BU DÜNYAYI PERİŞAN ETMEYECEK KADAR MERHAMETSİZ DEĞİLİM

Doyumsuz şehveti yüzünden saygınlığını yitiren göksel bir mahlûkun inlemesi geliyor geceden ve yalnızlığın evlatları dolanıyor etrafta.

“Zor zamanlar geçirmezsen insan doğasına dair bir şeyler öğrenemezsin,” diyen melek, bir cam gibi kırıyorsun kalbimi.
Çay koyacağım ocağa…
Çaydanlığı dolduran suya bakarken aklıma takılıyor. Bir şeyi, bir şey yapan nedir?..

O, nedir?
Gözlerimi yumuyorum. Üzgün kara saçların rüzgârla dalgalanıyor. Güzel ve narin yüzün yalnızlıkla sarmalanmış, görüyorum.

Adım, Ari Ben-Zion ve bilinçli eşitsizlik yaratanların kanıyla sarhoş olsun istiyorum ellerim.
Yüzümün her santimini şefkatle öpen bir kadın gibisin gece ve kızların ne güzel…

Regulus, Denebola, Leonis yıldızları, Satürn’ün uydusu Enseladus!

Adım, Ari Ben-Zion ve altının imgesel olanı katletmesine estetik bir ruh daha ne kadar razı olabilir, bilmiyorum.
Çayım demlendi…
Âşıkların terli bedenleri birbirlerinin üzerinde… Ne trajik bir görkem.
Başıboşlara ve talihsizlere nazik ol lütfen, melek. Karanlık gözlerin şüpheyle titrese de.
Çayımı tazeliyorum…

Adım, Ari Ben-Zion ve acımasız güzelliğini istiyorum dünyanın ve duman ve kül oluyor bulduğum,                                      Tatlı William Çiçeğim gülümserken bana.
Dinle, küçük aziz İkbal Masih!..

Bak, bir horoz ötüyor geceden sıkılmış. Sana selam gönderiyoruz.
Her şey sükûnete erecek bilinçdışı soylu bir şekilde geri döndüğünde, inan.

Adım, Ari Ben-Zion ve insanın bilmediğini arıyorum.
Çayım bitti.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir