Nergis Seli

KADINLARIN YURDU YOKTUR

Ağaca çıkmaktan hiç korkmadım ben. Karanlıktan bile korkmadım gerçi. Yalnızlıktan da korkmadım aslında. Kadınlar korkmuyor galiba. Çünkü galiba korkmak bir kadın için lüks. Çocuklar korkar ve bu harika bir duygudur ama kadınlar çocuk oluyor mu?

Kadınların tek korkusu yaşamak galiba! Kadınlar başka bir dünya mümkün olsaydı nasıl ve nerede yaşamak isterlerdi? Acaba o dünya nasıl bir dünya olurdu?
O dünyanın kentleri nasıl kentler olurdu?
Ağaçtaki Kız, Şebnem İşigüzel’in kitabına ismini de veren bir roman karakteri. İsmini sonunda söyledi mi hatırlamıyorum ama çok kıskandım kızı ya. İnsan bir roman karakterini de kıskanır mı demeyin. “Ağaçları dinlemeyi öğrenen, ağaç olmayı arzulamaz artık. Kendisi dışında başka bir şey olmayı arzulamaz” diyor Herman Hesse ama bir ağaca çıkmayı ve oradan inmemeyi arzulayabilir. Biri bunu ona keşke söyleyebilseydi.
Bir ağaç yeryüzünün üzerindedir, toprağın üzerindedir, insanın üzerinde, varlığın üzerinde ve hatta bence göğün bile üzerindedir ağaçlar.
İnsan bir yere kaçacaksa gerçekten bir ağaca kaçmalı. Bir ağaca tırmanıp ordan inmemek ve bütün yeryüzüne meydan okumak… İnsan dedim pardon! Kadın demeliydim, çünkü “Erkek şiddeti duman gibidir. Her yere süzülür. Devlet ve toplum onun bütün evlere girmesine, çöreklenmesine, kadınları zehirleyip yavaş yavaş öldürmesine, yaşayan ölüler haline dönüştürmesine yardımcı olur.”  O yüzden bir ağaca kaçma fikri harika!
Ağaçtaki Kız’ın boktan bir hikâyesi var bu arada. Hani, ulan yazsam kimse inanmaz diye yaşanan hayatlar vardır ya. Hani bazen gerçek, kurgunun ağzını burnunu dağıtır ya. İşte öyle bir hikâye. Ağzınızı burnunuzu dağıtıyor ve aslında böyle şey mi olur, amma da abartmış, demek istiyorsunuz ağlaya ağlaya okurken kitabı ama hiçbir şey demiyorsunuz. Demiyorsunuz çünkü sizin de ayağınız aynı coğrafyanın toprağına basıyor, çünkü siz de bir ağaca çıkıp hiç inmeme fikriyle karşılaşınca hemen benimsiyorsunuz bu fikri.
Çünkü ağaçtaki kızın anasının, bacısının, arkadaşının, bizzat kendisinin yaşadığı bütün acılara bir şekilde ortaksınız.
Ya içinden geçtiniz ya içinizden geçti ya da teğet geçti. Ama geçti. Ve çok iyi biliyorsunuz ki geçen geçmez. Geçmekle geçilmez. Geçti deyince geçmez. Geçmiş geçmez.
Ağaçtaki Kız, umarım kitap bitince ağaçtan inmemiştir. Umarım artık o kızın tek yurdu ağaçlardır. Kadınları yurtsuz bırakan bir dünyanın yüzüne tükürmeye devam etmiştir umarım. Sokakların, caddelerin, kentlerin, ülkelerin, sınırların üzerinde; dalların, yaprakların ve leylek yuvalarının içindedir umarım hâlâ.
Çocukluğumdan beri fıkralara hemen gülememişimdir.
Fıkra bitince, e sonra n’olmuş diye sorardım hep. Manyak mısın derlerdi bana, bitti, bu kadar, gül geç. Güldüm ama geçemedim, hep sonrasını merak ettim. Çünkü iyi bir sonu düşledim hep. Kötülerin belasını, iyilerin mükâfatı bulduğu sonları istedim. Büyüdüm sonra. Ne fıkra dinledim bir daha ne de anlattım. Gülecek halim kalmadı çünkü.
Ağaçtaki Kız’ı çok sevdim. Ben de ağaçtaki kızım. Keşke bu roman mutlu bir hikâye anlatsaydı ve biz yan yana ağaçlara tırmansaydık onunla. Meyve toplamak için ya da Amerikan filmlerindeki gibi bir ağaç ev yapmak için birlikte.
Keşke kadınlar yaşadıkları kentlere ait olabilselerdi ya da içinden geçtikleri tarihe ya da birlikte yaşadıkları insanlara.
Dünyanın çok eski bir tarihi var ama yarım bir tarih, dünyanın binlerce şehri var ama hepsi kirli!
Artık
Bugün
Bütün kentlerde
Bütün sokaklarda
Bütün caddelerde
Çıkmaz sokaklarda hatta
Gecenin karanlığında ya da
Günün doğumunda
Ve ağaçların tepelerinde
Her yerde
Her yerde
Her yerde
Kadınların anlatacağı hikâyeleri var.
Dinleyin!
Böyle bitmesin bu yazı. Kitabın altını çizdiğim ve en sevdiğim cümlesiyle bitsin.
“Kahraman olmak için kalabalıkların başında yürümek gerekmez. Kanın gövdeyi götürdüğü bir memlekette her sabah masanın başına geçip yazmak, yazabilmek en büyük kahramanlık, en büyük direniştir.”
Nergis Seli

Diğer Panzehir Dosya yazılarını okumak için buraya tıklayınız.

Sayfanın altındaki sosyal medya butonlarını kullanarak yazıyı sevdiklerinizle paylaşabilir, yorumlarınızla bize ulaşabilirsiniz.

 

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir