KARANTİNA GÜNLERİ- (12)

Sevgili günlük…

Gene beraberiz seninle hamdolsun…Bak şimdi, en son olaydan başlıyayım sana anlatmaya…

Gece yayılmış, Netflix den LİLYHAMMER seyrederken, bizim Hollanda’ daki gizli -açık ajanımız (Burçin) önce İçişleri Bakanının istifa ettiğini, sonra da istifasının kabul edilmediğini, yani biraz etmiş, biraz etmemiş olduğunu  bize whatsapp’dan rapor etti…Anlaşılan “ Dün gece hiç bir şey olmamışsa da kesin çok bi şeyler olmuş”…

Bizi pek de  ilgilendiren bir durum olmadığından diziye devam ettik…Dizi az daha komik…

Aslında dün bayağı  hareketli bir gündü…Öyle bi heyecan yaşadık ki, bak dinle sevgili günlük…

Hani bizim Hacı İsmail amca var ya…Cuma gecesi iki günlük yasağı duyunca, sen ekmek almaya gidiyom diye gecenin onbirinde evden çık…Bu arada umre pasaportunu ve Hasibe yengenin bileziklerini de bi çıkın yapıp yanına al…Saftirik Yenge sen bu duruma uyanma… Cuma, geceyarısı olmuş, yasak başlamış İsmail abi yok, Cumartesi  İsmail abi yok…Pazar sabahı beni aradılar, hani avukatım ya…Naapalım diye…Hemen Hasibe Yengeyle beraber karakola gidip kayıp bildiriminde bulunduk…Karakol amiri bizden hacı abinin resmini istedi…Adam günah diye hiç resim çektirmemiş ki…Pasaportta varmış tek vesikalık resmi, e pasaport da yanında…

Hasibe yengeyle eve döndük, eski albümleri karıştırdık, İsmail abinin bir tane sünnet fotoğrafını bulduk, Götürdüm, komiser beye bu olur mu? dedim, bana kötü kötü baktı…Neyse, dedim elimden biraz resim ciziktirmek gelir…Ben size onun robot resmini çizerim…Çizdim sonrasında…

Gerçi çizdiğim resim İsmail abiden çok Leonardo Da Vinci’nin portresine benzediyse de, olacak o kadar…Şimdi emniyet şubelerine ve hudut noktalarına gönderildi o çizdiğim resimler, isteyen resme bakar İsmail abiyi arar, isteyen çerçeveletir, sanat eseri diye duvarına asar …Benden bu kadar, gerisini bilemem…

Resim sanatı, ressamlık filan diyince sevgili günlük…Artık kulağı kesik Vangogh’dan eksik bir yanım da kalmadı…Neden dersen…Biliyorsun bize sokağa çıkma yasağı var… 3150 Törkiş lira sobelenme cezasını göze alsam bile, açık berber- kuaför yok…Na’apıyım…Bizim sitenin bahçıvanı Bahri efendi var…Çim biçer, taflan budar…Yani diyeceğim o ki, eli makas tutar…Kısaca işe eli en yatkın kişi O…Oturdum önüne, verdim bir makasla tarak…Her şey iyi gidiyodu, taaaa ki …kulak üstlerini alırken bir miktar da kulaktan alana kadar…Yani…demem o ki, benim kulak ta kesik artık, Vangogh’dan hiç bir noksanım kalmadı…

 

Hicabi amca (Hani var ya  Kore Gazisi Kunuri kahramanı albay amcamız) duymuş olayı, geçmiş olsuna geldi…Sahi Günlük sen bilmiyorsun son gelişmeleri…Hicabi amca evde bi rahat dursun, otursun diye gelin hanım ona örgü öğretmeye başlamış …Tersi, düzü, zincir çekmeyi filan kavramış, Haroşa, Selanik ve Türkan Şoray Kirpiği de çok yakında olacak…İşte, kıyamam, seninkisi Galatasaraylı olduğumu da bilir ya , bana elcağazıyla ördüğü sarı kırmızı yünden bir karantina maskesi getirmiş…Çine ilan ettiği savaş hakkında filan biraz sohbet ettik…Eski günler aklına geldi, bahçeye siper kazmaya indi…

Bu karantina günleri …Hep derim ya her şerde bir hayır vardır, bir yandan fazla kiloları verirken, harcamalardan tasarruf için de bire bir vallahi…Kebabı, döneri, pideyi kestik, dışarıda yemek yok…Öyle bin arabaya şehir içi, şehir dışı oraya buraya gitmek, saza, bara takılmak yok …Ayıptır söylemesi severiz biz gezmeyi…”Gökte eğlence var desen merdiven nerede” hesabı…Son arabamı satarken, alıcı delikanlı bir model yılına baktı aracın, bir de kilometresine, utandı da bana sormaya Fatoşa sordu; “Yenge, abim pazarlamacı mı ? diye …

Eeee bu meret suyla gitmiyor, bunun yakıtı var, bakımı var, yıkatması, iç dış kuaförü var…Bak şimdi ne oldu… 30 gündür yarım depo yakıt ööööyle duruyor…Allah tarafından, yağmur yağarsa da yıkanıyo…

Hele şimdi önümüz yaz ya…Sen bizdeki tasarruf olayını gör bak…Karantina olmasaydı en az iki otelde herşey dahile erken rezervasyon… Eee otele gidilecek ya…Biraz yenilenmek lazım…Yazlık yeni modeller de çıkacak …En azından Mayolar yenilenecek… Sen biliyon mu Zeki Trikoda bi mayo kaça sevgili günlük…Mayoyla da bitmiyor ki iş, bunun pareosu var, cıncıklı boncuklu terliği var, kirazlı üzümlü hasır şapkası var…Var da var…

Hadi Fatoşu giydirdik, ben ondan geri mi kalacam, en az bir yeni kanvas pantolon, bir yeni şort ( tişört istemez daha geçen sezondan açılmamış tişörtler var) İş Otelde de bitmez, bunun yakın koylara tekne gezisi var…Ören yerlerine kültür gezisi var… Oteldeki yemeği beğenmezsen dışarıda balıkçıda yemesi var…Yanına açılacak şarabı var, üstüne künefesi var… Dediğim gibi var da var…

Eh biz napıcaz bu korona belasından karantinada… Al Sosyete Pazarından bi eşofman altı…Gideceğin yer en fazlası Sitenin bahçesi…Çok bile… Tasarruf: asgarisinden 20 bin gayme… Avrupa seyahati konusuna ise hiiiiiç girmiyorum bile…

Kahve virüse iyi geliyormuş … Benim de kahve saatim geldi… müsaade istiyeyim artık Sevgili Günlük…Görüşürüz…

 

 

1 thoughts on “KARANTİNA GÜNLERİ- (12)/ İskender Elverdi

  1. Birsen Karaloğlu dedi ki:

    Sevgili İskender Bey,
    Gene muhteşem bir korona eleştirisi ile bizleri gülümsettiniz.
    Sağ olunuz, var olunuz.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir