KADIN ve ŞİİR

 

Hangi sözcükler birbirine bu kadar yakışır? Kadını şiir gibi görmeyenlerin, şiirden ne anladıklarını merak ederim hep. Kadın, her dizesi farklı anlamlar taşıyan uzun bir şiirdir bence. Tamamını okuyabilmek, onu tanıyabilmek için o anlamları iyi değerlendirmek gerekir. Yaşanan ayrılıkların dibinde yatan ruhsal çözümsüzlükler bu anlamların bir türlü anlaşılamamasından kaynaklanır çoğu kez. Çünkü kadın da şiir gibi anlaşılmak, anlamlandırılmak ister.

Dünya üzerinde kaç şiir yazılmışsa kadına dair, o kadar farklı kadın vardır. Her şair kendi kadınını yazmıştır şiir diye. Ve kadın şiir olup ölümsüzleşirken, şiir kadın olup güzelleşmiştir.

Şiir ve kadın denildiğinde ilk akla gelen elbette Attila İlhan’dır. O’nun yağmur giysili kadınları gerçek değil birer umutturlar:

“Ne kadınlar sevdim zaten yoktular / Yağmur giyerlerdi sonbaharla bir / Azıcık okşasam sanki çocuktular / Bıraksam korkudan gözleri sislenir/ Ne kadınlar sevdim zaten yoktular / Böyle sevmek görülmemiştir. 

Orhan Veli’nin İstanbul’a, denize ve kadına tutkusu bilinir. Bilinir de en çok hangisine tutkundur o bilinmez ! Siz bakmayın onun, “El konuşur sevişirmiş bana ne?” dediğine. Kadının yeri onun şiirinde de gönlünde de bambaşkadır. Bu yüzden de arkasından” Dedikodu” hiç eksik olmaz. Ama o, “Geç bunları anam babam, geç diyerek duymazlıktan gelir:

“Kim söylemiş beni / Süheyla’ya vurulmuşum diye? / Kim görmüş ama kim / Eleni’yi öptüğümü / Yüksekkaldırımda güpegündüz? / Melahat’i almışım da sonra / Alemdar’a gitmişim öyle mi? (…) Ya o Mualla’yı sandala atıp / Ruhumda Hicranın’ı söyletme hikayesi?”

Aslında bunları inkar etse de vesikalı yarinin yerini kimse tutamaz:

“Alnımdaki bıçak yarası / Senin yüzünden. / Tabakam senin yadigarın / ‘İki elin kanda olsa gel’ diyor / Telgrafın / Nasıl unuturum seni ben / Vesikalı yarim.”

Cemal Süreya için kadın baştan sona aşktır. “Her saç telinin içinde ayrı bir kalp çarpar.”

“Sen yüzüne sürgün olduğum kadın / Kardeşim olan gözlerini unutamadım / Çocuğum olan alnını, sevgilim olan ağzını / Dostum olan ellerini unutamadım. / Karım olan karnını, önlerini / Orospum olan yanlarını ve arkalarını / İşte bütün bunlarını, bunlarını, bunlarını / Nasıl unuturum, hiç unutamadım.” (…)

İnsanın sevdikleri en çok mahpushanede düşer aklına.

“Yokluğun cehennemin öteki adıdır / Üşüyorum, kapama gözlerini” derken Ahmed Arif, sevdiği kadının Hasretinden Prangalar Eskitmiştir.

 Nazım Hikmet içinse, görüş günlerinde beklenen sevgili geldiğinde baharı da yanında getirir sanki.

“Hoş geldin, kadınım benim, hoş geldin / Ayağını bastın odama / Kırk yıllık beton çayır çimen şimdi./ Güldün / Güller açtı penceremin demirlerinde / Ağladın / Avuçlarıma döküldü inciler /Gönlüm gibi zengin / Hürriyet gibi aydınlık oldu odam. / Hoş geldin kadınım benim, hoş geldin.”

Karanlık ve yıldızlı, mutsuz ve gamlı, aç ve nazlıdır Dağlarca’nınMadımak Toplayan Kadınlar’ı. Tanpınar’da ise akşamlar kadar büyülü ve sıcaktırlar.

Bazen, pembe dudaklı, beyaz elli, Türkiye gibi aydınlık ve güzeldirler. Bazen, saçları kadifeli ipek bir kadına dönüşürler.  Ama bu kadınlardan biri vardır ki şiir değil gerçektir. O,  üzerine yazılmış şiirlerle 2. Yeni denildiğinde şairlerle birlikte ilk akla gelendir. Cemal Süreya, Edip Cansever ve Turgut Uyar’ın şiirlerine ilham olan usta öykücü Tomris Uyar’ı, Turgut Uyar’ın o çok şey anlatan tek dizesiyle anmak istiyorum: ” Bir bozuk saattir yüreğim, hep sende durur.”

Şiirin içindeki kadın bitmez. Ama biz Ümit Yaşar’la bitirelim isterseniz, hem de en güzel aşk şiirlerinin şairinden kadınlar için yazılmış en güzel şiirle. Elbette hepimiz biliyoruz, ama ben bilmeyenler için yazmak istiyorum:

” Ben güzel gözlü kadınları severim / Bir de küçük ayaklıları, uzun boyunluları / Hem nasıl severim, öyle severim işte./ Terler avuçları kesilir solukları”

“Ben mahsun kadınları severim / Yavru ceylanca kadınları, ürkekçe / Hem nasıl severim, öyle severim işte / Bilemezsiniz, ne güzeldir öpüştükçe”

“Ben akıllı kadınları severim / Düşünen, az konuşan, çok bilen / Her yerde, her zaman nazı çekilen … Hem nasıl severim, öyle severim işte / İçimde büyük sonsuz ateşler yanmalı / Ölümüm bile o kadının elinden olmalı. ”                  

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir