Ay Işığında Söğüt Bülbülü

Dört yavrusunu yaz aylarında Avrupa’nın derin ormanlarında büyütmüştü söğüt bülbülü. Şimdi hepsi tek başlarına Afrika’daki kışlık yaşam alanlarına doğru göç ediyorlardı. Ay yusyuvarlaktı o gece, ışıl ışıl. Karanlıkta önce aya baktı söğüt bülbülü, gideceği yönü biliyordu. Geçen yıl da aynı rotayı izlemiş, güneydeki vatanına sağ salim ulaşmıştı. İnce sarı tüylü kanatlarını hızla çırptı, gördüğünün ay değil de yansıması olduğunu anladığında artık çok geçti. Yapımı yeni bitmiş bir gökdelenin ay ışığını yansıtan cam yüzeyine şiddetle çarptı başını…

Başı öne eğik, ayağını sürüyerek işe giderken gördü onu. Yerde yatan minik bir kuş, bir söğüt bülbülü. Kimse farkında değildi onun. Küçücük bir kuş dikkatini çekmiyordu hiç kimsenin. Göç yolunun üstüne her yıl yenisi dikilen yüksek binaların, onun gibi kaç kuşun hayatına son verdiğini kimse bilmiyordu. Kendilerinin yaşayan birer ölü olduklarının farkında değillerken, bir kuşun ölümünü nasıl fark edebileceklerdi? Bir kuşa baktı, bir saatine, saniyeler hızla işliyor, bir an evvel girişte kartını basması gerekiyordu. Kapıya doğru seğirtti hızlıca, binadan içeri girdi. O da kafeste bir kuş, plazada bir çalışan, ona verilen değer belki bir kuşunki kadar. Özgür, sosyal medyada gezginlerin takipçisiydi. Kahvesini içerken Afrika gezgininin ilk paylaşımını beğendi. Bir gün o da gidecekti. Banka kredisinin son taksitini ödediği gün istifasını verecekti. Şimdi toplantıya hazırlanmalıydı. Bilgisayarını açtı. Ekranında duvar kağıdı.  Afrika savanları….

Ayşegül Gezgin

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir