A.C.Özyer

İÇİME İNEN MERDİVEN

Ne zaman pervane olsam

Mevlâna’nın eteklerinde,

“üç kanatla uçar insan” diyorum

düş, yetenek ve aşk…

ne zaman düşüp dergahına

Yunus’la yansam,

“üç rüzgârda düşer insan” diyorum

hırs, zan ve yalan…

ekmeğin azı, hayatın çoğunda
kendini bilmek aslolan.
sonra… dağları delmek ferhat
sonra… düşmek çöllere mecnun gibi
sonra yanmak kerem misali
güllerin arası hep karaçalı be tahir!
ve hep deli akar
düş ortasından geçen dereler.
olmadı, sevmedi bizi bu şehir
benim meskenim halâ dağlar da,
yalnızlık çarpıyor
bahçemdeki kiraz ağacına.
olmadı, endam-ı dilber eliyle
sayfaları yırtık kitaplar atıldı
yağmurda duvar diplerine… ıslandı.
bırak, bilmesinler
bilmesinler hangi sayfada olduğumuzu
hikâyenin burası tam yeri, ıslan
sen gülsün, ne olur ki ıslansan!
düşünsene fena ikna edici olmaz mı ıslak bir gül kızıllığında ağlasan.
olmadı, sevmedi bizi bu hikâye
derler ki mushaf misali
iki kapak arasında yazılıdır ömür.
ah ömrüm, sen öyle san.
çok sandal demir aldı limandan
birinin yükü kuru inkâr… zan
ve bir yalana düştü kürekler ki;
derya kan… bitti liman.
say şimdi;
bir kayık, iki kürek
iki can, biri insan
bir yazı, kötüyüm diyordu kendine
kaydetti sesini ki, gerçekten öyle!..
bir roman, on sayfa var toplasan
bir şiir, kötüyüm diyordu yine
dinledi sesinden ki, gerçekten öyle.
olmadı, ellerin yetmiyor bazen
denize, sandala ve küreklere…
“üç rüzgârda düşüyor insan”
sahi nerede o liman?

Daha fazla Panzehir şiire  buradan ulaşabilirsiniz.

Sayfanın altındaki sosyal medya butonlarını kullanarak yazıyı sevdiklerinizle paylaşabilir, yorumlarınızla bize ulaşabilirsiniz.

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir