Cesur Yürek Rıfat Ilgaz’ın Anısına Saygıyla

Rıfat Ilgaz her şeyden önce bu toplumda yetişen önemli öncü şairdir. Gülmece özelliğini kullanarak,  toplumcu görüşlerini ve eleştirilerini aktardığı başta Hababam Sınıfı olmak üzere unutulmaz öyküler yazmıştır. Sadece toplumcu düşüncelerini değil, memleketi olan Kastamonu yöresini ve baba ocağı Cide’yi de başköşeye koyduğu hâlâ zevkle okunan romanlar yazmıştır. En çok da çocuklar için yazarken mutlu olmuştur.

Büyük Ozan Okutmak Üzerine adlı şiirinde çocuklara şöyle seslenir:

Sınıfın ozanıyım mimli

Hababam Sınıfı’nın yazarıyım ünlü

Kim ne derse desin, çocuklar için yazdım hep.

İki iş tuttum ömür boyu köklü.

Çocukları okutmaktı ilk işim.

İkincisi,

Yazdıklarımı çocuklara okutmak.

 

Ailesinin nüfus kütüğünde doğum tarihi 7 Mayıs 1911 olarak kayıtlı olsa da, sevgili Rıfat Ilgaz annesinin hatıralarına güvenerek, Şubat 1910’da doğduğuna inanıyordu.

Yazar Afet Ilgaz’la olan evliliğinden doğan müzisyen ve sinema yazarı kızı Defne Ilgaz, bu yazının sonundaki okuma önerisi listesine eklediğim duygulu yazısında “Kapana Kısılmış Dev” olarak tanımladığı babasının  beş kez evlendiğini söylüyor. Ancak tüm biyografilerinde Rıfat Ilgaz’ın üç kez evlendiği ve bu evliliklerinden üçü kız, toplam dört çocuk babası olduğu belirtilmektedir.

Rıfat Ilgaz Usta, babasını erken yaşlarda kaybedince lise eğitimini yarıda bırakmak zorunda kalmış ve yatılı Muallim Mektebine devam etmiştir. İlkokul öğretmeni olarak çalıştığı yıllarda tüberküloza yakalandığı için neredeyse tüm ömrü boyunca Heybeliada Sanatoryumundan başlayarak, nerdeyse ülkedeki tüm sanatoryumlarda tedavi görmüştür.

Çanakkale savaşında şehit olan ağabeyi ile ilgili bir hatırasını kısaca anlatmak istiyorum: Çanakkale Savaşı’ndan yaralanan ağabeyi evine gönderilmiştir ama asker ağabey yarası kapanınca yeniden cepheye dönmek üzere hazırlanırken küçük Rıfat’a “ceketim asılıyken düğmeleriyle oynadığını gördüm”  diyerek ve bir düğmesini kopararak,  kardeşine verir ve “al baktıkça beni hatırla” der. Çanakkale Savaşı’ndan o küçük çocuğun elinde ağabeyinin bıraktığı ”o tek düğme kalmış, ağabeyi geri dönememişti.

Rıfat Öğretmen okumaktan hiç vazgeçmemiş, Ankara’da öğretmenlik yaparken bir yandan Gazi Eğitim Enstitüsü Türkçe Öğretmenliği bölümünde okuyarak, ortaokul Türkçe öğretmeni olmuştur.

İlk gençliğinden itibaren çile çekmek yaşamının ayrılmaz bir parçası olmuştur. Yaşamı acılar, hastalıklar, soruşturmalar,  mahkemeler, hapishaneler, sürgünler, kayıplar, yasaklamalar içinde geçmiş olan büyük Usta hiç yılmamış, her seferinde başını kaldırmış ve inandığı yolda yürümeye devam etmiştir.

Hababam Sınıfıdenildiğinde ülkemiz insanının büyük çoğunluğunun aklına hemen Kemal Sunal, Münir Özkul ve diğer oyuncuklar gelmektedir. “Hababam Sınıfı” denilince önce Rıfat Ilgaz’ı hatırlayan okurlarına buradan selam göndermek isterim.

Hababam Sınıfı ilk kez 1956 yılında İlhan Selçuk’un çıkardığı Dolmuş dergisinde bir hikâye serisi olarak bölümler halinde yayınlanmıştı. Rıfat Ilgaz bu hikâyelerinde sakıncalı görülerek bir soruşturmaya uğramamak için “Stepne” adını kullanmak zorunda kalmıştı. Rıfat Ilgaz bu yazıları toplayarak, kendi adıyla roman olarak yayınladığında onun yazdığına inanmayanlar olmuştu.

Tam adı Mehmet Rıfat Ilgaz olan yazarımız, bir dönem siyasi kovuşturmalara karşı bir önlem olarak yazılarını Mehmet Rıfat adıyla yayınlamıştır.

1944 yılında yayınlanan ikinci şiir kitabı Sınıf yasaklanmış, Rıfat Ilgaz 6 ay hapisle cezalandırılmıştır. Bu dönemde yaşadıklarını 1974 yılında yayınladığı bir çeşit anı-roman olan Karartma Geceleri adlı kitabında anlatmıştır.

Bir zamanlar toplatılan Karartma Geceleri eseri 2004 yılında 100 Temel Eser listesine girmiştir.

Yusuf Kurçenli tarafından sinemaya da uyarlanmış olan Karartma Geceleri filminin başrol oyuncusu Tarık Akan’dır.

Bu ülkenin yazar ve şairlerine, sanatçılarına yapmış olduğu ayıplar, kıyımlar saymakla bitecek gibi değildir.

Yaşadıkça (1947) ve Devam (1953) adlı şiir kitapları da yasaklanmış ve toplatılmıştır. Yaşamı boyunca çeşitli vesilelerle toplam 5,5 yıl hapis yatmıştır. Özellikle dergicilik yaptığı dönemde ömrü mahkeme koridorlarında geçmiştir.  Hapse düşünce öğretmenlikle ilişkisi kesilen Rıfat Ilgaz, gazete ve dergilere yazı yazarak, dergilerde yöneticilik yaparak yaşamını sürdürmüştür.

Rıfat Ilgaz, 1940’ların toplumcu yazarları ile birlikte aynı dergilerde yazılar yazmıştır. Nazım Hikmet’in başı çektiği toplumcu edebiyat akımında yol arkadaşları Sabahattin Ali, Aziz Nesin, Ömer Faruk Toprak, Hasan İzzettin Dinamo’dur.

Sonradan Fedailer Mangası olarak anılacak bir grup aydın, sürekli kapatılan dergilerin yerine hemen bir yenisini çıkarmakta ve yılmadan, bıkıp usanmadan toplumcu görüşlerini anlatan şiirler, öyküler yayınlamaya devam etmektedir.

Bu dönemde özellikle Sabahattin Ali ve Aziz Nesin ile birlikte çıkardıkları Markopaşa, Türk siyasi edebiyat tarihinde çok önemli bir yere sahiptir. Mizah yoluyla ülkedeki gidişatı eleştiren yazılara yer veren yayın kısa sürede büyük ilgi toplamıştı. Dergileri sakıncalı bulunup, kapatıldıkça Hür Markopaşa, Yedi-Sekiz Paşa gibi başka isimlerle yeniden yayınlıyorlardı.

1940’ların bu ünlü kuşağı 1961 Anayasası ile biraz olsun nefes almış, yazılarını kendi isimleri ile yayınlama olanağı bulmuşlardır.

Edebiyat yaşamı şiirle başlayan, şiirleri çok sevilen Rıfat Ilgaz’ın öykülerinde ise mizah öne çıkmakta, şiirlerinde olduğu gibi toplumcu bakış açısıyla kaleme aldığı öykülerinde sistem eleştirilmekte, yapılan yanlış işlere, bozulan, yozlaşan hususlara mizahi bir dille dikkat çekilmektedir.

Rıfat Ilgaz’ın şiir kitapları şunlardır. Yarenlik (1943), Sınıf (1944), Yaşadıkça (1947), Devam (1953), Üsküdar’da Sabah Oldu (1954), Soluk Soluğa (1962), Karakılçık (1969), Uzak Değil (1971), Güvercinim Uyur mu (1974), Kulağımız Kirişte (1983), Ocak Katırı Alagöz (1987), Bütün Şiirleri-9 cilt olarak (1983), Bütün Şiirleri: 1927-1991 (2004)

Rıfat Ilgaz çok yakışıklı bir erkektir. Karısı Afet Ilgaz’ın aşkını kızları Defne’nin anlatısından öğreniyoruz.  Muhafazakâr milliyetçi bir görüşe sahip olan emekli emniyet amiri kayınpederi Ilgaz’dan sadece 3 yaş büyüktür. Birlikte oldukları dönemde asla aralarında bir tartışma çıkmamış, Küçükçekmece gölüne bakan evlerinin balkonunda akşamları rakı bardaklarını tokuşturmuşlardır. Yazarımız ne siyasi görüşünden, ne de duruşundan asla taviz vermemiş, tüm hayatını apaçık, gururla ve korkusuzca yaşamıştır.

Afet Ilgaz ile evli olduğu dönemde, 1971’de birlikte Sınıf Yayınları’nı kurarlar. Ayrıldıktan sonra Afet Ilgaz’ın siyasi çizgisinde değişiklik olur ve İslamcı çizgiye yaklaşır.

Rıfat Ilgaz,  Hababam Sınıfı adlı eserinin Ertem Eğilmez tarafından sinemaya aktarılmasından hiç memnun kalmamıştır. Senaryoyu hiç beğenmemiş, toplumsal eleştirilerin yok edilerek, salt gülmeceye dönüştürülmüş olmasını içine sindirememiştir.  Yedi ayrı filme konu olan bu ölümsüz eserinden tek kuruş telif hakkı alamamıştır. Oğlu Aydın Ilgaz uzun uğraşılardan sonra babasının telif haklarının ödenmesini sağlayabilmiştir.

Yetmişli yıllarda roman yazmaya yoğunlaşan Rıfat Ilgaz’ın romanları şunlardır:  Hababam Sınıfı (1957), Pijamalılar (Bizim Koğuş) (1959), Karadeniz’in Kıyıcığında (1969), Halime Kaptan (1972), Meşrutiyet Kıraathanesi (1974), Karartma Geceleri (1974),  Sarı Yazma (1976), Yıldız Karayel (1981), Apartıman Çocukları (1984), Hoca Nasrettin ve Çömezleri (1984) ve Hababam Sınıfı İcraatın İçinde (1987).

Rıfat Ilgaz son döneminde ise anılarına ve çocuk edebiyatına odaklanmıştır. Özellikle Bacaksız serisi çok sevilmiş, pek çok çocuk Bacaksız’ın maceraları ile okuma zevki edinmiştir.

Yazarın çocuk edebiyatı dalındaki yapıtları şunlardır: Bacaksız Kamyon Sürücüsü, Bacaksız Okulda, Bacaksız Paralı Atlet, Bacaksız Tatil Köyünde, Bacaksız Sigara Kaçakçısı, Öksüz Civciv, Küçükçekmece Okyanusu, Cankurtaran Yılmaz, Kumdan Betona, Çocuk Bahçesi (Şiir).

Romanlarında doğup büyüdüğü Kastamonu ve yöresinden çokça söz eden, öz yaşam öyküsünden yansımalar bulunan büyük Usta, 1974 yılında emekli olduktan sonra doğum yeri olan Cide’ye yerleşir.

Burada çeşitli sosyal faaliyetlerde görev alır. Cide’nin sorunlarını ele alan piyesler yazar, Halkevinin tiyatro sahnesinin yapılmasını sağlar, Cideli çocuklara ve gençlere tiyatro oyunları oynatır. Zamanın Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Deniz Baykal’a Pelit Ovası’ndan çıkarılan kömürlerden numune yollayarak limana kömür boşaltma tesisinin yapılmasına önayak olur. Cidelinin bir zamanlar geçim kaynağı olan, Cide bezi üretimini canlandırmak için Ziraat Bankası’na kredi başvurusunda bulunur. Tavan aralarına kaldırılan, dokuma tezgâhlarının çalışır hale gelmesi için uğraşır. Cideli balıkçıların kooperatifleşmesi çalışmalarını başlatır. Cide’de çokça bulunan defne ağacının yaprağının değerlendirilmesi için bile girişimde bulunur. Cide motorlu taşıyıcılar kooperatifinin kurulmasına da öncülük eder.

Ancak 12 Eylül 1980’den sonra huzuru bozulur. Tehditler alır, hatta bir gün yaşadığı evin karşısındaki binaya bir pankart asılır. Pankartta  “oturduğu evden atılmazsa, evin taranacağı” yazılıdır. Koca dev bu saldırılara pabuç bırakmaz, oğlu Aydın ile birlikte balkonda masa kurarak, rakı içerler.

Ardından bu ülkenin ayıbı olarak edebiyat tarihimize kara sayfa olarak geçen bir olay yaşanır. 28 Mayıs 1981 gecesi,  yetmiş yaşındaki Rıfat Ilgaz tam da Yıldız Karayel romanını yazmaktayken gözaltına alınır. Gözleri bağlanarak ve zincirlenerek merkeze kadar olan 5 km’lik yol yürütülen yazar, Kastamonu, Et Balık Kurumu mezbahasından bozma hapishaneye konur. Doktor muayenesi isteyerek hastalığını kanıtlayınca jandarma tarafından Ballıdağ Sanatoryumuna yatırılır. Rıfat Ilgaz Hoca, serbest bırakıldıktan sonra, yayıncı oğlu Aydın Ilgaz ile birlikte yaşamak üzere İstanbul’a taşınır.

Sarı Yazma adlı romanında  “Cide, doğduğum eşsiz, benzersiz memleket. Ne iyi etmiş de anam beni bu cana yakın memlekette doğurmuş! Her şeyimi yitirdiğim günlerde Cide’nin belleğimin duvarlarına yansıyan görünümü ile dirilir, yaşama gücümü tazelerdim” diyen Rıfat Ilgaz, ölümünün üzerinden geçen yirmi sekiz yıla rağmen hâlâ Cide’nin gelişimine katkı sağlamaktadır.

1995 yılından bu yana Cide Belediyesi tarafından her yıl temmuz ayında Rıfat Ilgaz Sarı Yazma Kültür ve Sanat Festivali düzenlenmektedir. Bu yıl 2 Temmuz 2021 tarihinde 26. kez düzenlenecek olan festival son iki yıldır pandemi nedeniyle yarım günlük bir etkinlik olarak gerçekleşmektedir.

Festivalle ilgili ayrıntılara bu linkten ulaşmak mümkündür. https://festivall.com.tr/cide-rifat-ilgaz-sari-yazma-kultur-ve-sanat-festivali

Rıfat Ilgaz’ın doğduğu ev Cide Belediyesi tarafından aslına uygun olarak yeniden yapılarak, 12. Rıfat Ilgaz Sarı Yazma Kültür ve Sanat Festivali sırasında, 6 Temmuz 2007 tarihinde Rıfat Ilgaz Kültür ve Sanat Evi olarak açılmıştır. Bu müze evde yazarın kullandığı eşyalar ve fotoğrafları sergilenmekte, kitapları satılmaktadır. Cide’ye tatile gidenler tarafından ziyaret edilen bu müze ev,  Cide’nin sosyal ve kültürel yaşamına büyük değer katmıştır.

2004 yılı haziranında bir hafta sonu Ankara Üniversitesi Mezunlarından oluşan güzide bir grupla Dr. Fatih Müderrisoğlu’nun rehberliğinde Cide’yi ziyaret etmiştik. Tertemiz sahillinde serin denize girmiş, salaş bir balıkçıda hayatımın en lezzetli balıklarını yemiştik. Rehber Hocamız dönüş yolunda yıkık dökük mezbelelik bir binanın önünde “Rıfat Ilgaz’ın doğduğu ev olduğunu” söyleyerek, otobüsümüzü durdurmuştu. Hemen otobüsten atlamış, ağlayarak bu yıkıntının birkaç fotoğrafını çekmiş, akşam alacasında Ankara’ya dönene kadar, evlatlarının değerini bilmemekte direnen yöneticilere içimden söylenmeye devam etmiştim.  Sonraki yıllarda bu yıkıntıdan bir müze-ev yaratan Cide Belediyesi’ni bu satırlar aracılığıyla kutluyorum.

Rıfat Ilgaz’ın aldığı edebiyat ödülleri şunlardır: 1982 yılında “Yıldız Karayel” ile hem Madaralı Roman Ödülü, hem de Orhan Kemal Roman Armağanı, 1987 yılında “Ocak Katırı Alagöz” ile Ömer Faruk Toprak Şiir Ödülü, 1993 Edebiyatçılar Derneği Onur Ödülü.

Ne dersiniz? Sanatçılarımızın kıymetini galiba ölümlerine 5 kala ya da öldükten sonra anlayabilen bir toplumuz.

İzninizle büyük ustanın Vikipedia’da yayınlanmakta olan ve oğlu Aydın Ilgaz tarafından kaleme alındığını düşündüğüm özgeçmişinden bir bölüm paylaşmak istiyorum: 1980’li yıllarının çoğunu panellerde ve imza günlerinde geçiren Rıfat Ilgaz için 1990’li yıllar ise “plaketler” dönemi oldu.

Rıfat Ilgaz’ın yazmış olduğu eserlerin oğlu Aydın Ilgaz ile birlikte kurdukları Çınar Yayınları tarafından basılmaya devam etmekte olduğunu da bu arada belirtmeliyim.

2 Temmuz 1993’de Sivas’ta Madımak Oteli yangınında başta yakın dostu Asım Bezirci olmak üzere çok sayıda insanın ölümüne çok üzülen Mehmet Rıfat Ilgaz, bu kara olaydan 5 gün sonra, 7 Temmuz 1993‘te evinde ölmüş ve Zincirlikuyu Mezarlığı’na, arkadaşı Asım Bezirci’nin yanına defnedilmiştir.

Büyük Ustamıza, Korkusuz Dev’e veda etmeden önce öykü kitaplarının da adlarını sıralayarak, onca siyasi baskıya, sürgüne,  mahkûmiyete göğüs gererek, çok uzun yıllar verem hastalığı çekmesine rağmen, nasıl üretken ve verimli bir insan olduğunu hep birlikte bir kez daha hatırlayalım.

Rıfat Ilgaz’ın öykü kitapları şunlardır:  Radarın Anahtarı (1957), Don Kişot İstanbul’da (1957), Kesmeli Bunları (1962), Nerde O Eski Usturalar (1962), Saksağanın Kuyruğu (1962),  Şevket Ustanın Kedisi (1965), Garibin Horozu (1969), Altın Ekicisi (1972), Palavra-Don Kişot (1972), Tuh Sana (1972), Çatal Matal Kaç Çatal (1972), Bunadı Bu Adam (1972), Keş (1972), Al Atını (1972), Hababam Sınıfı Uyanıyor (1972), Hababam Sınıfı Baskında (1972), Hababam Sınıfı Sınıfta Kaldı (1972), Rüşvetin Alamancası (1982), Sosyal Kadınlar Partisi (1983), Çalış Osman Çiftlik Senin (1983), Şeker Kutusu (1990).

Yaşadığı uzun yıllar boyunca yönetici sınıf tarafından göz ardı edilen, kıymeti bilinmeyen usta yazar Rıfat Ilgaz’ın adı şimdilerde yaşatılmağa çalışılmaktadır. Kastamonu’da, eskiden oturduğu sokağa 2 Mayıs 1991’de adı verilmiştir. Cide’deki bir caddenin adı Rıfat Ilgaz Caddesi yapılırken, belediye parkına da Hababam Sınıfı Parkı adı verilmiştir.

Ömrünün son döneminde oğlu ile birlikte oturduğu İstanbul-Ataköy’de bir bulvar da Rıfat Ilgaz adını taşımaktadır. Bakırköy-İncirli’de adını taşıyan bir kütüphane bulunmaktadır.

10-12 Mayıs 2006’da Ankara Üniversitesi, Kastamonu Meslek Yüksek Okulu’nda Rıfat Ilgaz Sempozyumu düzenlenmiştir.

21 Ekim 2008 Kastamonu Üniversitesi Cide Rıfat Ilgaz Meslek Yüksekokulu açılmıştır.

Rıfat Ilgaz’ın doğum günü nedeniyle hazırladığımız bu saygı duruşu yazısı Usta’nın 19 Kasım 1991‘de yazmış olduğu son şiirle bitirelim:

Son Şiirim

Elim eline değsin

Isıtayım üşüdüyse

Boşa gitmesin son sıcaklığım

 

Doğum gününüz kutlu olsun Büyük Usta.

Cesur Yürek Rıfat Ilgaz’ın anısına saygıyla.

 

Birsen Karaloğlu

 

Okuma Önerileri:

http://www.sabitfikir.com/dosyalar/hasta-ruhlu-yazardan-edebi-acidan-degersiz-bir-kitap-sinif#.TlP2Te07IRg.twitter

https://www.gazeteduvar.com.tr/kitap/2020/05/08/aydin-ilgaz-babasi-rifat-ilgazi-anlatti-babami-4-5-yasimdan-itibaren-hapishane-ve-hastane-kapilarinda-hatirliyorum

https://www.aydinlik.com.tr/kapana-kisilmis-dev-ben-de-kizi-defne-ozgurluk-meydani-temmuz-2018#1

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir