VAHŞİ DOĞA

Bu hale nasıl geldik? Günlerdir kurcalıyor aklımı… Konuşayım dedim, sustun. Anlamaya çalıştım geri çekildin. Ve artık sona yaklaşıyoruz. Şu an için yanımdasın. Ama bir o kadar uzakta. Elini tutmak istiyorum, geri çekiyorsun. Bakışların desem, sanki buzdan yapılmış. Öyle, baktı mı içimi ısıtan bakışların yok artık.

Hâkim önündeki dosyaya bakıyor, biz ise onun ağzından çıkacak tek bir söze. İstiyorum ki,

”Çocuklar emin misiniz?  Daha gençsiniz, çocuğunuz da henüz çok küçük, biraz daha düşünseniz?” Keşke dese… Keşke böyle bitmese.

”Kızım, sen Adnan Koçar’dan boşanmak istediğini bildirmişsin?”

” Evet Hakim Bey…”

” Oğlum sen de Eda  Koçar’dan boşanmak istiyor musun?”

Son kez bakıyorum gözlerinin içine. Kafasını öne eğiyor, kaçırıyor gözlerini benden. Çünkü biliyor bir kez baksa, umut dolacak içi. Yutkunup bakıyorum hâkimin gözlerinin içine.

” Evet istiyorum Hakim Bey…”

Tek bir cümle ile sona erdiriyorum her şeyi. Peki, gerçekten bitecek mi? İçim yangın yeri.  Ağlamak istiyorum. Akmıyor gözyaşlarım.

İki yıl evvel başladı aslında bu tavırlar.  Bambaşka biri oldun çıktın. Daha bir alıngan oldun. Her bir hareketime, her bir sözüme, başka başka anlamlar yüklemeye başladın.  Bazen günlerce konuşmadın. Benim gibi sabırlı insanı bile çileden çıkardın. Kavgasız, gürültüsüz tek bir günümüz bile geçmiyordu artık. Ve bir ay önce son sözü söyledin.

”Ayrılmak istiyorum..”

”Peki ama niye?”

”Görmüyor musun?’ diyerek ağlamaya başladın.

” Anlaşamıyoruz işte! Her günümüz ayrı kavga. Boşanalım bitsin gitsin.”

Elim ayağım tutuldu o an.  Kaç defa yalvardım, olur mu dedim. Yapma dedim. Beş yaşımdaki çocuğumuz için sabret dedim.  Ama dinlemedin. Kararlıydın. Çıkaracaktın beni hayatından.

Şu an adliye dışındayız… Ardından bakıp duruyorum. Kızım Yağmur tutmuş elinden, gidiyorsunuz.  Yağmur masumca el sallıyor. Zümrüt yeşili gözlerinin içi gülüyor, habersiz her şeyden. Eski günlerimiz geliyor aklıma. Sevdamız, sözlerimiz. Herkes tarafından örnek gösterilişimiz. Bitti mi her şey? Gömleğimin cebinden sigara çıkarıp yakıyorum gidişinin ardından. Sigarama adliyenin yanındaki kafeden duyulan Cat Stevens şarkısı eşlik ediyor.

”Oh bebeğim bu dünya vahşidir.

Bir gülümseme ile geçinmek çok zor.

Oh bebeğim bu dünya vahşidir.

Seni her zaman küçük bir kız olarak hatırlayacağım.”

En sevdiğim şarkı ayrılık şarkım oluyor. Şansa bakar mısınız?  Ve en sevdiğim şarkı akacak olan gözyaşlarımın habercisi. Biliyorum bunun dönüşü yok artık. Hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. Farkındayım. İçimdeki yara hiç bir zaman kapanmayacak. Ölüm canımızı alana dek, kanayacak, kanayacak, kanayacak!

Adliyenin yan sokağındaki silah mağazasına doğru son kez, ağır adımlarla yürüyorum.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir