P.D JUHL

 

Edebî Eserin Sadece Tek Doğru Yorumu mu Vardır?

Çeviren: Furkan Kemer

Edmund Wilson, Henry James’in “The Turn of the Screw” adlı eserindeki mürebbiyenin “baskılanmış cinsel bir durumu” ifade ettiğini ve “hayaletlerin aslında sadece mürebbiyenin gördüğü halüsinasyonlar” olduğunu söyler (1). Diğer taraftan Alexander Jones, hayaletlerin halüsinasyon olmadıklarını, hatta oldukça gerçek olduklarını söyler. Christine Brooke-Rose başka bir görüştedir: hayaletlerin gerçek mi yoksa halüsinasyon mu olduğu sorusunun cevapsız olduğunu düşünür.

“The Turn of the Screw” hakkındaki bu cümlelerden biri doğruysa, bu diğerlerinin yanlış olduğu anlamına mı gelir? Hepsi doğru olabilir mi? Doğru olmasa bile kabul edilebilir olabilir mi? Hayalet hem gerçek hem de yalnızca mürebbiyenin gördüğü bir halüsinasyon olabilir mi?

 

Bahsedilen yorumlar gibi farklı yorumların varlığı, bir edebi eserin yalnızca tek bir doğru okumaya sahip olup olmadığı veya genellikle birkaç kabul edilebilir veya çeşitli makul okumalara sahip olup olmadığı genel sorununu gündeme getirir. Bir eserin doğru yorumlarını ilkesel olarak belirleyebilir miyiz? Sadece gerçek anlamda değil, mantıksal olarak da (yani edebi eser kavramımız ve anlamı gereği) böyle ilkesel bir okumayı belirlemek imkânsız mıdır? Bir eserin olası okumalarından birinin doğru olduğu fikri muğlak mıdır?

Birçok yapısalcı, edebiyat kavramını iletişim, temsil veya ifade olarak görmez. Bu görüşe göre yorum, “edebi eserin içerisinde saklı olan ve yapısını oluşturup yapının merkezine hizmet eden bir anlamı ihya etmek meselesi değildir; daha ziyade metnin ulaşılabilen olası anlamlarının oyununa katılma ve o anlamları gözlemleme girişimidir.” (2)

Yorum (en azından Culler tarafından savunulan ölçülü görüşte) kurallar veya uzlaşımlar tarafından yönetilse de, bir metnin ne anlama gelebileceğine sadece kararsız kısıtlamalar getirir ve dolayısıyla herhangi bir çalışmanın farklı, eşit derecede kabul edilebilir yorumlanmasına izin verirler. Bu görüşe göre, bir metnin ne “doğru yorumlanmasından” söz edilebiliriz; ne de bir yorum veya yorumlayıcı ifadenin doğru olduğunu söyleyebiliriz. Zaten belirli bir eserin kabul edilebilir farklı yorumları, birbiriyle uyumsuz olabilir.

Benzer şekilde, Joseph Margolis, “yorumlamanın hedefi göz önüne alındığında, kabul edilebilir bir açıklamanın, kendisiyle bağdaşmayan diğer tüm açıklamaları zorunlu olarak olanaksızlaştırdığını anlamıyoruz,” (3) der.

Dolayısıyla, edebi yorumlamada uygun onaylama modelinin doğruluk ve yanlışlıktan ziyade, akla yatkınlık ve mantıksızlık olduğu ortaya çıkacaktır: “gayretin yorumlama olduğu durumlarda, eleştirmenin düşüncelerini basitçe doğru veya yanlış, kesin olan veya kesin olmayan olarak değerlendiremeyiz, ancak sadece yorumun “makul”, “mantıklı”, “kabul edilebilir”, “savunulamaz”, “imkânsız değil” ve benzeri olduğunu söyleyebiliriz. (4)

 

Iser gibi bir metnin anlamının, okuyucunun metindeki sözde boşlukları doldurmadaki yaratıcılığına ve hayal gücüne bağlı olduğuna inanıyorsak da aynı şey geçerlidir (5) – boşluklar, bir metinde açık veya belirtilmemiş olan şey aslında budur. Çünkü bu boşluklar bir dizi farklı, eşit derece meşru ve muhtemelen tutarsız yollarla doldurulabiliyorsa, o zaman yine yorumlayıcı herhangi bir ifadenin metnin doğru bir okuması olduğu söylenemez.

 

Notlar:

Çevirdiğim bu küçük makale, büyük bir tartışmanın, belki de hâlâ hiçbir noktasında anlaşma sağlanamamış bir tartışmanın çekirdeğinde yer alan bir konuyu gündeme getiriyor. Eğer her okuyucu, kendi dünyasından ve zihinsel dinamiklerinden hareketle okuyorsa kitapları, o hâlde edebi eserin kendinde bir anlamı bulunmuyor ya da çok sınırlı bir düzeyde bulunuyor diyebiliriz. Ancak eğer bir edebî eserin kendi içinde bir anlamı bulunmuyorsa, birçok farklı okur nasıl oluyor da birçok farklı şey anlayabiliyor? Iser’ın ortaya koyduğu biçimiyle, kitabı okuyan kişilerin sayısı, o kitabın potansiyel olarak taşıdığı anlamların sayısıysa, doğruluğunu veya yanlışlığını ilkesel olarak belirleyebileceğimiz bir tür yorumlama mümkün olabilir mi? İşte bu soru, aslında tüm bir edebiyat tarihini ilgilendiren, edebiyat kuramlarına ise yeni bir bakışı mecbur kılan bir soru. Makaleden hareketle, Henry James’in eserindeki hayaletlerin tam olarak gerçek olup olmadığı nasıl bilinecektir? Eleştiride veya yorumda, hatta okurun anlamlandırma sürecinde göz önünde bulundurabileceğimiz herhangi bir ölçüt, edebiyat eleştirisini değiştirdiği gibi, edebiyatı, romanı ve öyküyü de değiştirecektir. Okurun anlama ve yorumlama süreçlerine dahil oluşu, işte bu sebeple, edebiyat açısından oldukça önemli bir noktada durmaktadır.

-Furkan Kemer

 

 

  • Edmund Wilson, “The Ambiguity of Henry James,” in A Casebook on Henry James’s “The Turn of the Screw” ed. Gerald Willen (New York: Crowell, 1960), p. 115. (y.n.)
  • Jonathan Culler, Structuralist Poetics (Ithaca: Cornell University Press, 1975), p. 247 (ç.n)
  • Joseph Margolis, The Language of Art and Art Criticism (Detroit: Wayne State University Press, 1965), p. 92. (ç.n)

 

  • Margolis, The Language of Art and Art Criticism, p. 76.

 

 

  • Wolfgang Iser, The Implied Reader (Baltimore: John Hopkins University Press, 1974), pp. 279ff. Ayrıca Iser’ın bir makalesine de bakılabilir, “The Reality of Fiction,” New Literary History 6 (1975): 35.

 

 

 

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir