Two young men back to back with duelling pistols in silhouette against the dawn  preparing to take ten paces turn and fire
Berna Küçükoğlu

İKİ DÜELLO

Pek çok alanda bir başka moda rüzgârı esiyor birkaç yıldır:

Ünlü bir yemek yarışmasında şef adaylarının yemek yarıştırması, televizyon kanallarından birinde iki kişinin aynı ya da farklı bir çalgıyla yaptığı müzik düellosu, yine başka bir müzik yarışmasında ise solistlerin aynı şarkıyı aynı anda söylemeleri, bir moda yarışmasında genç kızların giysi yarıştırması; herkes sözleşmiş gibi aynı adla program yapıyor. Nedir bu sözcüğü birkaç yıldır hortlatan? Sanki dünyada savaşlar yokmuş gibi bir de kişisel düellolara çanak tutmak da neyin nesi oluyor?

Bir dijital derginin 2021 Kasım ayı sayısında ‘Düello’ başlıklı bir yazı görünce, bu kavram bile isteye mi yaygınlaştırılıyor acaba, sorusu iyice takıldı aklıma. Ve düellolarda yitirdiğimiz dünyaca ünlü yazar ve şairleri, politik kahramanları üzülerek anımsadım.
İnsanın kavgası bitmedi, biteceği de yok, öyle görünüyor… Tarih boyu ‘Düello Düello’ diyerek savaşmadık mı? Savaşın göğsünü kabarttık, egolarımızdan ödün vermedik, can verdik, kan döktük! Edebiyat tarihi de düellodan fazlasıyla nasibini almış şair ve yazarlar,  kurgu kahramanlarıyla çıkar karşımıza ne yazık ki.
Düello sözcüğünün anlamını TDK Türkçe Sözlük’te okuduğumuzda:
düello(düe’llo, l ince okunur), İtalyanca duello
1. isim,İki kişi arasında, tanıklar önünde yapılan silahlı vuruşma.
2. isim,İki kişi arasında tanıklar önünde yapılan sözlü atışma.
3. isim, mecaz,İki siyasi, ekonomik güç arasındaki çatışma.”
Düellonun üç anlamında da ‘ vur-uş-, at-ış-, çat-ış-’ eylemlerinden türetilmiş ‘savaşçı sözcükler’ var.  Düello ‘yarış, yarışma, karşılaşma’ anlamlarını içermiyor. En masum anlamı ikinci anlamı ‘sözlü atışma’; münazara, tartışma gibi adlandırabildiğimiz anlamı bu. Tabii ki yaşamın içinde eleştiri, tartışma, atışma olacak ancak ölümle, ölümcül yaralanmalarla, kılıç, silahla yapılan düello ile değil.
Düellonun Tarihi
Uzun süredir Türkiye’de görev yapan ve Rusçadan dilimize birçok kitap kazandırmış olan Kanşaubiy Miziev’in Türkçe kaleme aldığı, Türkiye’de yayımlanan ilk kitabı Düello Tarihi adlı yapıttan söz açacağım. Kitap, düello olgusunun Rusya’da ortaya çıkış tarihini, tanınmış Rus düellocularını, düello yapan ve düello girişiminde bulunan Rus ünlülerini konu almakta. Bu Rus ünlüleri arasında Puşkin ve Lermontov düello sonucu hayatını kaybetmiş iki ünlü edebiyatçı. Düello yapanların arasında ise Lev Tolstoy, Turgenev, Gertsen (Herzen), Gorkiy gibi yazarlar da bulunmakta. Kitapta düello;
“…Düello, kişiliğin ezilmesine karşı bir protestodur; onurun insan yaşamından daha değerli olduğunu, yani insan onurunun varlığını, bir despotun buna hükmedemeyeceğini kanıtlama çabasıdır. İnsan onurunu korumaya yönelik yasaların bulunmadığı o çağlarda düello, haysiyetli insanlar için kendisinin, ailesi ve yakınlarının onurunu korumada biricik yol sayılırdı…” diye anlatılmış.
Kanşaubiy Miziev, “…İnsan onurunu korumaya yönelik yasaların bulunmadığı o çağlarda…” ifadesini kullansa da  “…onuru korumada ‘biricik yol’ sayılırdı…” dese de düello asla masum değildir. Bilerek ölümüne yaşamdan vazgeçiştir!
Puşkin’in Ölümü
Aleksandr Sergeyeviç  Puşkin, 1799’da Moskova’da soylu, zengin bir ailede dünyaya geldi. Henüz sekiz yaşındayken Fransızcası en az Rusçası kadar iyiydi. On bir yaşına geldiğinde Fransızca şiirler, komediler yazıyordu. Yetişkin olduğunda ise şiirlerinde gerçeklerden kopmak istemediği için ‘gerçekçilik akımı’nın kurucusu olmuş, yazdıkları yüzünden sürgünler yemiş bir şair, yazardı.
Puşkin, Rus Çarı I. Aleksandr tarafından Kafkasya’ya atandı. Burada keskin kalemiyle Kafka Esiri ve Bahçesaray adını verdiği eserlerini yazdı. Ancak Kafkasya’dan döndüğünde Rusya’nın askerî sistemine karşı tepkisinden dolayı dört yıl başkente girmesi yasaklandı.  Rus Çarı I. Nikolay, dört yıl sonra Puşkin’i Moskova’ya çağırarak bu dönemi bitirdi.
Puşkin artık iyice ünlenmişti, katıldığı bir baloda eski rütbeli bir memurun kızına âşık oldu, Natalya’ya evlenme teklif etti. Natalya, Puşkin’in bu teklifi karşısında sessiz kalarak cevabını erteledi. Puşkin hayal kırıklığına uğramıştı,   Moskova’dan uzaklaşmak, kaçmak için 1829’da Rus ordusuna gözlemci olarak katıldı. Bu kaçış onu Osmanlı topraklarına kadar götürmüştü. Daha sonra buradaki izlenimlerini Erzurum Yolculuğu adlı yapıtında yazmıştı.
Görevini tamamladığında Puşkin Moskova’ya geri döndü ve Natalya’ya yeniden evlenme teklif etti. Sonunda sevdiği kızın ailesini ikna ederek Natalya’yla evlendi.
Puşkin, o günlerde George Charles d’Anthes adında biriyle tanıştı. Bu kişinin kısa süre sonra ölümüne neden olacağından habersizdi. Birkaç imzasız mektup sayesinde George’nin karısı Natalya’ya kur yaptığını öğrendi.
Puşkin, “…George’yi düelloya davet etti. 27 Ocak 1837’de St. Petersburg yakınındaki Kara Dere’nin bir köşesinde düello yapmaya karar verdiler. Düelloda ihtiyacı olan silahı almak için gümüşlerini satmıştı. Düello başladığında gözlerde sadece nefret ve öfke vardı. A.S. Puşkin, George’yi omzundan yaralamıştı ki George bir sonraki hamlesinde Puşkin’i karnından vurdu… İki gün boyunca can çekişti Puşkin… 10 Şubat’ta öğleden sonra Puşkin yaşama gözlerini kapadı…”
Ölüm haberi duyulduğunda halk, hükûmete karşı isyan etti. Polis o gece Puşkin’in tabutunu köyüne götürdü. Sessizce defnedildi. O, yazdığı Atış öyküsündeki gibi öldü ne yazık ki!

 

 
Lermontov’un Kaderi 
Şair, öykücü, oyun yazarı Mihail Yuryeviç Lermontov ise (1814-1841) Moskova’da doğmuş. Yirmi üç yaşındayken yazdığı ve bütün Çarlık Rusyası’nda elden ele dolaştığı bilinen, gerçekten de dönemi için ciddi izler bırakmış ve bugün hâlen unutulmamış Şairin Ölümü şiirini Puşkin için yazmıştır. Çarlık Rusyası’nın yenilikçi akımlara sansür uyguladığı o dönemde, bu şiirin elden ele dolaşması elbette yönetime terstir. Bunun üzerine Lermontov, Kafkasya’ya sürülür.
Sürgün yılları büyük verimlilik getirir yapıtlarına. 1829 ve 1830’lu yıllarda Tutsak Şövalye, Düşünce, Üç Palmiye, Hem Sıkıntı Hem Hüzün başta olmak üzere birçok şiiriyle eleştirmenler tarafından övgüyle karşılanır. Ancak Şubat 1940’ta Fransız büyükelçisinin oğlu Barante’la yaptığı düello nedeniyle tutuklanır, ardından da Kafkasya’da bir piyade alayına sürülür yeniden.
Cezası bitince Moskova’ya döner. Saray balolarına katılması, şehirde adının tekrar anımsanması Çar Nikola’yı öfkelendirir. Çar, başkentten uzaklaştırılması emrini verir. Bu arada yeni tanıştığı emekli bir binbaşı olan Martinov’la tartışmaya girişmiştir. Tartışmanın sonu düelloya kadar varmış, uğruna sürgüne gittiği Puşkin gibi düelloda öldürülmüştür.
Son Düello
Dünyada son düello, 1960’lı yılların ortalarında Fransa’da Gaston  Defferre ile Rene Ribiere adlı politikacılar arasında, Fransa Dışişleri Bakanı olan Jean de Lipkowski’nin hakemliğinde gerçekleşmiştir. Düelloda Defferre   Ribiere’i  kolundan  yaralamış, Ribiere ikinci darbeyi alınca düello Lipkowski   tarafından  durdurulmuştur. Tarihin son düellosu böylece tarihe karışmıştır.
“Puşkin ve Lermantov  düelloda  ölmeseydiler  edebiyat  neler  kazanırdı? İnsan onuru düello ile kurtarılabilir mi? Kamikaze nasıl bir gelenektir?” soruları yanıtlanmayı bekliyor.
Şair ve yazarların ölümü her zaman büyük boşluklar yaratır. Şiir kokusunu yitirir, roman, öykü susar, sahipsiz kalır kalemler; hele de bu ölüm düelloyla geldiyse fena acıtır ‘Şairin Ölümü’…

 

 

KAYNAKLAR
1.Damla Karakuş
damla.karakus@ensonhaber.com
2.Düello Tarihi – Kanşaubiy Miziev, YGS Yayınları, Ağustos 2008.
3.Şairin Ölümü, Mihal Lermantov, Editör Vedat Akdamar, Çeviren Kanşaubiy Miziev, Arthop Yayınları, İstanbul, Ocak 2008.
4.Biyografi kaynağı: www.dusle.com
5.TDK Yazım Kılavuzu, Türkçe Sözlük, 2022 tarihli son baskı.
 

Daha önceki Lermontov yazılarına buradan ulaşabilirsiniz.

Sayfanın altındaki sosyal medya butonlarını kullanarak yazımızı sevdiklerinizle paylaşabilir, yorumlarınızla bize ulaşabilirsiniz.

 

 

 

 

 

Related Posts

1 thoughts on “İKİ DÜELLO / Berna Küçükoğlu

  1. Birsel Aygün dedi ki:

    Sevgili Berna’cığım yazılarını zevkle okuyorum.Ele aldığın konu yine çok ilginç.Evet usta yazarların ölümleri çok acı olmuş.Kimbilir daha ne eserler bırakabilirlerdi bizlere.Bilgilendirdigin için çok teşekkürler.Kalemine sağlık.

Birsel Aygün için bir yanıt yazın Yanıtı iptal et

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir