Tutulma
Yürüyorum yaz rüzgârının süpürdüğü sokaklarda
Bir serçe ürkekliğiyle dolanan gölgeni bulup
Bedenine teslim etme umuduyla.
Peşinden gittikçe sokakların, insanların, hayvanların
Ölülerin öyküleri dirilere karışıyor…
“Yaşam böyle yaşam oluyor ve ölüyor ve oluyor” diyor
Mezarlıktan göğe yükselen servi ağacı.
Tam işte o anda
Aya varınca tutulup kalıyorum istemeden
Zamanla mekân arasına sıkışmış gölgen
Düşüyor toprağa.
Milyon ışık yılından yorgun gözlerim
Sırtında hiç istemeden küçücük bir delik açılıyor…
Sanki sana kavuşacakmış gibi
Çıkıveriyor bir çırpıda can suyu içimden.
Topuklarının dibine sıcacık akıyorum.
Bedenini arayan gölgen
Ya da gölgesini arayan bedenin
Tutuşarak yükseliyor havaya..
Masmavi gökyüzünden bulutlar misali
Güneş sarısından kağıtlar üstüne geçen
Tanrıdan ve şeytandan esirgenmiş kaleminle
Kocaman simsiyah gözleri anlatan
Öyküyü yazıyor köz olmuş parmakların…
Saçların kül olup savruluyor
Sen yazdıkça….
Ve ben sadece sıradan, bir güneş huzmesi
Önünde saygıyla eğilmek isterken
Sırtından delip geçmiş olmanın burukluğuyla
Affetmeni dileyerek
İzliyorum çaresizce…
Evrim A.