil mi? Olmuş işte. Filmin tamamında Etiyopya büyüklüğünde bir İsviçre peyniri gibi olay örgüsü delikleri var.
Filmin hikâyesi ilginçti. İlgimi çeken de sadece buydu. Yönetmen ve senarist Sam Esmail, Rumaan Alam’ın (2020) romanını alıp onu mevcut aşırılık yanlısı siyasi manzarayı ve izolasyonist dünya görüşünü mundar bir bakış açısıyla yakalamak için kendini yok yere hırpalamış.
Bu filmi izlemeyin. Veba gibi bir film. Kaçının!
Biz izledik. Ne oldu? Gitti güzelim iki saatimiz. Kola, cips, iki paket sigara ve kuru yemişi bu film uğruna heder ettiğimize yandık. Ömer ve Nadir gibi iki film canavarı bile sıkıldı. Özellikle Nadir zekâsına göre sıkılıyordu uzandığı yerde. Bense köşemde zekâma hakaret edildiğini film sonuna doğru çözmenin utancını yaşıyordum. Nadir bir ara “Gidip kan mı versek?” diye sordu. Tam bu sırada Ömer birden kalkıp rap yapmaya başladı.
yolcu bileti, karton bardak çay
el sallayanlardan elveda say
yalnızlığımı paylaşamam bay bay
hayatım mücadele, olamadı lay lay[1]
 
Ömer yerine geçip uzanırken Nadir filmi durdurdu. Uzun uzun Ömer’i inceledi. Sonra bana baktı.
“Kan vermemiz gerekiyor” dedi. Sesimi çıkarmadım. Filmin sonunu merak ediyor muyum, etmiyor muyum bilmiyordum. Canım fena sıkılırken film bitti. Birden bağırmaya başladım.
“Filmin gerisi nerede? Söyler misin Julia? Ya sen Sam, bir şey demeyecek misin?”
Nadir bir kolunu kanepeden aşağıya sarkıtıp söylenmeye başladı.
“Gidip kan versek iyi olacak. Cidden rahatlarız. Beni dinleyin lütfen!”
Kalkıp indik aşağıya, eksi iki derecede, kapı önünde gelip geçene bakmaya başladık.
Yönetmen: Sam Esmail
Yapımcı: Julia Roberts (Gerisi önemli değil)
Senarist: Sam Esmail
Uyarlama: Leave The World Behind –Rumaan Alam
Oyuncular: Julia Roberts Mahershala Ali Ethan Hawke Myha’la Kevin Bacon ve 100 Geyik (Rol yapmadıkları için başarılıydılar)

[1] Yener Çevik – Gönlündekileri Gördüm

 

 diğer sinema yazılarına buradan ulaşabilirsiniz.

Sayfanın altındaki sosyal medya butonlarını kullanarak yazıyı sevdiklerinizle paylaşabilir, yorumlarınızla bize ulaşabilirsiniz.

 

[/vc_column_text]

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir