BALCA DİL/ DİL/ Yarışmalar-Ödüller-Eleştirmenler/SEÇKİ /Berna Küçükoğlu

2021 Dünya Şiir Günü’nün yansımaları, edebiyat   yarışmaları   bu ay   pek çok eleştirmene konu oldu. Eleştiri   yazılarını okurken eski şair/yazarları anımsadık, yeni şair/yazarları tanıyıp   şiirler, öyküler, romanlar… okuduk. Bu arada eleştirmenlerin pek çok makalesinde, röportajında, canlı yayın videolarında ortak konu, yarışmada görevli jüri,   yarışma sonuçları ve yapıldığı iddia edilen  çeşitli haksızlıklardı…

Yapıtların hiç okunmadan, incelenmeden değerlendirme dışı kaldığı,  ödüllerin jürinin  çok yakınlarına, eş dost, tanıdıklara vb. verilmesi ve bunların gerçekten doğruluğunun kanıtlanıyor olması, eleştirmenleri haklı çıkarıyor, doğruluyordu ne yazık ki! Yarışma dışı kalan şair/yazarlar  ki -aralarında ünlü diyebileceğimiz adlar vardı- ve genç kalemlere şans tanınmamış olması da söz edilenler arasındaydı.

Yarışmalar edebiyata yeni yazarlar/ yapıtlar kazandırır tartışmasız ama yarışma koşullarından başlayarak küçük zamanlama oyunlarıyla yarışma dışı kaldığını iddia eden insanlar, yarışmaya katılacak kişilerdeki yaş sınırlandırmaları…  çok tuhaf geldi bana. Gençken kitap bastırma fırsatı bulamayan yaşlı dedikleri kişilerin saf dışı bırakılmaları da ayrı bir ayrıştırma… Çocukları   ve  gençleri  yazmaya yönlendirmek ne kadar doğruysa yaşlı kalemlere de aynı şansı tanımak o kadar doğru geliyor bana! Öyle deneyimler yaşamış, birikimler edinmiş, öyle olgunlaşmış kalemlere, yazma artık, köşende otur, demek değil midir bu?  Körler sağırlar birbirini ağırlardan öte geçememek, edebiyat adına  ne üzücü!

Peki eleştirmenler neden yazılarında bu ortak konuyu işledi derseniz, verilecek yanıt açık, elbette edebiyat/yazın… ve edebiyat çevrelerinde azalan adalet kavramı, değer yargılarının sığlığına dikkat çekmek… olabilir.

Dil, edebiyat yapıtlarının ana harcıdır. Dil-edebiyat ilişkisi etle tırnak gibidir dersek çok bilindik bir açıklama yapmış oluruz tabii ki… Dil, edebiyat için kullanılmak istendiğinde günlük konuşma ve yazı dilinden uzaklaşır/ayrılır… Günlük dil, şair/ yazarın kaleminde genişler, başkalaşır, yaşamı ve dili yeniden kurgular, gerçeğe   göndermeler yapar, gerçeğe yakınlaşır/ benzer başka bir dünyada yeniden   canlandırır sözcükleri şairler/yazarlar.   Biz   yazınsal/ edebî metinde her ögenin benzerini de bulabiliriz fakat dil varlıkları,   kendi  anlam/yapılarından ayrılmış, bambaşka bir dünyaya evrilmiştir artık.

Şair/yazarın kurduğu evren tabii ki sözcüklerle örülü olacaktır; nesneleri tanımak   için sözcüklerin dışında başka bir seçeneğimiz de yoktur aslında.

İnsan sözcüklerin oluşturduğu kavramlarla düşünür, düşüncelerini/duygularını dil göstergeleriyle anlatır. Dilin temel amacı iletişim sağlamaktır.

Edebiyatçı yaşadığı toplumun bir bireyidir; onun   öncüllerinden biri, kendi doğduğu köy, kasaba, kent, ülke, yaşadığı dönem olacaktır doğal olarak… Edebiyatla kurguladığı dünya şair/yazarın   sosyal çevresinin ürünüdür.

Edebî eserlersosyal bir çevrenin ürünü olarak ortaya çıkar. Bu bakımdan ortaya çıktıkları dönemden, kendisini çevreleyen toplumsal ve kültürel yapıdan, kendi dışındaki başka iletişim imkânlarından bazı ögeler de içerir. O nedenle metni incelemek, değerlendirmek ve yorumlamak için yazıldığı döneme… bilinçle bakmak gerekir.

Edebiyata dönemsel olarak bakıldığında geçmiş- bugün  arasında gider geliriz. Bizden önce yazılmışları  okuduysak bize birikim/artı değer olarak katkı sağlar, biliriz; türün, dönemlerin bize sunduğu her şeyi okumamızın olanaksızlığını  da biliriz! Peki, ne okuyacağız/ yazacağız? Hangi dönemin edebiyat yapıtlarını okuyacağız, hangi edebiyat kuramlarından etkileneceğiz? Dili nasıl kullanacağız? Soruların yanıtı kişiseldir, seçim kişiden kişiye göre değişir. Değişmez bir özellik varsa dilin özü/tözüdür…

Dil nazlıdır/ kırılgandır/ yozlaşmaya dayanamaz/ bozulur/ çürür/ yok olur/ölür…Elbette bütün bunlar   bir günde oluşmaz, yıllar boyu, fark etmeden, sinsice, içten içe, yavaş yavaş gelişir.

Günümüzde dile zarar veren pek çok unsur var karşımıza çıkan!  Yaşadığımız dönemdeki popüler akımlar ne? Ne zaman, kimler, hangi yapıtlarıyla öne çıktı? Bize sunulan, bolca reklamı yapılan   ürünlerde dil nasıl kullanılmış?  Şair/yazar dile egemen mi? Yapıtta dil hataları var mı? Dil bile isteye mi bozulmuş? Sanat sanat  için yapılırken  dile ne olmuş???   Dikkatli/bilinçli/nitelikli okuyucu bu soruları kolaylıkla yanıtlayabilir…  hele de eleştirmenler…

Bu  günlerde pek çok çevrede  Yeni Orta Çağ edebiyatı diye adlandırılabilen   POSTMODERN edebiyat ürünleri,  modernizmin  devamı olarak karşımıza çıkmayı sürdürüyor. Dünyada ve ülkemizde son derece ünlü şair/yazarlar nitelikli   yapıtlarıyla ürünler verdiler. Ancak kuramın   tarihçesini çok iyi   irdeleyebilen ve hatta mercek altına almamız gerektiğini belirten, ince eleyip sık dokuyan   edebiyat eleştirmenlerine de kulak vermek gerekir, diye düşünüyorum.  Taklitler ya da kuramın   kötü  örnekleri,  dil  yozlaşmalarına götürür mü? Evet! Bitli baklanın kör alıcılarından olup olmamak!? Seçki!

Dünya siyasi, tarihî, ekonomik krizler, salgınlar yaşarken sanat/ sanatın edebiyat, sinema vb. kolları   dile bilinçli zarar veriyor olabilir mi sorusunun  sorgulamasını da yapmalıyız! Kalem kılıçtan daima keskindir… sözünü anımsadım hemen. Edebiyat büyük güçtür/ silah olarak kullanılırsa zarar verir mi?  Neden olmasın? Tabii septiklik düzeyinde değil  ama irdelemek, okuma sepetimize atacağımız kitapları özenle seçmek, okurken eleştirel okuma yapmak bir anlamda dili korumaktır. Değerli olan zaman su gibi akıp giderken hafta/ ayın en çok satanları, kitap listelerinden önce eleştirmenlerin de ne dediğine kulak vermek gerekir.

Edebiyat alanında açılan yarışmalar ve sonuçları hakkında bu denli olumsuz eleştiriler olmasaydı keşke…Ve yeni yapıtlar/şair/yazarlar daha  çok  okurla   buluşabilseydi keşke… Belediyelerin, gazetelerin,… tozlu arşivlerinde bir süre kalacak/sonra yok olacak dosyalar, kitap olabilseydi keşke… Edebiyat kazansa, dil yeni yeni   çiçekler açsaydı keşke…

Yazım buyurgan olmasın isterdim. Eylemlerde gereklilik kipini kullanmayı aslında sevmem. Konu dil olunca buyurgan anlatımlar birden yazıya gelip konuverdi. Dil söz konusu ise varsın olsun, dedim hoşgörünüze sığınarak…

 

.

.

 

 

 

 

……………………………………………………………………….

  1. Mustafa Özkan / Türk Dili ve Edebiyatı 76 Dergisi Cilt / Sayı LII
  2. Gerçekedebiyatedergi- adlandırma
  3. TDK YAZIM Kılavuzu son baskı
  4. TDK Türkçe Sözlük son baskı

 

 

 

 

 

3 thoughts on “BALCA DİL/ DİL/ Yarışmalar-Ödüller-Eleştirmenler/SEÇKİ /Berna Küçükoğlu

  1. Birsel Aygün dedi ki:

    Kalemine sağlık Berna’cığım.Dil konusuna egilmek/söyleyecek sözü olmak ne kadar değerli.Basarilarin daim olsun.

    1. Sevgili Birselciğim, dil işimiz; umarım kazanım yaratıyordur yazı, teşekkürler

  2. Birsen Karaloglu dedi ki:

    Bernacım, edebiyat yarışmaları ve jürüler konuusdnaki saptamalarına katılıyorum. Edebiyat eleştirmenlerinden bizi yönledirmesini bekliyoruz ama son dönemlerde yayınevleri adına çalışan, eleştirmenden ziyade yeni basılan kitaplar için tanıtım yazıları yazan kalemleri daha sık görür oldum.

    Aslında yazın dünyamızda 2000’lerin başından beri takımlar/ekipler halinde kümeleşmeler çok yoğunlaştı. Başta Doğan Grubu olmak üzere kitap yayıncılığına soyunan büyük kurumlar bu yanlışı tercih edince, hatta YKY bile “birbirini destekleyen” ekiplerin bayrak yarışı alanına dönüşünce Dergah Yayınları gibi taraflı ve içe kapalı olanlardan hiç farkları kalmadığını düşünüyorum.

    Her ekipte edebiyaçı, yayın evi sahibi, editörler, yayın kurulu yöneticileri, eleştiri-yorum yazarları ve medya yüzleri bir arada saf tutmuış durumda.

    “Bağımssız yargı” taleplerimizin yanı sıra her fırsatta sesimizi yükseltmeli ve “bağımsız eleştirmenler” ve “bağımsız jüriler” de istemeliyiz.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir