Lavinia ile Konuşmalar -3
“Hastayım ama ne kadar güzel
Gidiyor yüzer gibi, vücudumun bir yeri. ”
Fazıl Hüsnü Dağlarca
Elim ayağım dilim lal; gel etme
kal bugün nöbete…
Ne zamandır fırsat bulamıyorum hasta olmaya, yanında şımarmaya, nazlanmaya.
Sabah, yunus balıkları ile başladı gün,
Engin suyun içinde bir görünüp bir kaybolan parlak gri vücutları ne kadar da ıslak ve parlak yunusların,
efsunlanmış gibi bakakalıyor insan.
Uzun etme; yorgunum Lavinia,
elimi tutup gözlerimdeki hüznümden öp.
Sana, yunus balıklarının istiridyelerden nasıl inci topladıklarını anlatırım.
Bahçede papatyalar var, topla da çay demle dilersen.
huzursuz ruhları sakinleştirirmiş hem.
İstersen fal da tutarız; seviyor sevmiyor diye,
beyaz yapraklarına kaldıramayacak kadar anlamlar yükleyerek.
Hatırlasana, ben de sana anlamlar, sevmeler, kaldıramayacağın kadar yükler yüklemiştim de neler olmuştu.
Susuşlar, terk edişler ve göğe bakma hastalığı kâr kalmıştı yanımıza.
Peki…
Git Lavinia.
Gitmeden bir bardak su ver fakat
Geçmişlerin canına…