Ayşe Kulin’in İzinde: Bir Gün
Uzaklardan, Kırgızistan’dan gül yüzlü, çalışkan kızım Aygul Sayrakunova, “Kulin’in kitaplarından bugüne kadar sadece Son’u okudum. Siz bu romanı pek sevmediğinizi yazdınız, hangi kitabını okumamızı önerirsiniz?” diye sorunca, aklıma hemen öykü kitapları ve Osmanlı’nın son dönemi ile Cumhuriyet’in ilk yıllarını romanlaştırdığı Veda ile Umut geldi.
Sonra yazarımıza haksızlık etmek istemediğimden kalktım, raftan Bir Gün adlı romanını aldım ve aradan geçen yıllardan sonra, gece boyunca yeniden okudum. Okudukça sarıldım, sevdim ve “öneri listesi”nin en başına yazmaya karar verdim.
Romanda, Güneydoğu’dan Kürt ve kadın siyasi lider (Leyla Zana’dan esinlenmiş) ile çocukluk arkadaşı olan kaymakam kızı, gazeteci kadın bir hapishanenin daracık odasında söyleşi yapmak üzere küçük bir masanın etrafında sekiz saat boyunca karşılıklı otururlar ve konuşurlar.
Ülkenin yakın geçmişini çocukluk arkadaşı, iki kadının farklı bakış açılarından okuyorsunuz ve kendinizi ikisine de hak vermiş buluyorsunuz.
İçine sızabildiğim ve içime sızabilen bir öykü bence iyi yazılmıştır. Ayşe Kulin’în Bir Gün adlı romanında aktarılan duygularla sarmalandım, düşünceleri kendime çok yakın buldum. Romana iki kadının söyleşisinden ibaret olarak bakmak mümkün değil. Geriye dönüşlerle, çocukluk anılarına ve birbirlerinden habersiz geçen otuz yılın önemli satır başlarını kapsayan anlatımı ile kurgusu sürükleyici, eksiksiz, maddi hatası olmayan ve en önemlisi kayda değer bir mesajı olan bir edebi eserle karşılaştım, kucaklandım ve umutlandım.
Romanda tarafların birbirini daha yakından tanıması ve bu topraklara barışın yerleşmesinin ilk adımının; kız çocuklarının eğitimine özel önem verilmesi, meslek sahibi olmaları ve kadınların kendilerini eşit ve özgür hissetmeleri ile mümkün olabileceğinin vurgulanması bazılarına çok naif bir öneri olarak gelebilir. Gerçek ihtiyaçtan doğan bu samimi önerinin sahiciliğine tüm kalbimle katılıyorum.
Ayşe Kulin gazeteci olarak çalıştığı yıllarda hapiste olan Kürt siyasetçi ve seçilmiş milletvekili Leyla Zana ile röportaj yapmayı çok ister, gerçekleştirmek için çok uğraşır ama Zana kabul etmez.
Bu roman bu çabanın ardından kaleme alınmış ve yazarın hapisteki kadın siyasetçiye söylemek istediği samimi duygu ve düşünceleri Bir Gün adlı romanda yerini bulmuş. Yıllar önce ilk okuduğumda da kaymakamın kızı ile aşiret kızının arkadaşlığından etkilenmiştim.
Kulin’in bu kitabında gerçek yaşamındaki ailesine çok az rastlarız. Ancak ülkesini ve halkını kariyerinden daha çok önemseyen, insanları ayırım yapmadan seven kaymakam karakterinde, Yazarımızın genç Cumhuriyet’e gönül vermiş olan ve kariyer kaygıları nedeniyle doğru bildiğinden asla şaşmayan mühendis babasını buluruz.
Kulin’in kendi yaşamından izleri ise romandaki ”Nevra” karakterinin çalıştığı işlerde ve özel yaşamında bulmak mümkün. Ayşe Kulin’in siyasi düşüncelerini açık ve samimi bir şekilde ve bence çok başarılı bir anlatımla roman kahramanı aracılığıyla bizlere ulaştırmaktadır.
Yazar için dünyada ve ülkede barışın sağlanması en önemli konudur. Kurtuluş Savaşında Batılı ülkelere karşı omuz omuza savaşmış olan halkların kardeşliği çok değerlidir. Aynı bayrak altında yaşayan halkların kültürel haklarının verilmesi ve bu hakların korunması ve desteklenmesi zorunludur. Kız çocuklarının eğitimine özel önem verilmelidir. Toplumun ilerlemesi, barışın sağlanması için kız çocuklarının Aşiret, din, cahillik ve fakirlik kıskacı can acil olarak kurtarılması gerekmektedir.
Hangimiz bu önceliklere karşı çıkabiliriz ki? Bu mümkün mü?
Kürt siyasetçi ve gazeteci kadın karakterlerin kendi bakış açılarını anlattıkları konuşmalar bu ülkenin son otuz beş yılının acı bir özetidir.