NADA, BUMİ VE LOİ’NİN TUHAF MACERASI
Bir varmış bir yokmuş. Derin denizlerin okyanusa dönüştüğü müthiş bir su dünyasının içinde binlerce renkli, farklı canlı yaşarmış. Yüzeye vuran parlak ışıkların altında morların, kırmızıların, yeşillerin, turuncuların ve sarıların en canlı tonlarının görüldüğü harikulade bir su altı diyarı varmış. En nadide su altı bitkileri ve canlıları bu dünyada birlikte yaşarlarmış. Bu nadide canlıların bir kısmı çok tehlikeliymiş. Ürkütücü bir çekiciliğe sahip okyanus sakinlerinin yaşadığı bu diyarda bir de oldukça yaramaz bir kambur balina olan Bumi yaşamaktaymış.
Bumi tüm gün gidebildiği en uzak yerlere yüzer, yeni kuytu yerler keşfetmeye bayılırmış. Öyle ki bazen zamanın farkına varamaz ve geri dönerken çok yorulurmuş. Bu diyar birçok balina çeşidinin birlikte yaşadığı ve dost olduğu bir diyarmış. Bumi’nin yaramazlıkta ondan geri kalmayan bir de arkadaşı varmış. Yavru bir beyaz balina olan Nada en az Bumi kadar haylaz ve meraklı bir balinaymış. Nada Bumi’ye göre daha atik ve heyecanlı bir yaradılışa sahipmiş.
Nada ve Bumi tam bir takım halinde hareket ederlermiş. Nada’nın atikliği ve heyecanlılığı Bumi’nin ise oldukça güçlü bir bedeni varmış. Bazen bu güçlerin birleşimi bir kayayı yerinden oynatırken bazen de daha önce hiç tanışmadıkları ama çok da tehlikeli olabilecek farklı deniz canlılarına yaklaşmaları için onlara cesaret verirmiş. Birlikte çokça eğlenen iki kafadar çoğu zaman da tek başlarına keşfe çıkıp daha sonra gördüklerini birbirlerine aktarırlarmış.
Birlikte uzak diyarları araştırmaya pek meraklı bu iki haylaz bir gün yine sözleşerek buluşmuşlar. O kadar uzun yüzmüşler o kadar çok yüzmüşler ki antik bir su altı kenti bulmuşlar. Bu antik su alı kenti çok katmanlı bir yapıya sahipmiş. Sonu gelmeyecek gibi hissettiren merdivenler, birbirinden büyük, tek parça insan heykelleri çıkmış karşılarına. Daha önce hiç rastlamadıkları kadar yoğun yeleleri, büyük bir ağzı ve dişleri olan, neredeyse bir balina kadar büyük, dört ayaklı bir hayvan heykeli görmüşler. Merakları iyice kabaran iki kafadar birbirlerinden ayrılarak bu antik şehri gezmeye devam etmişler.
Nada antik şehrin güneyine doğru yüzmeye ve şehrin derinliklerine girmeye başlamış. Bumi ise batıya doğru yüzmüş ve şehrin bu cephesini keşfe çıkmış. Kendi diyarlarında hiç olmayan o kadar çok yabancı varlık görüyorlarmış ki iyiden iyiye kafaları karışmış.
Birbirlerini göremeyecekleri ve duymayacakları bir mesafedelermiş. Tam o sırada dikkatini çok parlak kırmızı bir taş çeken Bumi hızla oraya yaklaşmış. Yarısı kumun altında kalan bu kırmızı taşı öylesine merak etmiş ki onu burnu ile çıkarmaya çalışmış. Ama meğer bu taş bir tuzakmış ve Bumi’nin üstüne bir kapan inivermiş. İri dişleri olan bir ağa benzeyen bu kapan Bumi’nin hareket etmesine engel oluyormuş.
O sırada ondan çok uzakta olan arkadaşı Nada’ya sesini duyurmaya çalışan Bumi çok yorulmuş. Ne kadar süredir ona seslenmeye ve tuzağa düştüğünü haber vermeye çalıştığını bilemez bir halde iyice bitkin düşmüş. Tam bu sırada Nada Bumi’nin uzun süredir ortalarda olmadığını fark etmiş ve onu armaya başlamış. Neredeyse tüm antik şehri dolaşan ama bir türlü Bumi’yi bulamayan Nada korkmaya ve endişelenmeye başladığı sırada bir takım tuhaf sesler duymuş.
Sese doğru ilerleyen Nada yavru bir köpek balığının bir şeyleri kemirdiğini görmüş. Tam başıma bela olmadan uzaklaşayım diye içinden geçirirken köpek balığının kemirdiği ağlar arkasında bitkin yatan Bumi’yi fark etmiş. Bumi’nin köpek balığının tuzağına düştüğünü zanneden Nada çok öfkelenmiş. Ama o Bumi kadar güçlü değilmiş, tek başına yavru da olsa bir köpek balığıyla çarpışamayacağını düşünmüş. Bir yardım bulmam şart ama ne diye geçirmiş içinden. Diyarlarından çok uzaktalarmış, ayrıca Nada kendini oldukça acıkmış ve yorgun hissediyormuş. Bu durumda arkadaşını nasıl kurtaracağını telaş içinde düşünmeye başlamış.
Bumi ağların arasında yavaş yavaş uyanmaya başlamış. Onun düştüğü tuzağı kemiren köpek balığı yavrusunu hayal meyal gören Bumi bir gayretle gücünü toplayarak ona doğru yanaşmış. Köpek balığı yavrusu ağları kemirmeyi bırakıp oldukça sevecen bir sesle “Merhaba dostum, seni keskin dişlerimin yardımıyla buradan çıkaracağım korkma olur mu?” demiş. Bumi artık biraz daha kendine gelmiş bir halde “Merhaba dostum beni nasıl buldun ve sen kimsin?” diye sormuş. Bumi’ye yine şen bir sesle cevap vermiş yavru köpek balığı.
“Ben Loi. Buralarda çok gezinir oyunlar oynarım. Ben de bir kez böyle bir tuzağın içine düşmüştüm. Parlak renkli taşlar oldukça tehlikeli olabiliyor.”
Ardından büyük bir kahkaha atmış. Bumi de ona cevap vermiş.
“Teşekkür ederim bana yardım ettiğin için Loi. Memnun oldum, ben de kambur bir balina yavrusu Bumi.”
Bu tanışmadan bihaber olan Nada, Bumi’nin kendine geldiğini uzaktan fark edip yardım etmek amacıyla heyecanla olduğu yerden ileri doğru fırlayınca kuyruğunu büyük bir gürültüyle ağlara çarpmış. Loi’nin kemirerek epey zayıflattığı ağlar bu çarpma sonucu iyice parçalanmış ve Bumi özgür kalmış.
Fakat Nada, Bumi ve Loi’nin az önce arkadaş olduğunu bilmediği ve aslında onu kurtarmak istediğinin farkında olmadığı için Loi’ye öfkeyle “Onu senden kurtardım!” diye bağırmış. Bumi ve Loi, Nada’ya çok gülmüşler. Hiçbir şey anlamayan Nada “Ne oldu yahu?” diye şaşırmış.
Loi kendini Nada’ya da tanıtmış ve aslında arkadaşı Bumi’yi kurtarmaya çalıştığını anlatmış. Hatta Nada’ya “İyi ki kuyruğunu çarptın. Yoksa daha çok uğraşacaktık Nada’yı oradan çıkarmak için” demiş. Bu defa olan bitene hep birlikte gülmeye başlamışlar.
Loi ile arkadaş olmaya karar veren iki kafadar Bumi ve Nada, ona kendi diyarlarına göç etmesini teklif etmişler. Bu teklife çok sevinen Loi “Ben kendi diyarımda oldukça mutluyum. Biz ara sıra bir araya gelip birlikte eğlenelim, büyük keşifler yapalım” diye yanıt vermiş.
Sonsuza kadar dost olmaya karar veren bu şahane üçlü, birbirlerine keşifler için sık sık buluşma sözü vermişler ve ait oldukları diyarlara dönmüşler.
Erinç abi anısına…
27.02.2023
Yazarımızın diğer yazılarını okumak için buraya tıklayınız.
Sayfanın altındaki sosyal medya butonlarını kullanarak yazıyı sevdiklerinizle paylaşabilir, yorumlarınızla bize ulaşabilirsiniz.
Masallar hep olmalı. Bize ulaşımında emeği geçenlere teşekkürlerimle…