KARANTİNA GÜNLERİ- (9)

Sevgili Günlük… Artık saymıyorum ya, işte o günlerden biri daha bitti…

Kaç gündür, Devlet büyüklerimizin vaad ettiği kolonyayla, eldiven ve  maskenin gelmesini bekliyoruz, gözümüz kargo arabasında, kulağımız site giriş güvenliğinden; ”İskender Beeey, kolonyanız geldi, gönderiyorum” tarzında gelecek mesajda…Bu kadar gecikeceğini bilseydik, evdeki üç beş eldiveni de bulaşık için harcamazdık …Gerçi Kolonyada pek sıkıntı yok, kendi kolonyamızı yapmıştık ya…Hani içersek votka limon, sürersek limon kolonyası niyetine…İşte onunla durumu idare ediyoruz şimdilik.

Dün, gazeteleri ve TV kanallarını noksansız izledikten sonra, baktık ki, ne aşı ne ilaç konusunda dişe dokunur bir ilerleme yok, kendi koronadan korunmamızı (Ben ona kısaca KKK diyorum) kendimizin sağlaması gerektiğine iyicene kanaat getirdik…

Bizim buraya yakın Dodurga Köyü var…Bakkalından “az su katılmıs süt”, “çok gezen tavuk yumurtası” filan alıyoruz…Oradan aşina, köyde mukim Hacı Hayrettin Hoca var, her türlü hastalığa karşı üfürür, ayrılanları kavuşturma, kısmet açma, büyü bozma konularında etkili muska yazardı. Korona virüsünü uzak tutan muska imalatına da başlamış. Bugün bi gidip bakalım dedik, dağ yollarından gideceğiz, pek yakalanma ihtimali yok. Gitmişken O bahsettiğim bakkaldan bulaşık makinesi parlatıcısı da alırız. Evdeki bitmiş, elzem yani, onsuz olmuyor…

Hani vardı ya,  bizim Hicabi Albayı dün resmen kaybettik. Yok yani öldü anlamda değil, sağ salim maşallah, ömrünü uzattık… Bayağı bayağı onu bildiğiniz şehirde kaybettik… Seninkisi, sabah sabah erkenden evden gizlice çık, güvenliği de atlat, otostopla şehir merkezine Ümitköye in… Çin Lokantası var, Ümitköyde meşhur, adı China Town…Eskişehirli tatar bir aile işletiyor aynen Wuhanlı, tövbe ayırt edemezsin…Başlamış lokantayı taşlamaya Hicabi amca… Olayın aslını faslını haliyle sonradan öğrendik…Bu arada bir iki cam çerçeve inmiş aşağıya…

 

Tabiatıynen, olaydan yönetimin, denetimin (denetim ben oluyorum üzerinize afiyet) haberi oldu …Hemen iki acil  arama ekibi kurduk, benim ekibe  komşumuz Yüksel beyin köpeği var Zeytin (Bu arada köpek bembeyaz, niye zeytinse adı …) onu da kattık, ufak boy bir terrier…Hicabi amcanın hırkasını koklattık, peşinden gitsin izini bulsun diye …Köpek o anda bayıldı kaldı…Bıraktık, köpeksiz ekiple dooooğru Ümitköy merkeze…

 

Bu arada ; Kırşehire şehir, Ümit Köye köy diyenin de ben aklına şey ediyim…Koca mekan, cadde cadde, sokak sokak başladık aramaya…Sonra içimizden birinin aklına geldi…Yaaa dedik nasıl olsa Hicabi amca bi vukuat yapmıştır…Karakola sorsak ya… Sorduk…Seninkisi komiseri kafaya almış, Kunuri savunmasını anlatıyor… Tam Kuzey Korelileri püskürtmeye başlamıştı ki, yalvar yakar ikna ettik eve dönmeye, alıp getirdik…Geldiğimizde Zeytin daha ayılmamıştı…Hicabi amcayı evine teslim ettik…

Diğer yandan; İki defa evinde mevlid yaparken, bir kere de metroda kaçak gezerken yakalanan, bir defa hastaneye, iki defa nezarethaneye atılan, hakkında polise mukavemetten soruşturma açılan Hacı İsmail Abi savunmasında “Ben bilinçli bir adamım” deyince İfadeyi alan komiser yardımcısı sandalyeden düşmüş gülmekten…Şimdi o da hastanenin travma bölümünde yatıyor…Kafa travmasına uğramış…

İlk bahar programlarımız külliyen iptal, yaz hepten muallak…Üçte birimiz Hollanda’ da muhasara altında… Ne onlar gelebiliyor ne biz gidebiliyoruz…İşte tam da kahve yaparken bi dalmışım ki bu düşüncelere…şu bildiğiniz Türk Kahvesi…Makinaya iki ölçek yerine ben diyim sekiz, siz diyin on ölçek kahveyi basmışım…Sonuç mu…Kahveyi ekmeğin üstüne sürüp yedik…

Demiştim ya, kebaba dönere hasret kaldık, Tavacı Recep Usta rüyama girer oldu…Sonunda çareyi bulduk, bu hafta sonu için Usta Dönerle anlaştık, bir tomar döneri hazırlayıp siteye getirecek, bizim girişte yapar yapar, hem yer hem satarız…Tabii sosyal mesafeye dikkat edicez…etmezsek olmaz, döner pahalıya patlar bize…

Bu günlük te bu kadar Sevgili Günlük, sağlıcakla kal…

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir