Oresay Özgür DOĞAN

 

ŞİİRSEL HOPPA DOKUNUŞLAR 1

 

? Dünyanın herhangi bir yerinde hep bir Dogville var, var olacaktır, lütuflarla sökün etmiş anlam yıkımlarıyla ve sayılarla ayakta. De ki: Aynaya baktığımda kim olduğumu biliyorum. Bütün yılgınlıklarımla ve güçsüzlüğümle kendime şiirsel derecede yakınım.

 

? Acil! Şiirsel bir sempatinin tuvalinde gülümseyecek bir poz için ters ters bakan yetişkin bir kedi, birkaç kalın kitap, yarısı boş bir şarap bardağı bir de kemik çerçeveli okuma ve seyretme gözlüğü lazım.

 

? Yani o bilincin bakışı bulunca kendini aradığı yerde ve bir çığlıktan esinlenip sıkıştırınca olup biteni ve aşkı güneşlenen bir cümleye, gölgesine uzam büyütüyor. Dedim ki: Ey yılkı yüzünde dörtnala iki dirhem bir çekirdek boşluk.

 

? Artık geldiğimiz ışıklı noktada, şiirsel görünmek önemlidir ve algıya oklar fırlatılmıştır. İmzalı ödül ve etkinlik cenaze törenlerinde çığlıkla ve sevinçle katı halden sıvı hale geçer, şiiri anlamlandıran özgür irade, tarayıp şiirin saçlarını yıkım ve kaosa. Ve sırasını beklemeye başlar geceden harmanladığı düşüncesinin kaçmasından korkup benlerine çeki düzen vermiş çok yapraklı yalın ağaç.  Şimdi aklın önyargı bölümündeki kırık diyaloglardan geçiyorum. Kaybolmuş, özneyi yağmalayacak dil arayışına çıkanlar. Kesilmiş kötülük teması. Ekilmiş şiirsel tohum, büyülü sözcüklerin birlikteliği için. Yeni bir şiirin doğumu müjdelenmiş kulak çınlamasından yayılan kalabalığa.

 

? Şiirsel Litografi: Usun usa deliliği bir ince arbedede saflığını koruyup kollayarak tatlı yadsımalarla süslenmiş büyük sessizliğini ah içinde çoğaltmak için anlamın içinde anlamsızlığı arayan şairin sayfalarca yorumlanmış gün batıran kalbiyle dokuduğu o kutsal aile tarafından kendiliğindenliğinden sertifikası verilmiş hay maşallah zekâ üzerine yağlı mürekkeple işlenmiş yaratıcılığını şiirin ince eleğinden geçirmek gerekiyor veya göbek taşına yatırmak… Neyse ya! En iyisi ben kısa bir gezintiye çıkayım.

 

? Dergilerce dolup taşan ve kulağı daha şiirsel tırmalayan ciddi yaklaşımların gölgesi altında şiirsel pohpohun estetik büyüleyici salgısıyla kuruvermişiz biz bu yakınlığı, çağırmışız en canı gönülden övgü olanaklarını aramaya çıkanları.

 

? Kopya çeken hassas ve kırılgan özneleri seviyorum, yani o antibiyotik “esin” iyidir. Şair-kişiliğe şiirsel aşı yapar: Anlamsal boyutlara boyut katıp özü güçlendirir; duyumla algıyı kışkırtıp şiirsel gerilimler yaratır. Her şeyin ötesinde alkışı övgüsü de gelince şairin sevinç hızı saatte 2500 kilometreye çıkar. Edebi Astral Yolculuk’tur, işte bunun adı.

 

? Kama yuvasına girmeye görsün. Okur-şair dediğin, şiirsel derebeyliklerin gölgesi ve kuşatması altında yaşama sevdalı verimler damıtan entelektüel bir bireydir.

 

? Kör dürtüdür, dürtüp duruyor! Bir başkasının kafasında kafamı karıştırmak da hoşuma gidiyor: Şiirsel aşkınlık. Bereketli, canlı, mühürlü. Sonradan işlerden değil, doğuştan, ama farkına varılmış!

 

? Ey şair, o ev içi alışkanları ve iyilikleri geçelim, onlar keşmekeş ormanıdır tutkular dünyamızın. Veya en şahanesi “manzara algısı” diyelim. Belki boş zaman sanrısı. Tanığıyız güzel günlerin. Ki “Bir rüzgâr var sana erişen.”

 

? Nazarına kurşun döktürmüş şiirler, yazılar okudum, iç güveysiden hallice kendi dilinden çevrilmiş bir dille akışında yaşamın ve akışından ayrık, oy pusulası mühürsüz hazır kıta fakir ama gururlu milletin bilgi dağarcığına koşan.

 

Artık her defasında sözcük eritip imge döven şairler zamanın ikiyüzlü okuyucusu olarak ev içi büyümüş büyüyen korkunç yalnızlıklarla birlikte dokunuyorum artakalana, anlam arıyor bir günahın ahları. Sonra, aklıma Atta Karıncaları gibi yaşama yaşam aşılayan ve inip derinlere salgılanmış bir tutkuyla fırsatında şiirsel bilgi yarıştıran poetika sahibi kupür kupür bir tek başınalıkla şiirle yatıp, şiirle kalkan şairler geliyor. Gülümsüyor, orta yerde bir büyük keder, orta yerde bilenleriyle o karadut duygulanım çelişkileri.

 

Açmış işte perdelerini bir kaşık suda boğulanlar tiyatrosu. Ki yüksek değerlere bağlı kalarak yürüyen meşruiyeti sorgulayan yerden şiirsel ısıtmalı özürlü pişmaniyeli dostluk kardeşlik edebiyatı edebiyatların en mayhoş edebiyatıdır. İçsel ve öznel dünyasından kopuk us yürütücüdür, yıkıcı değil yapıcı, hassasiyetle hassas etiktir.

 

? Çok beğenilen ve ilgisi kıvamlı bir şair olarak ben de orta yaşlı şairlere şiirsel öğütler vermek istiyorum, sözcükler bağışladığım zavallı okuyucuya da faidesi dokunacak olan. Aile bireyleri maşallah iyisin o da olur diyorlar ama kendimden kuşku duymaya başladım.  Bu sıkıntılı durum için düş gücümü hazırlayıp, tutkumu kışkırtması ve bilincime taze kan pompalaması için her defasında benimle yüzleşmekten çekinen sevgili aynamın karşısında kendimle beş dakika konuşmaya karar verdim.

 

? Nefis şiirsel yemek tarifleri de şiire indirilen iyicil darbelerden biridir. Saf suyu düşün! Evvel zaman içindeyiz, rüzgâr anlamın kendisi… Burada her kedi kafasını terliğe sokarak saklanmaya çalışıyor. Burada birbirine hayırlı işler dileyen şairler de var!

 

? Akademik bilgisi, öncü sessizliğinin kışkırtmasıyla karşı yakada telaşlar doğuran şairin, kendi kaleminden ve sesinden şiirlerle okuyucunun barına wanted yazılması da şiir-ödül avcıları tarihinin inceliklerindendir.

 

İyi eğlenceler dolsun. Sonra heybede kitaplı lunaparklar % 50 indirimli şiirsel zevk ve hissetme biçimleri, uygun söze ekmek bandıran raf tilkileri, gezinti duraklarında gülümseyen flâneur mühürlü mühürsüzler, şiirsel sansürler… Bu buluşmaya da hayırlı işler diliyorum.

 

Sonra zamanın ruhunu pelerini yapmış, kamusallaşmış bir fêdâkârlıklâ (Daha fazla anlam yüklemek için şapka sayısını artırdım.) şiirin bozkırında at süren deneyim ve sezgiye nişan şiir-insanlar. Kalemi ve taburesiyle konuşan şiirin süvarileri ve serüvencileri. Bu manzaranın da kandilini kutluyorum. Bugün pazar! Bu yol denize çıkar mı? Çıkar?

 

? Farkında değilim ama yine bir şiirsellikle dokunuvermişim yaşama, insanın insana güzelliğine. Birbirlerini çelişkileriyle birlikte yıpratan şairleri, okuyucuları da almışım düz okumaya da elverişli yazımın içine.  Kıyıya çekmeye çalışmışım susarak çoğalanları, diğerinin imgesiyle gülümseyen düşsel kuşkuyu, oluşumun avlusunda çarka meyilli sürgünleri. Galiba anlam yığılması demeliyim bu seslenişe. “Küçük Güzeldir!” işte!

 

? Ah ben, kendime dürüst davrandığım zamanlarda kötü niyetli yazılar yazdım, insanları üzdüm.  Gülümse ey yalnız işte herkesin yüzünden akıyor öznenin o yok edilemez bireyselliği. Ah, bu kurgulanmış akşamların tadına doyum olmuyor.

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir