Birinci jpg
Ozan Kemal Çullu

BİRİNCİ

“Zararlı bir maddenin yazısı mı olurmuş canım?” dediğinizi duyar gibiyim. Tabii ki olmamalı ama zaten burada tütün güzellemesi yapacak değilim. Niyetim bir parça anılarda gezinmek…

Hatırlasanız 1970’li yılların en gözde sigaraları “Samsun” ve “Maltepe”ydi. Hatta Samsun o kadar ünlenmişti ki, bu markayı “Samsun 216” olarak yurt dışında üretiyorlardı. Gurbetçiler gelirken getiriyordu ve çok değerliydi. 1970’li yılların sonunda çoğu tüketim maddesi karaborsa oluyordu.

Bakkalın önünde kuyrukta bekliyorduk. O zamanlar, sigara kuyruğunda beklemek, 8-9 yaşındaki çocukların günlük yaptığı işlerden biriydi. Market zinciri gibi bir şey yoktu. Migros belediye ile ortaktı ve çok fazla şubesi yoktu. Belediye firması “Tanzim Satış” ve asker kooperatifi “ORKO” mağazalarından başka zincir mağaza yoktu. Sigara bakkallarda satılırdı. Kuyruk beklediğim sigara markası “Samsun” olurdu. Genelde Maltepe sigarası bulunurdu. O zaman “Gümrük ve Tekel Bakanı” Tuncay Mataracı’ydı. Maltepe sigarasının logosu değişmiş, M harfi şeklinde bir logo olmuştu. Maltepe sigarası İstanbul-Kartal-Maltepe semtinde Cevizli Mahallesi’nde üretiliyordu. Belki o yüzden bol bulunuyordu İstanbul’da!
Filtreli sigaralar o zaman lükstü. Uçsuz sigaraları ise genelde yaşı 70 ve üstü olan yaşlılar içiyordu. Gümüş ağızlıkla sigara içerdi dedem. Bafra ve Birinci sigarası doluydu sigara sehpası. Uzandığı kanepenin yanında formikadan yapılmış çekmeceli bir sehpası vardı. Bunun üstünde genelde kül tablası ve bir açık paket “Birinci” sigara olurdu. Akşamları sehpanın üzerinde bir büyük rakı şişesi ve küçük rakı kadehleri eşlik ederdi. 1917 doğumlu dedem “limonata” bardağı dediği uzun bardaklarla rakı içmezdi. Küçük tekila kadehi gibi bir kadehi vardı. Bu sehpanın üzerinde ayrıca akşamları “meze” bulunurdu. Bu demlenme çok yavaş olurdu. Acele yoktu. Azar azar ve yavaş yavaş. Meze, bazen bir küçük tabak kavun ve beyaz peynir bazen beyin salatası bazen de kuruyemiş olurdu. Saat akşam 6 gibi başlayan demlenme saat 12 gibi son bulurdu. Evin içinde tütün kokusu ile rakı kokusu birbirine karışırdı.
Birinci sigarasını sonuna kadar içer, sönünce çıkarıp yenisini takardı. Ağızlığın ateş gibi ısındığını bilirim. O zamanlar çocukların elinde cep telefonu olmadığı için biz insanları seyrederdik daha çok. Dinlerdik, gözlemlerdik. Koklardık hayatı. Bize gençlik anılarını anlatırdı. Ekipler amirliği yaptığı zamanlardan söz ederdi.
Çekmecenin içine o yatak odasında uyurken bakardım. Gizlice çekmeyi açıp içindekilere dokunurdum. Çekmece daha keskin bir tütün kokardı. Bu sefer çiğ tütün kokusu kaplardı burnumu ve tüm benliğimi.
Çekmecede pipolar, ağızlıklar, 4-5 palet Birinci ve Bafra marka sigara olurdu. Hepsi filtresiz. Pipo tütünü ve pipo aksesuarları çok ilgimi çekerdi. Dedem vefat ettikten çok sonra sigara içme yaşıma geldiğimde pipoları anneannem bana verdi. Kalan birkaç paket Birinci sigarasını uzun süre sakladım.
Uzun yıllar sonraydı. Dedem toprak olalı on yıl kadar olmuştu. Çok sıkıntılı bir günümde paketlerden bir tanesini açtım. Ağızlık falan yoktu etrafta. Öyle uçsuz bir şekilde ağzıma götürüp yaktım. Birkaç derin nefes çektim. Havaya savurdum efkârımı ve dertlerimi. Odayı dolduran mavi dumana baktım. Tekrar derin bir nefes çekip savurdum havaya.
Hüzünle baktım dumana. Havada hareler çiziyordu. Yavaşça, bir resim yapıyordu duman. Birden dedemi gördüm dumanın içinde. Siyah fötr şapkası vardı. Elinde bastonu ve lacivert takım elbisesi. Siyah bağcıklı ayakkabılar ile bana doğru yürüdü. Yüzünde kemik siyah gözlük, Ayhan Işık tarzı ince bıyığı ile bana gülümsedi. Yüzüme çok yakın durdu. Rakılı ve sigara kokulu nefesini hissediyordum yüzümde.
Konuşmaya başladı: “Oğlum! Dert etme hiçbir şeyi bu dünyada! Her şey gelip geçici. İnsan oğlu her şeye alışır! yokluğa da açlığa da. Bunların hiçbirini yaşamadın. Bencillik en büyük kötülük. Yalan en büyük kayıp. Paylaşmak en büyük güç. Affetmek en büyük destek sana. Hiçbir zaman ümitsiz olma. Hayat sana nereden ve nasıl merhaba der bilemezsin. Sadece o anda kal. Yine gelirim sen çağırınca, merak etme!”
Birden dumanın arasında kaybolup gitti. Elimin yanmaya başladığını hissettim. Sigara bitmiş, elimi yakıyordu. Hemen söndürdüm. Ceketimi alıp dışarı çıktım…

 

Diğer günlük yazılarına buradan ulaşabilirsiniz.

Sayfanın altındaki sosyal medya butonlarını kullanarak yazıyı sevdiklerinizle paylaşabilir, yorumlarınızla bize ulaşabilirsiniz.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir