SEKEREK ŞİİR
iki geçit arasında durgun göz
biten her sokağın devamı bir şiir
çocuk parklarında hava basık
yakınlarda liman kokusu incir çekirdeğine
sığdı sığacak
seker üstümüzde kurşun nicelikler
koluma yetti artık diyorum
uzanıp incir ağaçlarına
mızrak gibi gererek parmaklarımı
bu kenti korkularından kurtarmak
kadınlar çantalarıyla uzaklaşır her yerden
tökezlemeye başlar içinden şarap ısmarlanan şişe
ya da sarhoşluk zaten kaynaşmış dünyanın tersiyle
kimseyi tanımadan insan soyuyla akraba çıktık
bu bir nevi engereğin başı uyutulduğundan
çatal dillerinde sahnelenen ilk kara mizah
kuyruk sokumunda başlar kekelemeler
kaç vagonludur giden trenler
pencerelerden saydığım tüm yıldızlar çelik güve
kaç güvelidir bir çelik
göğsüne çizilmiş iliksiz düğme
kaç çeliklidir bir kav mintan
yürüdükçe sokak aralarında
hangi dizeye çıkar kaldırımlar
ve güze yakın çocuk seslerinde aşiyan
kırk ikiden düşünce yaşı bir çınar
kaç yapraklıdır mezarlıklarda
şimdi ben toprak bir tümseğin altında kamburum ya
evlatlık verileceğim demir korkulukların pasına
tığın ucunda yüksünmeyen çapak
balıkçıların camlara gerdiği ağ
ve ağlara takılıp kalan kent meydanlarına
bir kapı koluna açılan dünyaya
ki burası benim dünyam
bir gece sevgilim uyurken yanımda
ayartıp boynumu ip cambazının ayaklarıyla
bilekliğine yağlı urgan ördüm
şairler radyo cızırtıları gibi kalabalık düşlerle geçti
kalemi ve sigarayı aynı elle tutarak
Yazarımızın diğer şiirlerine buradan ulaşabilirsiniz.
Sayfanın altındaki sosyal medya butonlarını kullanarak yazıyı sevdiklerinizle paylaşabilir, yorumlarınızla bize ulaşabilirsiniz.