Salinger Okumanın Tadına  Varmak

Tek bir roman ile “20. Yüzyıl Amerikan Edebiyatının modern-klasik ustası” unvanını elde eden Jerome  David Salinger’i okumak  bazen zor gelebilir ya da tadına varılamayabilir. Salinger’in o ünlü tek romanını  okumuş olan arkadaşlarımın yarısı yazarın başka bir metnini okumayı düşünmüyor.

Ben de geçtiğimiz aylarda yazarın “Gönülçelen” ve “Çavdar Tarlasında Çocuklar” adlarıyla iki farklı çevirmen ve iki farklı yayınevi tarafından dilimize kazandırılan kült romanına da üç kez yeniden başlamak zorunda kalmıştım. Bugüne kadar tüm dünyada 16 milyondan fazla satan söz konusu kitabın ilk 50-60 sayfasını pandeminin ilk döneminden itibaren birkaç ay arayla üç kez okumak zorunda kalmıştım. Sonunda üsluba alıştım ve anlatının samimiyetine, dilin saflığına aşık oldum.

O saygıyla,  yazarın öykü kitaplarına giriştim.  1953’te yayınlanan ve yeni dönem öykülerinden oluşan “Dokuz Öykü” ile başladım ve fazla zorlanmadan tamamladım. İlginç çocuk, genç, ergen karakterler, sade bir anlatım dili, ucu açık öyküler olmasına rağmen ortalama okur kitlesine çekici bir okuma deneyimi sunmayabilir diye düşünüyorum.

Salinger’in kendi öz yaşamındaki tercihleri, ilkeleri, doğruları çok farklı biri olarak tanımasına yol açmıştı. Yazdıklarında derin anlamlar, felsefi boyutlar arayan ve bulan okurları olduğu gibi dümdüz, y yalın metinler olarak da okumak mümkün.

Ardından iki uzun öyküsünün yer aldığı “Yükseltin Tavan Kirişini Ustalar ve Seymour Bir Giriş”  adlı kitabını 5-6 hafta arayla yeniden okudum.

İyi edebiyat illa zor mu olmalı?

Katıldığımı söyleyemeyeceğim.

Ancak özellikle okunması, anlaşılması yer yer kabusa dönüşen, tam olarak kavrayamadığınız bir tür sayıklamaya benzeyen ikinci uzun öykü  “Seymour Bir Giriş” ten aldığım tüm tadı öykünün çevirmeni Sevin Okyay’a borçluyum. Bu kadar zor ve dayanakları kaymış, yazarı satırlarda kaybolmuş bir metni şiirsel bir Türkçe ile okunur kılmış.

3 thoughts on “Salinger Okumanın Tadına  Varmak/ Birsen Karaloğlu

  1. Sevgili Birsenciğim.
    Çok sıkı bir okur olman yanısıra okuduklarını akıcı kaleminle paylaşıyor olman çok güzel… “İyi edebiyat zor mu olmalı?” yazın dünyasının sorunsalı zaten… Bir gün de bu sorunun yanıtı biz arayalım. Verimli okuma/ yazma günlerine olsun… Sevgiler

  2. Birsen Karaloğlu dedi ki:

    Çok teşekkür ediyorum kıymetli arkadaşım. Aslında özgün hatta zor metinleri sevmeme rağmen maalesef kolaycılığa kaçarak, sabun köpüğü kitaplara vakit ayırmaktan da kendimi alamıyorum.

Berna Küçükoğlu için bir yanıt yazın Yanıtı iptal et

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir