İlk konsere çıkacağım zaman bana “Bu suratla mı şarkı söyleyeceksin?” diye sormuşlardı. Yakışıklı olmadığımı biliyordum. İçim sızlamıştı. Onlara şu cevabı verdim; “Hayır kalbimle!”
Milliyet – 1966

 

Marc Aryan 60’lı yıllarda ülkemizde oldukça popüler bir şarkıcıydı. Malatya Ermeni’si olan ailesi Fransa’ya göç edince orada doğup büyüdü. Bu arada ismi dikkatinizi çekmiştir. Adı ve soyadını bir defada hızlıca okursanız oldukça popüler bir Ermeni soyadı ile karşılaşıyorsunuz: Markaryan. Sahne adı olarak Marc Aryan’ı kullansa da –ki bence oldukça yaratıcı- gerçek adı Henry Markaryan’dı.

Marc Aryan ilk olarak 1966 yılının başlarında Türkiye’ye geldi. Zaman içerisinde de sıkça uğrar oldu. Türkçe plaklar doldurdu, konserler verdi. Hatta en sevilen yabancı şarkıcı sıralamalarında uzun bir süre zirvede kaldı. Komik aksanı ile oldukça da sevildi. “Nasıl Evlenirsin Bu Lisanla?” şarkısı da onlardan biri. Üstelik aranjman deyince ilk akla gelen isim olan Fecri Ebcioğlu’nun yazdığı sözleri de oldukça eğlenceli:

Evlenelim.

İstedim seninle.

Babana gittim bak dün.

Hikâyeyi söyleyeyim de dinle.

Bak ne dedi?

Ben hiç anlamadım.

Babandır, belki anlarsın.

Söyledikleri bunlar dinle sen de şaşarsın:

Şabalabalab dabı dıba.

Şubdiduyudeba!

Şabalabalab dabı dıba.

Şubdiduyudeba!

Şabalabalab dabıdıba şubdı ba!

Anladın mı?

Ne demek istiyor?

Verdi mi seni bana?

Söyle nasıl evlenirsin bu lisanla?

Oh sevgilim.

Yok yok olamam ben hiç sensiz.

Atlattı bizi anla.

Söyle nasıl evlenirsin bu lisanla?

 

Bu şarkı için “en sevdiğim” dersem yalan olmaz sanırım. Ne zaman dinlesem kendimi o yıllarda buluyorum. O kadar ki bu şarkıdan esinlenerek bir film senaryosu dahi düşünmüştüm.

Filmin sinopsisi aşağı yukarı şu şekilde:
Hippileri bilirsiniz. Hippilik 60’lı ve 70’li yıllarda mevcut sisteme karşı çıkıp özgürce yaşamaya inanan bir akımdı. İşte filmin konusu da; 1965 yılında Fransa’dan gelen bir grup hippiden -o dönem örnekleri çokça mevcut- biri olan genç bir Fransız’ın Türk bir kıza âşık olmasıyla başlıyor. Ülkesine geri dönmeyen, beş parasız, pek de yakışıklı sayılmayan ve tek kelime Türkçe bilmeyen bu genç, kendini hem kıza, hem zengin babasına, hem de alışmaya çalıştığı çevreye kanıtlamak zorunda kalacak. Yeşilçam tadında, güzel bir dönem filmi olabilir aslında ama önce bir yapımcı bulmak gerekiyor elbette. Gerçi Yeşilçam’ı günümüz yapımcı ve yönetmenleri henüz tam anlamıyla keşfetmiş değiller. Oysa sadece müziklerini ve birkaç çekim tekniğini kullanan “Bir Başkadır” dizisi dahi nasıl da ilgi çekti?
Sesi, dönemin şarkıcıları Adamo ve Charles Aznavour’a -tanıdığım en güzel Fransızca gırtlak- da benzeyen Marc Aryan’ı merak ederseniz önce “Katy” şarkısıyla başlayın. Sonra “Volage -bakalım size hangi şarkıyı hatırlatacak?-”, “Toi Ma Boheme – Kalbin yok mu?”, “İstanbul”, “Yalancısın” şarkılarını dinleyin. Kalbiyle söyleyen bu ufak tefek adamı es geçmeyin…

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir