AHMET ÜMİT:  AŞKIMIZ ESKİ BİR ROMAN

Bir yazıda birkaç yazarı bir arada anlatınca, ya da aynı yazarın birden fazla kitabından söz edince bir türlü kısa yazamadığımı okunması imkânsız uzunluktaki yazılarımla aslında siz dostlarıma ulaşamadığımı fark ettim.

Bundan sonra her seferinde tek bir yazarı ve mümkünse onun tek bir kitabı ile ilgili izlenimlerimi yazmayı denemek istiyorum.

Yazarımız polisiye-gerilim türünün başarılı kalemi Ahmet Ümit. Kitabımız ise, yazarın Yapı Kredi Bankası yayınlarına transferi nedeniyle 2019 sonbaharında yayınlanan, üç uzun öyküden oluşan Aşkımız Eski Bir Roman.

Yazarın bu son kitabı bir İstanbul yolculuğuma eşlik etmişti ama doğrusu pek özleyeceğim bir yol arkadaşlığı kuramamıştık.

Arka planı için çok iyi çalışılmış onlarca romandan sonra, yeni kitap taslağı izlenimi veren, anlattığı toplumsal sorunlara sadece değinmekle yetinen, karakterlerin inandırıcı olmadığı bu üç farklı hikâye Ahmet Ümit kitabından beklentimi karşılamamıştı. Hatta şöyle düşündüğümü hatırlıyorum: “Galiba, yazarlık günlerinin başlangıç günlerinden kalan eski çalışmalarını yeniden yayınlamış.”

İlerleyen günlerde, “Yapı Kredi Yayınlarına transfer olan Ahmet Ümit’in, yayınevinin yaklaşan TÜYAP Kitap Fuarında okura sunulacak yeni bir kitap beklentisini karşılayabilmek için elinde hazır olan üç hikâyeyi bir kitapta birleştirerek alelacele matbaaya gönderdiğini” öğrenince şaşırmamış ama üzülmüştüm.

Bu konuyu bir söyleşisinde yazarımız kendisi de açık yüreklilikle anlatmış zaten: “Üç hikâyeden oluşan bir novella yazdım. Baş komiser Nevzat çok sevilen bir karakter olmuştu daha önce. Bu kitapta da bunu sürdürdüm. Bildiğiniz gibi, yayınevini de değiştirip Yapı Kredi’ye geçtim. Bugüne kadar 26 kitabım yayınlanmıştı. O eskileri yayımlamak yerine yeni bir kitapla devam edelim dedik. Aslında yeni bir roman üzerine çalışıyorum, “Bergama Berlin” isminde. Bu uzun bir roman ve çalışmaları devam ediyor. O arada yayınevi değişikliği olunca bu kitabı çıkaralım dedik.”

Her şey bu kadar açıkken, “Ahmet Ümit’in daha ilk adımda üç yüz bin basılan kitabının içindeki hikâyeleri adı ‘Ahmet Ümit’ olmayan biri yazıp YKY editörlerine yollasaydı, acaba yayımlanır mıydı?” diye soran eleştirmene katılmamak mümkün mü?

Arkasındaki güçlü bir banka olmasına rağmen bugünün ekonomik ve kültürel koşullarında, ayakta kalmak, işini devam ettirmek için para kazanmak zorunda kalan yayınevine hak vermeye zorlanıyoruz.

Transfer bedeli olarak beş-altı milyon TL aldığı dedikodusu ilgili çevrelerde çok konuşulan yazarımızın bu devasa transfer tutarı karşılığında bir ürün verme telaşını da anlayışla karşılamak zorunda kalıyoruz.

Öte yandan “iyi yazılmış yeni bir Ahmet Ümit kitabı” okumak hevesiyle kitabı raflara ulaşır ulaşmaz hemen satın alan biz sadık okurların uğradığı hayal kırıklığının kitap piyasasında bir yeri ve önemi var mıdır?  Biz küsersek ne olur?

Galiba pek bir şey olmayacağını biliyorlar. Kolay okunan kitaplara düşkün kalabalık bir kitle hazır nasıl olsa. Diğer yandan tanıtım işleri de tam gaz devam ediyor.  Ne diyelim? Ayakta kalmak, devam etmek için piyasa koşullarına uymayı tercih eden yazara küselim mi şimdi? Ne haddimize.

Aşkımız Eski Bir Roman ilk baskısından çıkalı Bugün tam altı ay oldu. Kitap hala peynir-ekmek gibi satılmakta. Yapı Kredi Yayınları da bu altı ayı müthiş bir başarıyla değerlendirmeyi bilmiş.

Ahmet Ümit’in bugüne kadar yazmış olduğu tüm kitapları birbiri ardına yeniden basarak piyasaya dağıtıveren Yapı Kredi Yayınevi yazarımızın 1989’da siyasi dostluklarının yardımıyla yayınladığı Sokağın Zulası adlı şiir kitabını bile YKY arasından 2020 Şubat’ında yeniden basmış.😲

Ne diyebiliriz ki. Ülkemizin kültür edebiyat alanına birkaç yönlü bir hareketlilik kazandıran bu katkıyı şimdi nasıl eleştirelim?

Diğer yandan polisiye ve gerilim türünün yazarı olarak ünlenip son dönemde tarihi arka planlara önem vererek, polisiye türü sevenlerin dışındaki genel okur kitlesine de ulaşmaya çalışan ama bunu yaparken polisiye türünden kısmen ödün vermek zorunda kalan ve kendisini bugüne taşıyan gerilim edebiyatı tutkunu o ilk okur kitlesini de pek mutlu edemeyen yazarımızın işi gerçekten zor.

Bu arada, kitabın henüz yayınlanmadan önce yapılan tanıtımlarda ve sonra da kapağında şöyle bir manşetin yer almış olduğunu hatırlatmak istiyorum: “Kurbanı Öldüren Kendi Tutkusudur Bazen”

Muhtemelen kitabı okuyanlar bu tanıtım cümlesinin üç öyküye de uygun olduğunu düşünebilirler. Ama ya okumayanlar ve sadece reklamlarda ve satıştaki kitapların kapağında bu ifadeyi gören geniş kitle bu cümleyi acaba nasıl yorumlar?

Ülkemizde kadın cinayetlerinin bir türlü önlenemediği, hatta azalmadığı bir ortamda,  “Kurbanı Öldüren Kendi Tutkusudur Bazen” cümlesinin neden ve nasıl öne çıkarıldığını ise anlayabilmiş değilim.

Kitapla ilgili izlenimlerimi yazarak vaktinizi almak yerine, Koray Sarıdoğanın  ‘Aşkımız Eski Bir Roman”: Ahmet Ümit Cephesinde Yeni Bir Şey Yok’ başlıklı analizini paylaşmayı tercih ediyorum: http://kalemkahveklavye.com/2019/10/askimiz-eski-bir-roman-ahmet-umit-kitap-inceleme-koray-saridogan.html

Eyüp Ensari tarafından kaleme alınmış ilginç bilgilerle mücehhez bir başka değerlendirme yazısını da paylaşmadan geçmeyelim. https://nupel.net/eyup-ensari-ahmet-umitin-cok-satan-kitabi-askimiz-eski-bir-roman-48599h.html

Tam bu anlatıyı tamamladığımı düşünürken bir makaleye denk geldim. Evren M. Dinçer Ahmet Ümit’in bu son kitabından yola çıkarak yaptığı değerlendirmede; “pek çok cinayetin başta DNA analizi olmak üzere benzeri teknolojik prosedürlerle çözülebilir olması polisiye türünün hem edebi hem de görsel versiyonlarını sert bir şekilde etkilediğini” vurguluyor.  https://t24.com.tr/haber/cinayeti-oldurmek-ahmet-umit-in-son-kitabi-uzerine,848096

Kıdemli ve insan sarrafı dedektiflerin dönemi kapanırken, kriminoloji uzmanlarının ve bilgisayarların sonuca hızla ulaşabildiği bu günlerde polisiye yazarının işi çok zor. Cinayet masasının deneyimli baş komiserlerini romanlarından emekli etmek zorunda kalabilirler.

Birsen Karaloğlu

2 thoughts on “AHMET ÜMİT:  AŞKIMIZ ESKİ BİR ROMAN/ Bİrsen Karaloğlu

  1. Semiha baysal dedi ki:

    2-3 yıl önce ODTÜ’ye bir etkinlik için geldiğinde katılımcıların da bu ve buna benzer birkaç konuda şikayetleri dikkatimi çekmişti Şimdi de gerçek okurların bu şikayetlerini duymuştum ama bu yazımızla gerçek sebebi daha net anladım Ayrıca kadın şiddetinin çok olduğu günümüzde şiddet içeren cümlenin tanıtım cümlesi olarak ön plana çıkarılması tespitiniz de çok başarılıydı çok teşekkür ederim kaleminize sağlık

    1. Birsen Karaloğlu dedi ki:

      Çok teşekkür ederim. Size, bize, hepimize ve dünyamıza esenelik diliyorum. saygı ve sevgiyle selamlıyorum.

Semiha baysal için bir yanıt yazın Yanıtı iptal et

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir