Ülkemizde Shogun dizisi gösterime girdiğinde yer yerinden oynamış ve hatta bir dolu Japonca kelimeyi öğrendiğini zanneden ya da daha da fenası benzer Türkçe kelimeler ile (güya) dalga geçen komedyen ya da yazılar okunmuştu. Dizideki -sinema severlerin zaten çok iyi tanıdığı- Toranaga karakterini hem sinemaya hem de Japon sinemasına uzak insanlar çok sevmişti. Oysa  Toshiro Mifune o zamana kadar canlandırdığı karakterler arasına bir yenisini daha eklemişti, belki de yenisi değildi. İnternetin gelişmesi, sinemanın biraz daha bilinmesi, okunacak dergi, kitap yani kaynakların artması bilgiye aç olan insanların karşısına Kurosawa (Akira) sinemasını çıkardı ve akabinde Mifune’yi bize tanıttı.

Sizlere 1920 yılında doğmuş bu muazzam oyuncu için sırası ile şu ve şu filmlerde oynadı ve şu ödülleri kazandı yazısı yazmayacağım. Daha çok kişiliği ve oyun gücünü elimden geldiğince kısaca anlatacağım. Yaklaşık 160’ın üzerinde filmde rol almış bu muhteşem sinema insanını kısaca anlatmak çok zor olsa da tadımlık bir iki lakırdı etmeye çalışabilirim.

Sinema tarihinin “imparator” lakaplı büyük yönetmeni Kurosawa’dan, “Samuray” lakaplı Toshiro Mifune’nin seyirci ile büyük buluşması muhteşem “Yedi Samuray” filmi ile oldu. Dünyanın çok sevdiği bu muhteşem filmde “Kikuchyo” karakterini izleyen herkes çok sevdi. Tabi ki “Drunken Angel” Stray Dog” “Idiot,”Scandal” ve muhteşem “Rashomon”u öncesinde çekseler de, “Seven Samurai” bütün dünyada en bilinen klasiklerinden biri oldu. Japonya’da samuray film tarihi çok daha öncelere gitse de Kurosawa ile hem gerçekçiliği hem de dramanın gücünü yansıtması ile boyut atladı diyebiliriz. O dönemde birbirinden farklı, başarılı samuray canlandırmaları izlesek de, Mifune karakterin farklılığı, farkındalığı ve heyecanını başka boyuta taşımıştır. Tabi ki onu sadece samuray karakterleri ile bilmiyoruz. Hollywood yapımlarında da boy gösteren Mifune hep kendine has oyuculuk tekniği ile bize renkli ve güzel işler izlettirdi. Evet alkol sorunu vardı, evet kendini tekrar etmeye başladığını söyleyen bir çok eleştirmen ya da sinema sever ortaya çıktı. Fakat ben çoğunlukla hep zevkle -evet kabul “fan” cılık yapıyorum ve hiç geri adım atmıyorum- izledim Mifune’yi. Yojimbo filminde -ki Sergio Leone ile bizlere bu filmin bir yorumu olan  “Birkaç Dolar İçin” versiyonu ile Clint Eastwood’u tanıtsa da- Mifune ve Kurosawa harika bir hikayeyi yazmışlardı bile. Nedense adından çok bahsedilmese de “Sanjuro” benim en sevdiğim filmlerindendir. Yojimbo filmindeki karakterin devamı niteliğindedir ve esasında adları aynı olsa da soyadı farklı karakterlerdir. Gene benim gibi Japonya tarihi, İmparatorluk, Samuray, Ronin ve o döneme ait merakınız varsa efsane samuray Miyamoto Musashi’nin hayatını canlandırdığı  “ Samuray Üçlemesi” de bir başka muhteşem film üçlemesidir. Hirosh Inagaki’nin yönetmenliği altında bu üçlemenin çekildiğini de ekleyeyim.

Kendine ait yüksek ses ve tonlama ile konuşan, mimikleri tamamen kendine has olan, çok sinirliyken kahkaha atmaya başlayan ya da tam teri kahkaha atarken birden ağlayabilen bu adam daha sonralarında iyi kötü bir dolu taklit oyuncuyu da bizlere izlettirecektir. Duygusunu sanki tiyatro sahnesindeymiş gibi size geçiren Mifune için söylenebilecek o kadar çok şey var ki ve o kadar çok şey söylendi ki ve insanlar söylenecek en güzel cümleleri de ifade ettiler. Benimkisi sadece bir yol haritası.  Japon sineması ile başlayıp dünya sinemasında kendi oyunculuk tarzını yerleştiren Toshiro Mifune için yapabileceğimiz şey filmlerini izlememizdir. Bazı oyunculuklar ve yarattıkları şölen kimsenin fikri, görüşü ya da yorumu ile takip edilemez ve de bu çok az oyuncuya nasip olmuştur. Kendisi ile çalışmayı bırakan Kurosawa’nın öldükten sonra Mifune’ye yazdığı mektubu çok rahat bulabilirsiniz. Bu konuda tam da bahsettiğim durumun altını çizmiş ve neredeyse özür dilemiş Kurosawa. En iyisi benim için Sanjuro’yu açıp izlemeye başlamanız….

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir